Cideli Mehmet Çavuş "ne olur kardeşlerim, ben de göreyim!" dedi. Bouvet sulara gömülürken O da gülümseyerek son nefesini verdi...
Nusret Mayın gemisinin döktüğü mayınlar sabah olduğunda çok iş görecekti diye not düşmüştüm, bir önceki yazımda Gelen istihbari haberler düşmanın tüm gücüyle her an boğaza yükleneceği yönündeydi. Türk tahkimatları da savunma için hazırdı.
ZAFER GÜNÜ
18 Mart sabahı teftiş için Kilitbahir’e gelen Albay Cevat (henüz terfi etmemişti) nöbetçi gözetleme subayından bir telefon aldı. Bozcaada önlerinde hareket vardı. Cevat Paşa Kurmay Başkanı Yarbay Selahattin ADİL Bey'den keşif yaptırmasını istedi. Alman Binbaşı Karl Schneider ve Yüzbaşı Serno 17 Mart'ta gelmiş olan Gotha uçağı ile havalandılar. Düşman boğaza doğru ilerliyordu (Emrullah NUTKU a.g.e., s.29) "Hazır ol" emrini alan subaylar idare ve gözetleme yerlerine, erler toplarının başına koştular. Anadolu ve Rumeli tabyalarından ezan sesleri yükseliyordu (Fikret GÜNESEN a.g.e., s. 64) Topçular toplarını öpüyorlardı. (Gıyas YETKİN a.g.e., s.124) Toprak tabyalardaki adi ateşli topların, zamanın en güçlü donanmasına karşı savaşı başlamak üzereydi.
Düşman filosu saat 10 00 sıralarında Boğaz'ın önüne geldi.
A hattında Amiral de ROBECK emrinde Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve Inflexible zırhlıları vardı. Bunların güney ucunu Triumph, kuzey ucunu Prens George koruyordu.
Amiral GUPRAPPE emrinde dört Fransız zırhlısı B hattındaydı. Gaulois, Charlemange, Bouvet ve Souffren.
C hattında Albay Hayes SOLDER emrinde; Majestik, Swiftsure, Ocean, Irresistible, Vengeance, Albion zırhlıları bulunuyordu. Bunlar Canopus ve Cornawallis zırhlılarının korumasındaydı. Filoda ayrıca bir uçak gemisi, muhtelif muhripler, mayın tarama gemileri ve kruvazörlerdeki deniz tümeni kıt'alarını karaya taşıyacak yedi nakliye gemisi vardı. (Çanakkale Geçilmez, Recep Şükrü APUHAN s.34)
Saat 11.25'te A hatlı zırhlıları korkunç bombardımana başladı. Ağır toplarımız filonun menzil içerisine girmesini bekliyordu. Saat 12.00'de Infeksible ilk isabeti aldı. Queen Elisabeth ise şehri bombaladı. Çanakkale yanıyordu. Tabyalarımız kızgın demir yağmuru altındaydı. Gökten alev yağarken büyük toprak kütleleri de göğe fırlıyordu. Sular toplarımızla birlikte patlıyor, dev su sütunları göğü tutuyordu.
Agamemnon 12.30'a kadar yedi isabet aldı. Dardanos Tabyası’ndaki toplar toprağa gömüldü. Subay ve erler ağır ateş altında topları yine hazırladılar.
Amiral de ROBECK 12.30'dan sonra B hattını teşkil eden Fransız zırhlılarını harekete geçirdi. Şimdi " Harp gemileri ile kara bataryaları arasında yaşanmış muharebelerin en büyüğü" cereyan etmektedir...
Saat 13.30'da Gaulios ağır şekilde yaralandı ve su almaya başladı. Bu gemi ileri saatlerde zorlukla Tavşan Adalarında karaya oturtulacaktır. Saat 13.45'te Bouvet isabet olarak sarsılmaya başladı. Bir isabet de Charlemagne alırken cephaneliklerinden biri infilak eden Souffren savaş dışı kaldı. O sırada Erenköy'deki mayın hattına düşmüş olan Bouvet, "denize atılan bir tabak gibi" iki dakika içerisinde sulara gömüldü.
İşte bu sahneyi seyreden biri vardı: Cideli Mehmet Çavuş. Onun iki ayağı da kopmuştu ve son nefesini vermek üzereydi. Bouvet vurulunca yükselen sevinç çığlıkları üzerine, "Ne olur kardeşlerim, ben de göreyim" diye yalvarmış ve Anadolu Hamidiyesi’nde nişancısı olduğu topun başına getirilmişti. Bouvet sulara gömülürken O da gülümseyerek son nefesini verdi. (Emrullah NUTKU, Çanakkale savaşında yaşanan olaylar)
Aynı anlarda Dardanos yine toprağa gömülmüştü ve askerler yine toplarını ateşe hazırlıyorlardı.
Muharebe çok şiddetlendi. Tabyalarımızın üzerinde bir şimşek denizi dalgalandı. Toplarımız sıkışıyor haberleşme tesisleri yerle bir oluyor, toprağa gömülen topların kurtulması insanüstü bir gayret istiyordu.
Saat 14.00'te Filo, Namazgah tabyasını bombardıman etti.
Mayın tarayıcılar harekete geçmişti. Soğanlı Dere bataryasına iki telefon geldi" Şemsi hazır ol" 14.20'de beş mayın tarama gemisi ve bir muhrip sulara gömülmüştü.
