802-508-7352

Murat Tüzel


Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel Yangını: İhmal ve Vicdan Muhasebesi

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yetkinin Belediye’de olduğunu söylüyor. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise, otelin belediye sınırları dışında olduğunu ve bölgenin “turizm özel alanı” olmasından dolayı yetkinin Bakanlıkta olduğunu iddia ediyor.


(09.12.2024 tarihinde vefat eden babam Fikret Tüzel’in aziz hatırasına ithaf ediyorum.)

Bir ölüm acısının insana neler öğrettiğini geçtiğimiz aylarda derin bir şekilde tecrübe ettim. Babamın kaybı, hayatta hiçbir şeyin bir insanın canından kıymetli olmadığını bana öğretti. Ancak ülkemizde ne yazık ki bu anlayışın hâlâ yaygın olmadığını üzülerek görmekteyim.

21 Ocak 2025 gecesi, Türkiye’nin önemli kayak merkezlerinden biri olan Kartalkaya Grand Kartal Otel’de, sabaha karşı saat 03:00 sularında çıkan yangında tam 78 insanımızı kaybettik. Bu büyük trajedi, ülkemizde ihmalkârlığın ve duyarsızlığın nelere yol açabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Otelin dış cephesinin ahşap malzemelerle kaplı olması, yangının kısa sürede büyüyüp kontrol edilemez hale gelmesine neden oldu. Yangına karşı herhangi bir altyapının bulunmaması, yangın merdivenlerinin uygunsuzluğu, yangın alarm sistemlerinin eksikliği gibi temel tedbirlerin dahi alınmadığı ortaya çıktı. Bu eksiklikler, sadece otel yönetiminin değil, aynı zamanda denetimden sorumlu olan yetkililerin de açık bir ihmali olarak karşımıza çıkmaktadır.

Can kayıplarımızın sayısı bile netleşmemişken yetki tartışmaları başladı! 

•Bakanlık: “Belediye sorumlu.”

 •Belediye: “Bakanlık sorumlu.” 

Belgeler havada uçuşuyor! Gelin, madde madde tüm belgeleri inceleyelim ve sorumluları ortaya çıkaralım. Artık insan hayatını bu kadar değersiz görenlerden hesap sorma zamanı!

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yetkinin Belediye’de olduğunu söylüyor. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise, otelin belediye sınırları dışında olduğunu ve bölgenin “turizm özel alanı” olmasından dolayı yetkinin Bakanlıkta olduğunu iddia ediyor. Peki, Grand Kartal Otel gerçekten Belediye sınırları içinde mi, değil mi? Şimdi haritalar üzerinden inceleyelim ve bu tartışmaya netlik kazandıralım.

 

Otelin bulunduğu bölge Belediye sorumluluk alanı içinde değil.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, 22.01.2025 tarihli Halk TV canlı yayınında, Grand Kartal Otel’in Bolu Belediyesi’ne yaptığı başvuruyu ve sonuç belgelerini paylaştı. Belgelerden anlaşıldığına göre, otel yetkilileri 12.12.2024 tarihinde Bolu Belediyesi’nden “Yangın Güvenliği Denetimi” istemiş. Bu talep üzerine Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, yasal çerçevede bir denetim yaparak, yangın güvenliğiyle ilgili bir belge düzenlemiş.

Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü 16.12.2024 tarihinde Otelin başvurusuna istinaden Oteli denetlemiş ve ‘’İnceleme ve Denetleme Kontrol Formu’’ hazırlamış. Formdaki soru ve cevaplara göre Acil çıkışın yetersiz olduğu, Yangın Alarm sisteminin olduğunu ama çalışmadığını, Söndürme gereçlerinde de eksiklikler olduğunu tespit edip forma kayıt etmiş.

Otel yetkilileri rapor bu şekilde çıkınca Kadir Özdemir isimli otel yetkilisi 24.12.2024 tarihinde Bolu Belediyesine yaptığı başvurunun iptal edilmesini istemiş.

Gazeteci Murat Ağırel bir yazısında “Belediye yetkilileriyle görüştüm ve şunları söylediler: ‘’Biz eksiklikleri tespit ettik. Denetim Otelin kendi başvurusu ile oldu. Yoksa bizim denetleme yetkimiz yok.’’ -Peki denetlemede yaptığınız tespitler neticesinde Bakanlığa bilgi verdiniz mi ? Ya da Otelin ruhsatını neden iptal etmediniz? ‘’Bizim tespitlerimizi raporlaştıramadan Otel başvurusunu geri çekti.Otel Turizm belgeli bir otel.Dolayısı ile Otel ile ilgili işlemler Bakanlık yetkisindedir.’’

