Yaşamın sürekliliği için besinlerin ve ham maddelerin temini konusunda tarımın vazgeçilmez bir yönü vardır. Hayatın devamlılığını sağlarken, bir yandan emtiaları aracılığı ile ekonomiye katkı sunmaktadır. Üretim için olmazsa olmaz ham maddeleriyle ekonomik kalkınma üzerinde de etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Şu an itibarıyla birçok sektörün ihtiyacı olan ham madde, tarımdan elde edilmektedir. Gıdadan inşaat sektörüne, yakıtlardan otomotiv aksamlarına kadar geniş bir yelpazeden söz etmek mümkündür.
Tarımdan elde edilen ürün gruplarına örnek vermek gerekirse; meyve ve sebzeler, hayvansal ürünler (tarımın bir kolu), yemler, kauçuk lastikler, pamuklu ürünler, biyoyakıtlar, endüstriyel ürünler ve eczacılık ürünleri gösterilebilir. İnsanlar sağlıkları için zaruri enerji ihtiyaçlarını sebze, meyve ve hayvansal ürünlerle takviye ederken, evlerini de doğadan elde edilen ahşap ile dekore etmektedirler. Kullandıkları taşıtlarda kauçuk ve biyoyakıtlar bulunmaktadır. Giysiler, eğitim materyalleri ve temizlik ürünleri dahil olmak üzere birçok alanda daha tarım ürünleri karşımıza çıkmaktadır.
Her ne kadar dünya genelindeki iş gücü piyasalarında tarım çalışanlarının oranı düşme eğiliminde olsa da bu sektörde küçümsenmeyecek miktarda istihdam yaratılmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024 verilerine göre ülkemizde istihdam edilen çalışanların %14,6’sı tarım sektöründe yer almaktadır. Örneğin beş yıl önce bu oran %17 seviyesindeydi. On yıl önce ise oran %19,5’ti.
Birbirini takip eden yıllarda düşüş trendi olduğu aşikârdır. İnsanların şehirlere taşınması, sektörün makineleşmesi ve istihdamın hizmetler sektörüne kayması gibi nedenlerin bu durum üzerinde etkili olduğu ileri sürülebilir. Bunun yanında, ülkelerde sağlam tarım altyapısı ve modern teknolojiden yararlanma daha yüksek gelir elde edilebilmesine yol açabilir. Bu durum çiftçiler ve tarım çiftlikleri sahipleri için sektöre girişi cazip hale getirebilecektir. Burada önemli nokta tarımsal verimliliğin yeni üretim metotlarıyla artırılabilmesiyle ilgili çalışmaların sektörle buluşturulabilmesidir.
Tarım; gıda konusunda milyonlarca insanın hayatını iyileştiren, istihdam yaratan, gelir getiren fonksiyonlarıyla birçok fırsatlar sunmaktadır. Sadece bugün değil gelecek nesiller için de ehemmiyeti yüksek olacaktır. Küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişiklikleri ülkelerin hasatlarını etkilemektedir. Birçok bölgede yağışların azalmasından dolayı sulama problemleri yaşanabilmektedir. Ya da sıcaklıkların aşırı derecede olması ürünlerin kurumasına neden olabilmektedir.
Bunların haricinde, küresel ısınma ve diğer çevre sorunları bağlamında yeni tarım metotları da denenmektedir. Geleneksel yöntemlerden farklı olan dikey tarım, iklim kontrollü alanlarda suni ışıklandırmayla ve dikey konumlandırmayla yapılan topraksız bir üretim şeklidir. Burada asıl amaçlanan doğal kaynaklara bağımlılığın azaltılarak üretim yapılan yerlerde maksimum verim elde etmektir. Genellikle kapalı alanlarda laboratuvarı andıran yerlerde gerçekleştirilen üretimlerle küresel ısınmanın olumsuzluklarına çare aranmaktadır. Pilot bölgelerde uygulanmaya başlanan bu yöntemin akıbeti ilerleyen zamanda belli olacaktır.
Ayrıca, bugünü ve geleceği güvence altına almak için ortaya koyulan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde tarımsal verimliliği artırmanın ve sürdürülebilir tarım faaliyetleriyle özgülenmiş bir ekonomik sistem oluşturmanın öneminden bahsedilmektedir. Tüm dünya devletleri gelecekte tarım konusundaki risklerin farkındadır. Bununla ilgili iş birliği içerisinde yeni girişimler ortaya koymaya çalışmaktadırlar.
Ülkelerde son yıllarda iklim değişikliklerinin sonuçları herkes tarafından gözlenmektedir. Yüksek sıcaklıkları, yoğun yağışları ya da kuraklık gibi birçok yeni iklim durumunu insanlar ve tarım işletmeleri tecrübe etmektedir. Atılacak olan önemli adım, Türkiye ve diğer ülkelerde tarımsal üretim planlaması ile ilgili kartların yeniden dağıtılmasıdır.
Bölgelerin iklim değerleriyle ilgili bilgiler güncellenmeli ve yeni iklim değerlerine uygun tarım ürünlerinin üretilmesi tavsiye edilmelidir. Hatta ilk başlarda bazı teşviklerin sağlanabilmesi uygulamaya yarar da katabilir. Böylelikle yeni iklim şartlarına ayak uyduramayan ürünlerin bozulması ve zarar görmesinden kaynaklı rekolte düşüşünün önüne geçilecek, çevre şartlarına dayanıklı ürünlerle yüksek verim sağlanacaktır.