Yavuz Gezer

Büyüğü Alana Küçüğü Eşantiyon

Yandaki adam dirseğiyle öyle bir dürttü "peçete vereyim mi lan!" dedi. "Niye?" dedim, "ağzının suyu akıyor" dedi. Ben de "Estağfurullah" deyip arkamı döndüm. Kız indi, ben ta arkaya kaçtım...


Yavuz Gezer


Büyüğü Alana Küçüğü Eşantiyon

Yandaki adam dirseğiyle öyle bir dürttü "peçete vereyim mi lan!" dedi. "Niye?" dedim, "ağzının suyu akıyor" dedi. Ben de "Estağfurullah" deyip arkamı döndüm. Kız indi, ben ta arkaya kaçtım...


"Umarım bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi tek kişiye verecek kadar aptal olmayız" Almanya Şansölyesi Conrad ADENAUR (Hitler'den sonra seçilen şansölye)

Ekonomik kriz,

Emekli vatandaşlarımızın mali zorluklarla mücadelesi,

Maarif vekaletinin hazırladığı müfredat değişikliği, eğitimde çöküş...

DİB başta olmak üzere vakıflar ve tarikatlar/ cemaatler aracılığıyla yeni kuşakların önemli bir kısmının beyinlerinin laiklik karşıtı hale getirilme çabaları...

Yabancı sığınmacı sorunu,

Ülkemiz demografik yapısında onarılamayacak hasarlara yol açma çabaları...

Yükselen fakat Mayıs ayında sözde hızlı bir düşüş beklenen enflasyon... alınan önlemler!!!

Vaka mı, Beka mı? Kısacası sorunlar üzerine kurulu; her an sahnesi değişen, siyasi aktörleri aynı olan ülke siyaseti...

Uzaklaşalım ve yüzümüze hafif bir tebessüm konsun istedim. Serdar Işık Beyefendinin sahne anlatısıyla...

İmam diyor ki; "ey cemaat"...

(Zaten köyden pısırık, sümsük gelmişiz.) "Ey cemaat; sakın harama bakmayın. Bir kıza dönüp şöyle bir bakarsan bir şey olmaz, ikinciye dönüp dikkatli bakarsan gözlerine cehennem ateşi dolar, dokunursan ölürsün, konuşursan yanarsın ha..."

Ben hiçbir kıza bakamadım, bir kız görünce (hafifçe eğilip aksi tarafa dönerek, kıza bakan taraftaki yanağına elini siper ederek) "estağfurullah ya rabbi" derdim.

İstanbul'a gittim. "Başkanım İstanbul'un kızları; saftirik köylü çocuklarına daha fazla asılıyor dediklerinden, beni bir korku aldı. Dedim "Cehennem garanti." O zaman kızlara bakamıyorum. İçimden bir ses diyor "bak" imamın sesi diyor "bakma lan "Bak- bakma, bak -bakma, bak- bakma.

Ben üç ay hiçbir kıza bakamadım. Üç ay sonra durakta bir kız gördüm; bir güzel, bir güzel Ben o an imamı mimamı unutmuşum yemin ederim.

(Şimdi güzel arkadaşlarım) bir gün durakta güzel bir kız gördüm, imamı imamı unutmuşum. Ayakta böyle otobüsün kayışını (yolcu emniyet tutamağı) tutmuşum bilirsiniz belediye otobüslerindeki...

Kız solumda böyle... Benim bakışım (Pisa Kulesi misali baş aşağı eğik, gittikçe de eğilmekte ve ağız yarı açık) böle...

Yandaki adam dirseğiyle öyle bir dürttü "peçete vereyim mi lan!" dedi. "Niye?" dedim, "ağzının suyu akıyor" dedi. Ben de "Estağfurullah" deyip arkamı döndüm. Kız indi, ben ta arkaya kaçtım...

Bir gün eşime dedim ki "hayatım" dedim, "gel oğlumuza cinsel bilgiler anlatalım”.  "Sus" dedi sertçe. "Hayatım" dedim, "çocuk 11 yaşında, sapıklıklar cehaletten doğuyor. Gel anlatalım."  "konuşma! Çocuk farklı düşünmeli, cinsellik neymiş öyle?"