Sonuç Yetki karmaşası, ihmaller ve sorumsuzluklar birleştiğinde sonuç 78 can kaybı oldu. Bu tür olaylar, denetim mekanizmalarının yetersizliği, ihmalkârlık ve hesap verebilirlik eksikliğinin ne kadar ağır sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu ülkenin Yurttaşlarının en temel haklarından biri olan güvenli yaşam hakkı, yetkili kurumlar tarafından etkin bir şekilde korunmadığında, sonuç maalesef trajedi oluyor. Denetim mekanizmalarının şeffaflığı, hesap verebilirlik ve yetkililerin sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi, bu tür faciaların önlenmesi için temel unsurlar. Ancak, bu görevler yerine getirilmediğinde, vatandaşlar yalnızca kendi güvenliğini sağlamak için bireysel çabalara yöneliyor ki bu da bir toplumun sistematik bir başarısızlığını işaret ediyor. Gerçeklerin ortaya çıkması ve sorumluların hesap vermesi, yalnızca adaletin sağlanması için değil, aynı zamanda benzer olayların tekrarlanmaması adına elzemdir.

Geçmişten Bugüne: Kayak Merkezlerindeki Geri Kalmışlık

Kartalkaya, gençlik yıllarımda sık sık ziyaret ettiğim, Türkiye’nin önde gelen kayak merkezlerinden biriydi. İlk olarak 1974-76 yılları arasında, üst üste 10 yıl boyunca Kartal Otel'de kayak yapma fırsatım oldu. Bu otel, Uludağ’a rakip olarak gösteriliyordu. Sahibi Mazhar Murtezaoğlu çok disiplinli ve işine son derece bağlı bir insandı. Hatta bir gün kendisine, “Neden burada eğlence düzenlenmiyor?” diye sormuştum. Bana, “Burası eğlence yeri değil; buraya sadece kayak yapmak isteyenler gelmeli,” demişti. O yıllarda, Mazhar Bey’in kayak pistlerini bizzat kar makineleriyle düzelttiğini görmek beni oldukça etkilemişti.

Mazhar Bey’in Emine adında bir kızı , Harun adında bir oğlu vardı. Emine hanım daha sonraları, üst düzey bir çalışan olan Halit Bey ile evlendikten sonra Grand Kartal Otel’in işletmesini devraldı. Kartal Otel’in, o dönemde Türkiye standartlarına göre iyi bir tesis olduğunu söyleyebilirim. Ancak yangın güvenliğiyle ilgili büyük eksiklikler gözüme çarpıyordu. Turizmci ve otel sahibi biri olarak, yangın tedbirlerinin neredeyse hiç alınmadığını gözlemliyordum. O dönemde bile bu durum, ciddi bir risk teşkil ediyordu.

Yıllar içinde Kartalkaya’ya olan ilgim azalınca, farklı ülkelerde kayak deneyimleri yaşamaya başladım. Örneğin, Avusturya’daki kayak merkezleriyle Türkiye’dekileri kıyasladığımda, aradaki farklar çok çarpıcıydı. Orada liftler daha modern, pistler ise çok daha bakımlıydı. Bir kayak kazası durumunda, yaralılar 10 dakika içinde helikopterle hastaneye ulaştırılıyordu.

Ne yazık ki, ülkemizde bu türden bir özeni göremedik. Bunun en acı örneği, Kartalkaya’da yaşanan o talihsiz yangındı. 78 insanımız, otelden kaçabilmek için kendini pencerelerden aşağı atarak ya da dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. Avrupa’da vatandaşın canına verilen değerle, bizdeki ihmalkârlıklar arasında koca bir uçurum vardı. Bu zincirleme ihmaller, onlarca ailenin dağılmasına, sayısız insanın yaşamını yitirmesine neden oldu.

O günlerden bu yana kayak tesislerimizin diğer ülkelere kıyasla onlarca yıl geride olduğunu düşünüyorum. Bu durumu değiştirebilmek için daha fazla çaba göstermemiz gerektiğine inanıyorum.