Aynı dakikalarda John de ROBECK, C hattına "ileri" emrini verdi. Boğaz alevden bir kundak oldu. 14.10 Çimenlik'te korkunç bir patlama duyuldu. Çimenlikte bir mermi kalenin bir bölümünü yıkmış bir mermi de kale duvarına saplanıp kalmıştı.
14.30'da Infexible tekrar isabete aldı. Gemi bir müddet çekildikten sonra yine döndü 15.32'de Irresistible su kesimi altından yaralandı. O menzil açmak için Anadolu sahiline dönerken Rumeli Mecidiyesi ağır bombardımana tutuldu. Bu sıralarda Ocean'ın Irresistible yardım için ilerlemeye çalıştığı görüldü. 16.11'de Infexible önce isabet aldı. Sonra mayına çarpıp sancağa yattı. Amiral muharebe sahasının bütünüyle mayınlı olduğu düşüncesiyle dehşete kapılmıştı. (Emrullah Nutku, Çanakkale s.32) Savaş dışı kalan Infexible, Phaeton kruvazörünün refakatinde boğazın ağzına doğru kaçmaya başladı. Baş tarafı suya gömülen gemi Bozcaada'ya ulaşmayı başaracaktı.
Aynı dakikalarda Dardanos Tabyası’nda Üsteğmen Hasan Hulusi, Teğmen Mevsuf ile çok sayıda şehit verdiğimiz haberi Cevat Paşa'ya ulaştı. Saat 16.00'da iyice yan yatmış olan Irresistible 16.15'te mayına çarptı. Irresistible sürükleniyordu. Ocean üst üste aldığı emirlerle bu gemiyi yedeğine çekmeye çalışırken Switsure şiddetli ateşle tabyalarımızı dövüyor, Ocean'ın ateşine destek oluyordu.
16.20 de Ocean Rumeli Mecidiyesi’nden atılan topla sarsılıp olduğu yerde dönmeye başladı. Tabyadan atılan ilk iki top geminin yakınlarında patlamış, üçüncüsü ise bir felaket gibi dümen donanımının üstüne inmişti. Ocean'ın kaptanı bağırıyordu. "Hani bu tabya susturulmuştu?!"
Colne, Jed, Chalmer muhipleri yardım için gelirlerken Ocean bu defa mayın hattına düştü. Batmak üzere olan gemi bir taraftan da bataryalarımıza hedef olmuştu. Bu ateşlerden biri de Chalmer'in kazan dairesini vurdu.
Ocean'ın kaptanı feryadında haklıydı. Rumeli Mecidiyesi uçmuştu. Ne var ki orada Koca Seyit namında bir kahraman vardı.
Rumeli Mecidiyesi Queen Elizabeth'in ağır bombardımanı ile saat 15.35 civarında çökmüş, cephanelik infilak etmiş askerlerimizin neredeyse tamamı şehit olmuştu.
Sağ kalan batarya komutanı Hilmi Bey ile Niğdeli Ali, Seyit'i toprağın altından çıkarmışlar, Hilmi Bey yardım istemeye giderken Ali de olan biteni Seyit'e anlatmıştı.
Sonrasında artık kendine gelmiş olan Seyit, vinci kopmuş ama ayakta kalan tek topun yanındaki 276 kiloluk (bazı kaynaklara göre 215) gülleyi sırtına vurup namluya sürmüştü. Seyit ilk iki atışı isabet ettiremeyecek ama üçüncü gülle Ocean'ın arka tarafında patlayacak, geminin dümen tertibatı mahvolacaktır.
Amiral de Robeck, filoya geri çekil emri verdi. Saat 19 civarında son düşman gemileri de Boğazı terk ederken yarı batık durumdaki Irresistible ve Ocean hala yüzüyordu. Anadolu sahiline yakın yerlerde sulara gömüldüklerinde karanlık iyice çökmüştü.
O gün 58 askerimiz şehit oldu. 74 askerimiz yaralandı. Birçok topumuz harap oldu, siperler, mazgallar yıkıldı. Düşmanın asker kaybına dair verilen sayılar 900 ile 1.500 arasında değiştiği söylenir. Filo o gün üç önemli zırhlısını;
Bouvet, Irresistible ve Ocean'ı kaybetti. Üç önemli zırhlı da batmaktan güçlükle kurtularak ağır hasara uğradı. Zırhlılardan başka iki muhrip ve yedi mayın tarama gemisi de batmış, yedi muhrip de ağır şekilde yaralanmıştı.
İngiliz gazeteci Ashmead BARLETT; İngiltere ülkesi ile donanmasını deniz tarihinde bir örneği daha görülmeyen bir felaket ve rezaletten kurtardığı için Lord FISHER ile Çanakkale'de bulunan askeri ricale şükran borçlu olmamız gerekiyor. (a.g.e.,s. 149)
19 veya 20 Mart'ta Boğaza taarruz tekrarlanmadığından 18 Mart İngiltere için yalnızca bir mağlubiyet ve facia olarak kalabilmiştir.
Buna mukabil 18 Mart 1915; Hasan-Mevsuf'u ile Harranlı Koca Seyit'i ile Muharrem Çavuşu ile bir zafer günü olarak tarihimizce yazıldı.
Yenilmez donanma yenilmiş. Çanakkale geçilememişti.
Rumeli Mecidiyesi'nde
Barut ateşinden gözleri yanan Ömer'in, "Vah evladım. Gözlerin?!" diyen Cevat Paşa'ya, "Üzülme Komutanım! Onlar göreceklerini gördüler" diyerek Zafer'in en anlamlı cevabını verdi.