Eşim Kur'an kursunda büyüyüp, hafız olduğu için birçok konuda sınırlanmış bir hayatı var. "Sus" dedi sertçe, emir verircesine. Ben sustum. Ben eşimden çok korkarım... (Başkana - davet sahibine dönerek)

Başkanım; bu konuda beni en iyi siz anlarsınız, pişman oldunuz mu çağırdığınıza? Heeee...  "Hayır" cevabı üzerine, "Vallaha mı?" Bu arada Başkan" duygularıma tercüman oluyorsunuz" diyerek Serdar Bey'i onaylar, bunun üzerine Serdar Bey heeeee "zaten bana diyorlar ki; sen bu toplumun  yaşanmamışlıklarını anlattığın için, insanların beğenisini kazanıyorsun..."

Bir gün eve geldim, hanımdan korkumdan sesimi çıkaramıyorum oğlum 11 yaşında. Dedim "Bilal Annen nerede len?" Dedi "komşuya gitti" "Vallaha mı?" dedim. "Hayırdır baba?" dedi. Dedim fırsat bu fırsattır (içimden) oğlumu cinsel yönden bilgilendireyim dedim. "Bilal gel buraya!" "Ne oldu? Baba." dedi. Dedim "sana bir şey söyleyeceğim, annene söyleme. Vallahi annen öldürür beni" dedim. "Tamam baba!" dedi.  Dedim" oğlum (sesimi kıstım) seninle baba- oğul, erkek-erkeğe cinsellik konularını konuşalım mı? Dedim".  Oğlum bana dedi ki" SOR BABA SOR, UTANMANA GEREK YOK, SORABİLİRSİN!"

Şaşkınlıkla dedim "ALLAAAH, benden daha iyi biliyormuş."

Neyse böle pısırık büyüdük. Ben  Marmara mezunuyum kardeşim de Gazi mezunu ...

Köyün kahvesinde iki sandalye çektik, oturuyoruz.

Dedim "nasıl evleneceğiz len?" dedi, "Allah kerim." Len Allah Kerim de para yok" yani.

Pısırık, içe kapanık. Köyün kızlarıyla bile konuşamıyoruz, anne evindeyiz ya! Köyün kızları da bizimle konuşmuyor üniversite mezunuyuz. Ya bunlar bize mi bakacaklar diyorlar. Az kalsın evde kalıyorduk...

Kayınpederim olacak adam var ya aha vallahi böyle yürüyor (omuzlarını dikleştirmiş, sopa yutmuş tabiri, göğüsler ileride, karın içeri çekilip boyun kasları şişirilmiş bir şekilde) bir duruş sergiliyor.

İlkokul üçü zor bitirmiş. Adamdaki özgüvene bak, biz üniversite mezunu sümsük, pısırık.

Bence eğitim zararlı okuyan böyle (pısırık), okumayan (özgüvenli) böyle oluyor.

"Boşuna çocuklarınızı okutmayın!" bunu Milli Eğitim müdürlerine de söylüyorum, bana böyle şaşkınlıkla bakıyorlar ne diyor bu dercesine... ciddiye alırcasına...

"Ne o len! bakar mısınız?

Hareket şu; bir eli cebinde, küçümsercesine...

"Ne o len! Evlenemiyor muşsunuz, doğru mu?" dedi. Durdum şöyle bir "nevuzubillah !"çektim. "Paraz mı yoğ? dedi. "Çok mu hoşuna gitti!" dedim.  Dedi "yoğ! Bende iki kız var, büyük kızımı alana küçüğü eşantiyon verecem." dedi. Benim gözler bir anda, arabanın uzun lamba farları gibi parladı yemin ederim arkadaşlar... 

Dedim "Vallaha mı?"

"Anana bir danış" dedi.  Herkes anamın gardiyan kılıklı biri olduğunu biliyor ya...

Anama danıştım, Anam, "oğlum Allah aşkına alalım" dedi. "Niye?" dedim. Sus len!  Sizin aklınız ermez. Siz ileride büyük makamlara geleceksiniz. Eltiler kavga ederler, gel biz bu iki bacıyı alalım. Bunlar anlaşırlar, hiç huzursuzluk çıkmaz biz rahat ederiz" dedi. Yahu anamın ileri görüşlülüğüne bak ya!

Anamın aklına uyup evlendik !!!Vallahi Anam haklı çıktı.

İki bacı birleşip ANAMA DÜNYAYI ZINDAN ETTİLER...YAAA

Bize biraz tanıdık gelmiyor mu?

İki kişi birleşip ülkeyi bize zindan ettiler ya...