Denetimsizlik Felakete Davetiye Çıkardı

Bir turizm işletmecisi ve otel sahibi olarak, denetim süreçlerinin nasıl işlediğini yakından biliyorum. Oteller, turizm bakanlığı tarafından düzenli olarak denetlenmelidir. Ancak Grand Kartal Otel örneğinde gördüğümüz gibi, bu denetimlerin yapılmadığı ya da yeterince ciddiye alınmadığı çok açık. Bu yangının ardından kendi otelim de denetimlere tabi tutuldu. Ancak bu, yangından sonra "yangın merdivenine su taşımak" misali bir adım oldu. Turizm bakanlığı, bu olayda en büyük sorumluluğa sahiptir. Eğer düzenli ve titiz denetimler yapılsaydı, bu ihmaller ortaya çıkarılabilir ve bu trajedi engellenebilirdi.

Bu olay, denetimlerin ne kadar eksik yapıldığını ve göstermelik kontrollerin insan hayatını nasıl hiçe saydığını açıkça göstermektedir. Otel yangın altyapısına sahip değildi. Yangın çıkış kapıları yetersiz, yangın merdivenleri neredeyse kullanılamaz durumdaydı. Turizm Bakanlığı ve ilgili denetim mekanizmaları bu eksiklikleri görmezden geldi mi? Yoksa denetim hiç yapılmadı mı?

Turizm Bakanlığı’na bağlı bir işletme sahibi olarak biliyorum ki, denetimler düzenli yapıldığı takdirde, bu tür eksiklikler anında tespit edilebilir. Ancak Grand Kartal Otel’in hiçbir denetimden geçmediği, yangın sonrası çıkan tabloda net olarak anlaşılıyor. Bu ihmaller zincirinin başındaki yetkililer derhal istifa etmelidir. Turizm Bakanı, bir bakan olarak sorumluluğunu kabul etmek yerine, koltuğunu koruma peşine düşmüş gibi görünüyor. Aynı şekilde, bu otelin sigortalanması da başlı başına bir skandal. Yangına karşı bu kadar savunmasız bir binayı sigortalayan şirketin de cezalandırılması gerekir.

Kartalkaya’da yaşanan facianın ertesi günü, yani 22 Ocak 2025’te, otelime polisler geldi. Evraklarımızı inceledikten sonra sessizce ayrıldılar. Görünen o ki, İçişleri Bakanlığı bu işin içinden nasıl çıkacağını kara kara düşünüyor. Aceleyle yayımlanan bir genelgeyle, “Aman, bütün otelleri denetleyin!” talimatı verilmiş. Ancak ne yazık ki iş işten geçmiş durumda. Bu noktada, “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye,” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Sayın İçişleri Bakanımız ve Turizm Bakanımız, maalesef çok geç kaldınız. Tıpkı 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi… Eğer bu sorumluluğu taşıyamıyorsanız, istifa etmeyi düşünmelisiniz. İnsanlar acı çekerken, canlarını kaybederken hâlâ belediyeleri suçlamak ya da siyasi tartışmalarla vakit kaybetmek kabul edilemez. Öncelikle ateşi söndürmeli, cenazeleri kaldırmalı ve bu kayıpların bir daha yaşanmaması için gereken adımları atmalısınız. Ancak ondan sonra siyaset yapabilirsiniz. Ne yazık ki herkes koltuk sevdasına düşmüş durumda.

1998 yılında hizmete giren Grand Kartal Otel, tam 27 yıl boyunca faaliyet gösterdi. Bu süre zarfında kaç kez denetime tabi tutuldu? Maalesef, yangın güvenlik sistemlerinin yeterli olmadığını düşünüyorum. Hatta bu denetimlerin ya hiç yapılmadığını ya da göz ardı edildiğini söylemek çok da yanlış olmaz. Eğer düzenli denetimler yapılmış ve eksiklikler ikaz edilmiş olsaydı, bu olayın yaşanması belki de engellenebilirdi. Bu kadar net bir gerçek varken, denetim eksikliğini göz ardı etmek kabul edilemez.

Uğur Dündar'ın Programındaki Çarpıcı Gerçekler

23 Ocak 2025 tarihinde Sözcü TV'de Uğur Dündar'ın Arena programında otelde çalışan bir kişi konuştu. Çalışan, yangın merdivenlerinin yerlerini bilmediğini ve yangın eğitimi almadığını ifade etti. Bu açıklama, otel yöneticilerinin çalışanlarına bile temel eğitimleri vermediğini ortaya koyuyor. Ayrıca otelin vergi levhasında "matrahsızdır" ibaresinin yer aldığı, yani vergi beyanının yapılmadığı da programda vurgulandı. Günlüğü 30.000 TL olan bir otelin vergi borcunun olmaması, açıkça vergi kaçırıldığını düşündürüyor. Turizm bakanlığı, bu otelin denetim eksikliklerini fark etmediği gibi, mali durumunu da göz ardı etmiş görünüyor.

