Taha Akyol


Cumhurbaşkanına hakaret

Üstelik, fiilin işlendiği Antalya ve Cumhurbaşkanı’nın ikamet ettiği Ankara dururken soruşturmayı İstanbul başsavcısının açması da dikkat çekicidir. Fransa’da da cumhurbaşkanı partilidir ama bizdeki gibi bir sorun yok. Sarkozy, vatandaşların sinirine basan bir politikacıydı. Birkaç hakaret mahkumiyeti olmuş ama AİHM’den dönmüştü.


Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltına alındı. Ardından, eski bir konuşması tedarik edilerek “halkı kin ve düşmanlığı sevk” suçu da keşfedildi! Bir suçu daha varmış da dosyası hazırlanmaktaymış!

Belli ki Cumhurbaşkanına hakaret etti diye bir had bildirme uygulaması…

Temel sorun, Cumhurbaşkanı’na hakaret…

Üstelik, fiilin işlendiği Antalya ve Cumhurbaşkanı’nın ikamet ettiği Ankara dururken soruşturmayı İstanbul başsavcısının açması da dikkat çekicidir.

Fransa’da da cumhurbaşkanı partilidir ama bizdeki gibi bir sorun yok. Sarkozy, vatandaşların sinirine basan bir politikacıydı. Birkaç hakaret mahkumiyeti olmuş ama AİHM’den dönmüştü. (Eon v. Fransa, No. 26118/10)

Hatta bazı Cumhurbaşkanına hakaret fiilleri genel hakaret hükümleri çerçevesinde işlem görüyor. Ayrıca Cumhurbaşkanları bu kadar günlük politik kavgaların içinde değiller. Fransa’da cumhurbaşkanı partili ama sistemde kuvvetler ayrılığı bulunduğu için hem yargı bağımsız hem vatandaş cumhurbaşkanını her şeyin sorumlusu olarak görmüyor. Bizde ise yargı kararlarından dolayı Erdoğan eleştirilere maruz kalıyor çünkü yargı üzerindeki kuvvetli etkisi biliniyor. Bunu Venedik Komisyonu son raporunda da belirtti. (6-7 Aralık 2024)

BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ MI?

Bizde yargı, CB sisteminden önce çıkarılan üç kanun ve bir KHK ile iktidar tarafından büyük ölçüde yeniden kadrolaştırıldı. Göreve almalarda “Mülakatlar”ın nasıl işlediği biliniyor. Avrupa Konseyi’nin en yüksek hukuk kurumu olan Venedik Komisyonu daha 2016’da, Avrupa hukukunda devlet başkanlarına hakaretin” ya özel suç olmaktan çıkarıldığını ya da bu suçun hapis cezası içermeyecek biçimde sadece en ciddi sözlü saldırılarla sınırlı tutulduğunu” belirterek Türkiye’de cezalandırma fetişizmini eleştirmişti. (DW, 15 Mart 2016)

CB sisteminde HSK tamamen iktidarın tercihine bağlı hale getirildi. Göreve almalar “mülakat”la olduğu gibi, hakim ve savcıların mesleki kariyerleri, yükselmeleri veya “te’dip” edilmeleri bu HSK’nın elindedir.

Dahası, bu iktidar, soruşturma aşamasında hakim ve savcılara “emir ve talimat”’ vermeyi suç olmaktan çıkararak niyet beyanında bulunmuştur! (6545 Sayılı Kanun)

Hakaret hukuku konusunda otorite Doç. D. Sinan Kocaoğlu “Hakaret Suçu” adlı akademik kitabında, yargı görevlilerinin tarafsız olabilmesinde, atanmalarının partizan olup olmamasının önemini şöyle anlatır:

Ülkemizin partizan elemeye dayanan hakim ve savcı istihdamı modeli değişmeden, dünyanın en mükemmel kanunlarını bile alsanız bunların bu uygulama ile istenen sonucu vermeyeceği açıktır.” (s., 500)

İşte sorun bu; kanunlarımız değil, uygulama…

BİNLERCE DOSYA

Türkiye’de cumhurbaşkanına hakaret suçları yılda birkaç yüz düzeyinde kalırken, 2014’ten sonra, özellikle de CB sistemine geçtikten sonra hızlı bir artış yaşanmaktadır.

2014’ten 2020’ye kadar “cumhurbaşkanına hakaret”ten 160.000 kişi hakkında soruşturma, 35 bin kişi hakkında ise ceza dava açılmıştır!

Sonra, Adalet Bakanlığı bu verileri örtmek için, “cumhurbaşkanına hakaret suçu” ile “devletin egemenlik alametlerine hakaret” suçlarını birleştirerek tek başlık altında yayınlamaya başladı. Buna göre her iki suç grubunda sadece 2023’te yargılanan sanık sayısı 15.791’dir! Soruşturma sayısı çok daha yüksektir, ben ulaşamadım.

Ortada bir terslik, demokratik hayatın olağan akışına aykırı bir problem olduğu açık.

Sorunun iki kaynağı bellidir: CB sisteminde iktidar partisi genel başkanının cumhurbaşkanı olarak günlük siyasetin kavgalarında yer alması… Yargı bağımsızlığının da hayli gerilemiş olması…

Nitekim iktidar partisi genel başkanının muhalefet hakkında söylediği sözler, muhalefet tarafından ona söylendiğinde cumhurbaşkanına hakaret soruşturmasına konu oluyor.

SİSTEM SORUNU

Halbuki kanunumuzda cumhurbaşkanına hakaret düzenlemesi partisiyle ilişkisi kesilmiş, böylece devletin ve milletin birliğini partiler üstü kalarak temsil eden parlamenter cumhurbaşkanı içindir. CB sisteminde partili cumhurbaşkanı için üstelik müstesna bir gayretle uygulanıyor.

Bu, ağır bir sistem sorunudur; MHP’li Feti Yıldız ne düşünüyordur?..

Bir hukukçu olarak şunu da belirteyim ki, Özdağ’ın tutuklanması yanlıştır, sözlerinde suç yoktur. 'Kaçma şüphesi' ancak komedi konusu olabilir. Gerek Özdağ’ın Cumhurbaşkanı hakkında, gerek Ekrem İmamoğlu’nun başsavcı hakkında söylediklerinde suç yoktur.

Bakalım yargıda nasıl sonuçlanacak.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/cumhurbaskanina-hakaret-1602585