Murat AĞIREL

Tarih: 25.06.2024 19:22

Biz gazetecilik yaptıkça zıplayacaklar

Facebook Twitter Linked-in

Biz ne kadar gazetecilik yapmaya kalkışırsak artan saldırıyla o kadar karşı karşıya kalıyoruz. 

Uyuşturucu ağlarını yazdıkça evimize kapımıza garip garip adamlar gelip çöplerimize kadar karıştırıyor. Sinan Ateş cinayetini iddianame üzerinden yazdıkça da bu sefer bambaşka taraftan saldırılar gerçekleştiriliyor. 

Evet, çöpleri köpekler karıştırır ama bu bizim sahiplerinin kirli işlerini yazmayacağımız anlamına gelmez. 

Son olarak MHP’nin yarı resmi yayın organı TürkGün gazetesinden Kadir Yıldız isimli bir kişi Halk TV’nin ekrana getirdiği bir uyarıyı sündüre sündüre Sinan Ateş cinayetine kadar getirmiş.

Bize saldıracak o kadar az şey bulmuş ki en azından Halk TV’nin dolandırıcılık uyarısını buralara kadar çekmiş.

Kısaca olayı anlatayım.

Halk TV, izleyicilerini dolandırıcılık olaylarına karşı uyanık olmaları adına, “Halk Haber Ajansı adıyla çeşitli kuruluşlarla ticari görüşmeler yürüten kişilerin Halk TV ile hiçbir ilişkileri yoktur. Halk TV’nin adını kullanan kişi ve şirket temsilcilerinin tarafımıza bildirilmesini rica ederiz” uyarısını yayımladı. 

Bu uyarı üzerine TürkGün gazetesinde de “Halk TV’nin avanak hafiyeliği” başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazıda ben, Barış Pehlivan, Timur Soykan ve Barış Terkoğlu hedef gösterildi. 

Kadir Yıldız imzalı yazıda “hafiyelikle” suçlanan bizler için “Vakitlerinin önemli bir bölümünü MHP düşmanlığına harcayan bu şahıslar cinayet üzerinde tango yapmayı daha ne kadar sürdürecekler? Magazin tutkunu bu isimler Halk TV’nin karalama kampanyalarıyla sürdükleri sultanlığı mı, katalog evliliğini mi yoksa komün hayatı yaşamayı mı tercih ediyorlar” gibi ifadeler kullanılarak kendi zihin dünyalarını da yansıttılar. 

Açtık baktık kimdir bu Kadir Yıldız diye.

Bugün abileri ittifak yaptığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için hem de FETÖ kumpasları sırasında “Erdoğan kara kutusu Hakan Fidan’ı savcıya kaptırmak istemiyor”, “Erdoğan başladığı yere, demir parmaklıklar ardına gidecek”, “Bali çekenlerle sohbet etmek, Tayyip Erdoğan’ı dinlemekten daha çok zevk veriyor” gibi ifadeler kullanmış. 

Yani bugün bizi tehdit eden bu kullanışlı aparat, dün Hakan Fidan’ı, Erdoğan’ı, Fethullahçı abileriyle birlikte hapse atmakla tehdit ediyormuş.

Ben de biliyorum böylelerine önem atfetmekle bir yol katedilemeyeceğini ancak mesele temsil ettiği görüş. 

Sinan Ateş cinayetini yazmaya, anlatmaya başladığımızdan bu yana garip bir telaşları var. 

Üstelik bunlar kafamızdan uydurduğumuz şeyler değil. Ancak görüyorum ki iddianame ve eklerinde bulunan somut gerçekler nedeniyle çok “incinmişler”.

Hatta Mersin’deki kokain tacirlerini ortaya çıkardığımız için de öyle incinmişler ki metin arasında öfkelerini de belirtmişler.

Daha düne kadar “reis” dedikleri arkadaşlarının katledilmesine sessiz kalan bu kişiler ve FETÖ, mafya artığı sosyal medyadaki tetikçileri, belgeli gerçek karşısında iftira atarak ve tehdit ederek akılları sıra korku salmaya çalışıyorlar.

Neden çünkü tepelerindeki abileri faşizanca susturulmamızı istiyor. Gözdağı veriyor. “Daha fazla konuşursanız sonunuz Sinan Ateş gibi olur” demeye getiriyor. 

Bilmiyorlar ki bizi demir leblebi gibi yemeye çalıştıklarında ağızlarında diş kalmayacak.

Ama mesele değil. Belgeli, soruşturmacı, “abinin”, “reisin” değil halkın, garibanın güçsüzün yanında duran gazeteciliği, kalemin namus olduğunu sizlere de öğreteceğiz.

 

YAZININ DEVAMI


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3