Grand Kartal Otel’in vergi levhasında “matrahsızdır” ibaresinin yer aldığı Uğur Dündar’ın programında açıklandı. Günlüğü 30.000 TL olan bir otelin zarar ediyor gösterilmesi akıl alır gibi değil. Vergi kaçakçılığı iddiaları, bu ihmaller zincirine eklenen başka bir kara leke. Üstelik bu otelin, ETS Tur’un aracılığıyla sürekli müşteri aldığı da ortaya çıkmış durumda. Turizm Bakanı’nın şahsi şirketi olan ETS Tur, bu otelin güvensizliğini hiç mi fark etmedi? Bu kadar açık bir sorumluluk zincirini görmezden gelmek mümkün mü?

Turizm Bakanı ve Yöneticiler Sorumluluğunu Kabul Etmeli

Bu olayın ardından turizm bakanı ve otel yöneticileri derhal istifa etmelidir. Bir turizm bakanı olarak görev alanınızda böyle bir felaket yaşanmışsa, sorumluluğunuzu kabul etmeniz gerekir. ETS Tur, Grand Kartal Otel'e müşteri gönderirken bu otelin eksikliklerini nasıl fark etmedi? Turizm bakanlığına bağlı bir acentenin, yangın güvenliği olmayan bir otele müşteri göndermesi büyük bir skandaldır. Ayrıca otelin sigortalanmış olması da başka bir sorgulanması gereken noktadır. Sigorta şirketi, yangın güvenliği olmayan bir oteli nasıl sigortalayabildi? Bu durumda sigorta şirketi de en az otel yöneticileri kadar sorumludur.

Tüm Zamanların En Büyük Faciaları, Vicdansızlık ve Saygısızlık

Şu an dünyada en çok ölüm yaşanan otel yangınlarında, Kartalkaya Grand Kartal Otel 6. sırada yer alıyor. Türkiye’de rant olduğu sürece, ne yazık ki bu tür acı olayları yaşamaya devam edeceğiz. O yangından sonra geldiler, benim otelimi denetlemeye başladılar. Oysa benim otelim, tam teşekküllü yangın tedbirleri alınmış, güvenli bir tesis. Gitmeleri gereken yerler başka otellerdi.

İhmal zincirleriyle gündeme gelen Grand Kartalkaya Otel, dünya genelindeki otel yangınları listesinde 6. sırada yer alıyor. Ancak geçmişteki yangınlarla kıyaslandığında, bu daha da trajik bir durum. Çünkü eski yangınlar, teknolojinin bu kadar gelişmediği dönemlerde meydana gelmişti. Örneğin, 11 Temmuz 1997’de Tayland’daki The Royal Jomtien Resort Hotel’de çıkan yangında 91 kişi hayatını kaybetmişti. Bugün, 2025 yılında, teknoloji son derece ilerlemiş durumda. Yangın önleme ve müdahale sistemleri elimizin altında. Ancak tüm bu imkânlara rağmen, Grand Kartalkaya Otel’de çıkan yangında 78 canımızı kaybettik.

Bu kayıplar, tarif edilemez bir acıyı beraberinde getirdi. Ancak sadece bir gün yas ilan edildi. Böyle büyük bir trajedinin ardından en az üç günlük yas ilan edilmeliydi. 23 Ocak 2025 itibarıyla bölgede kayak pistleri yeniden açıldı ve insanlar kayak yapmaya devam etti. Ateş düştüğü yeri yakıyor, değil mi? Biz ülkece ne kadar duyarsız hale geldik, farkında mısınız?

Bu tür olaylar, hepimizin sorumluluğunu hatırlaması için bir uyarı olmalı. Daha fazla can kaybı yaşamamak için sistemli, kararlı ve sürekli denetimler yapılmalı. İhmal, rant ya da ilgisizlik yüzünden bu tür acıların tekrar etmesine asla izin verilmemeli.

Ders Almadık ve Almayacağız

6 Şubat depremlerinden sonra, “Bir daha böyle ihmaller yaşanmayacak” denmişti. Ancak bu yangın, hiçbir şeyin değişmediğini gözler önüne seriyor. Aynı duyarsızlık, aynı ihmalkârlık, aynı vurdumduymazlık devam ediyor. İnsan hayatı bu kadar değersiz olmamalı.

