Murat Tüzel

Tarih: 06.10.2024 11:15

BODRUM ŞAKASI

Facebook Twitter Linked-in

Yıllardır olduğu gibi bu yıl da Bodrum Yalıkavak’taki mütevazi yazlığımdaydım. Dokuz günlük bu süreçte şahit olduklarım, kötü bir kamera şakasının içinde olduğumu hissettirdi bana. Bodrum bitiyor ve bunun sorumlusu, öz be öz kendi esnafı! Bodrum, intihar ediyor.
Asgari ücretlinin sadece TV’de ve rüyalarında görebildiği Ege’nin bu incisine belli bir azınlığın dışında yerli turistin gelmesi istenmiyor artık. Bu fiyatların başka açıklaması olamaz. Ve zaten az olan yabancı turist sayısı da giderek düşüyor, fiyatların astronomik olmadığı diğer Akdeniz ülkelerini tercih ediyorlar. Ancak altyapı yetersizlikleri de bu terk edişin önemli nedenlerinden. 
Otuz yıldır Bodrum’a giderim ve otuz yıldır havalanı çıkışından Bodrum merkeze kadar yol boyu karanlıkta araba sürerim. Işıklandırma yapmak bu kadar mı zor? Her yıl bir direk alsaydım, otuz direk olurdu şimdiye kadar diye düşündüm. Devletin yapması gereken işler bunlar ama CHP’li bir belediye iseniz iktidar sizi yok sayıyor ve destek vermiyor. Sonuç; giderek yok olan turizm. 

 
Gerçekte 350-400 bin olan Bodrum nüfusu, sezonun başlamasıyla birlikte 2 milyona ulaşıyor ve altyapının olmadığı kent, bu kadar kalabalığı kaldıramıyor. Su, elektrik ve atık yönetimi, büyük sorun. Her yere tankerlerle su taşınıyor ama taşıma suyla değirmen dönmüyor. Yalıkavak’taki evim on beş yıl önce yapıldığı halde deniz suyunu dönüştürüp kullanılır hale getiren akıllı ve doğa dostu bir teknolojiye sahip. Bir saatte 600 litre deniz suyunu normal suya dönüştürerek günde 6 ton su üretiyor. Yapılması gereken kesinlikle bu ama şu anda bile bunu yapacak altyapı yok Bodrum’da. Bodrum artık imara kapatılmalı. Yeni inşaatlara izin verildikçe durum daha da kötüleşecek. 

 
Otelcilik anlayışı ise ayrı sorun. Düzgün yönetilemeyen oteller Bodrum’u hak etmiyor ve turist kaybına neden oluyorlar. Evimin bulunduğu siteye komşu olan otelin çöp kokusuna her yaz katlanmak zorunda kalıyoruz. Çöpleri belediye tarafından toplansa da çöpleri biriktirdikleri yeri asla temizlemedikleri için oluşan kötü koku dayanılır gibi değil. 

Bu yetmezmiş gibi tıkanmış foseptik nedeniyle dışarıya akan pis suları mikrop saçıyor. 
Gelelim fiyatlara: Bir kola, iki ayran, iki tavuk şiş ve dört çeşit mezeye 3,398 TL ve iki porsiyon suşiye 1,820 TL ödeyince hayrete düştüm. Ben bir şirketin genel müdürü olduğum halde bir daha dışarıda yememeye karar verdim. Bırakın asgari ücretliyi, ortalama bir geliri olanların bile hakkı yok mu ailece buralarda yiyip içmeye, denize girmeye?  


Bol miktarda Ortadoğu’lu turistin bulunduğu Yalıkavak Marina’da az sayıda yerli turist var. Dükkan kiraları ateş pahası olunca faturası turiste kesiliyor, satılan ürünlerin fiyatları katlanarak artıyor. Bir saç, bir sakal ve tırnak kesimine 3500 TL ödedim burada.         
Bodrum elden gidiyor, tıpkı ülkemiz gibi ama kimse farkında değil. 


Jetski’nin 15 dakikası 4500 TL. İşim olmaz, dedim ve Bodrum’un tuz kokan masmavi sularında doyasıya yüzdüm. Bu kadar güzel bir coğrafya, bu kadar güzel bir deniz, bu yaklaşımları hak etmiyor.
Neyse ki yaşadığım TYE sitesi gerek temizliği, gerekse fiyatları açısından yüzümüzü güldürebiliyor.

3 fincan Türk kahvesi, 3 bardak çay, 2 Neskafe, 3 Kola, 2 İceTea ve 2 şişe suya toplam 465 TL verebilirim, bu çok normal. Size, sömürülecek bir canlı gibi bakılmaması sevindirici. 

Burada bu saygının yanı sıra yaşama duyulan sevgiyi de hissedebiliyorsunuz; sadece insanların değil, dört ayaklı dostlarımızın da denize girip mutlu oldukları bir yer burası. 

Bunları, Türkiye’nin Ege’deki incisi olan Bodrum’un her köşesi için yazmak isterdim. Belki bugün değil ama bir gün yazacağım elbet.  

         

        
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3