Bu yangın, sadece otelin ya da işletmecilerin değil, aynı zamanda tüm ilgili bakanlıkların, denetim mekanizmalarının ve toplumsal duyarsızlığın bir sonucudur. Sorumluların bir an önce hesap vermesi ve cezalandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde, bu acılar tekrar yaşanacak ve başka hayatlar sönecektir.

Olması Gereken Nedir?

Turizm işletmecisi ve otel sahibi olarak, otelimizin kurulduğu ilk günden itibaren, 8 yıllık süreçte, işletme olarak kendi denetimlerimizi titizlikle gerçekleştirmekteyiz. Merhum babam Fikret Tüzel, Robert Koleji İnşaat Yüksek Mühendisi, ağabeyim Osman Tüzel ise yine aynı şekilde yüksek inşaat mühendisidir. Ben de İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü mezunu olarak bu konuda liyakat sahibiyiz.

Kuruluşumuzun ilk gününden itibaren, gerekli tüm denetimlerin titizlikle yapılmasının önemine inanan bir anlayışla hareket ediyoruz. Gerek Tarım Bakanlığı, gerek Turizm Bakanlığı tarafından düzenli ve sürekli denetimler gerçekleştiriliyor. Bu denetimlerin sonucunda, Türkiye’de örnek bir otel olarak gösterilmekten gurur duyuyoruz.

Biz, insan canına ve işimize verdiğimiz değer nedeniyle, tüm prosedürleri eksiksiz bir şekilde uygulamaktayız. Yangın tedbirleri konusunda da hiçbir taviz vermiyoruz. Gelin, bir otelde yangın tedbirlerinin nasıl olması gerektiğini, kendi otelimizde uyguladığımız örneklerle ele alalım:

1. Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bakanlığı Denetimdedir: Otelimizin kurulduğumuz ilk günden beri Turizm Bakanlığı Denetimindedir. 

2. Yangın Algılama ve Uyarı Sistemleri: Otelimizin tüm alanlarına, en son teknolojiye sahip yangın algılama ve uyarı sistemleri kurulmuştur. Bu sistemler düzenli olarak test edilmekte ve güncellenmektedir.

3. Acil Çıkışlar ve Yönlendirmeler: Her katta ve tüm ortak alanlarda, acil çıkış kapıları yanmaz ve kolay erişilebilir şekilde konumlandırılmıştır. Acil durum yönlendirme tabelaları, gece görüşünü kolaylaştırmak için fosforlu malzemeden yapılmıştır.

4. Yangın Söndürme Ekipmanları: Otel genelinde yeterli sayıda ve doğru konumlandırılmış yangın söndürme cihazları bulunmaktadır. Bu cihazlar düzenli aralıklarla kontrol edilmekte ve gerektiğinde yenilenmektedir.

5. Acil Durumlarda Anons ve Yangın Alarm Sistemi: Otelimizde acil durumlarda yangın alarm sistemi devreye girer ve her katta bulunan hoparlör ile anons geçilmektedir.

6. Eğitim ve Tatbikat: Tüm personelimiz, yangın durumunda ne yapmaları gerektiği konusunda düzenli eğitim almaktadır. Ayrıca, belirli aralıklarla yangın tatbikatları yapılarak acil durum senaryoları test edilmektedir.

7. Denetim ve Bakım: Hem bakanlık denetimleri hem de bağımsız kontrol firmalarıyla düzenli bakım ve denetim çalışmaları yapılmaktadır. Bu süreçte herhangi bir eksiklik tespit edildiğinde, anında müdahale edilmektedir.

Bu uygulamalarımız sayesinde, otelimiz yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası standartlarda da güvenli bir işletme olarak kabul edilmektedir. İnsan hayatını merkeze alan bir anlayışla, işimizi en iyi şekilde yapmaya devam ediyoruz.

Son Söz

Bu yazıyı, ülkemizin geleceği adına bir farkındalık oluşturmak için kaleme aldım. Grand Kartal Otel yangını, ihmaller zincirinin acı bir sonucu olarak tarihimize kara bir leke olarak kazındı. Bu olayın sorumluları hesap vermeli, benzer felaketlerin yaşanmaması için gerekli tüm önlemler alınmalıdır. 78 canımızın hatırasına saygı göstermek ve bu tür olayların tekrarını önlemek hepimizin ortak sorumluluğudur. Son olarak, tüm hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Bu yangın, hepimizin vicdanında derin bir yara olarak kalacak.

Murat TÜZEL

Chp İstanbul Turizm ve Kültür Komisyon Başkanı