CHP lideri Özgür Özel, 18 Mart’ta “Diploma iptalı” ile başlayıp İmamoğlu’nun tutuklanması ile devam eden süreç için “Darbe” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Cunta lideri” bile dedi.
Bunlar iktidar cenahını öfkelendirdi mi, öfkelendirdi.
Ardından milyonluk mitingler, boykotlar geldi. Bunların gerek İstanbul’da gerekse Anadolu’nun farklı vilayetlerinde devam edeceği anlaşılıyor.
Bunların da iktidarın canını sıktığını tahmin edebiliriz.
Öte yandan İmamoğlu cezaevinden açıktan Erdoğan’a yönelik “Meydan okuma”yı sürdürüyor. Üstelik “Mertlik” gibi Erdoğan’ın “racon kesme” alanında dolaşarak…
Bunların da Erdoğan’ın keyfini kaçırdığı söylenebilir.
Ayrıca sürecin tabanda CHP’ye belli ölçüde akış sağladığı, bunun yanında CHP’nin diğer muhalefet partileri ile yakınlaşmasına sebep olduğu da görülüyor. İktidarın, CHP içinde ayrışmalar ararken muhalefetin yakınlaşmasından rahatsızlık duyması da tabii. Kaldı ki olağanüstü kongre, CHP’deki ayrışma alanlarını da devre dışı bırakmış durumda.
Bir şey daha: Özgür Özel, “darbe” diye nitelediği sürecin “Trump’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini” iddia ederek bir yandan “dış bağlantı” motifini devreye sokarken, diğer yandan, çelişki gibi dursa da, darbe süreçlerine tavırlı AB cenahından kimi itirazları iktidarı zorlayacak malzemeye dönüştürmekten kaçınmadı.
Özgür Özel’in MASAK raporu üzerinden Mehmet Şimşek’e yönelik sert söylemi ise onun itibarını sarsarak dışarda para arayışını zorlaştırmayı hedeflemiş gözüküyor.
Bunların tamamını “Rehin” olarak niteledikleri İmamoğlu’nu iktidarın elinden almak ve Cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan’ın karşısına çıkarmak amacı çerçevesinde okumak mümkün.
Şu ana kadar bu mümkün olmadı.
“Darbe” ise “Darbe.”
İktidar Üniversite üzerinden diplomayı iptal ettirdi, Yargı marifetiyle de İmamoğlu’nu tutuklattı. “Özne” olarak görünüşte ne kadar Üniversite ve Yargı görünüyor olsa da, dünyada okumanın İktidar iradesi ile olacağı muhakkak.
Askeri müdahalelerde - darbelerde Askerler genellikle yaptıkları işin bir “Demokrasi açığı” anlamına geldiğini bilirler, kendilerine göre memleket için gerekli görmüşlerdir ama aykırı bir iş yapmışlardır. Onun için de kafalarında bir “Gidiş takvimi” vardır. Sivil bir kadro ile çalışırlar, o sivil kadro da “sıkıntılı” bir rol içindedir. Halkın kendilerini bir “yük” gibi algılamasından kaçınırlar. Çok yanlış işler yaparlar, yaptırırlar, ama gene de içlerinde hep bir “Gidiş” psikolojisi vardır.
Eğer yaptıkları “Darbe” ise mevcut iktidarın psikolojisinin Askerlere hiç benzemediği açık.
Operasyon çok net, iktidarda kalmayı ve bunun önünde tehlike olarak görünen alanı temizlemeyi hedefliyor.
Bunu, diyelim 2023’te aldığı “Halk desteği” ile yapıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin, Cumhurbaşkanı’na ve yönettiği kadroya bütün bunları yapabilme yetkisini verdiği yorumuyla yapıyor.
CHP ya da geniş halk kitleleri bütün bunları yanlış, demokrasi dışı, otokrat, Tek Adam yönetimi gibi sıfatlarla niteleyip tepki gösterebilir, ama olan biteni halka şikâyet etme ve nihayetinde sandığı getirme dışında bir yöntemi yok.
Somut gerçek: İmamoğlu’nun diploması iptal edilmiş durumda ve İmamoğlu “yolsuzluk – terör iltisakı ve örgüt yöneticisi” suçlaması ile cezaevinde…
“İptal”i iptal ettirmek de Yargı’da gerçekleşecek, tutuklamayı getiren suçlardan aklanma da Yargı’da gerçekleşecek…
“Adalete güven” bizde genel geçer bir söylemdir ama herkesin içinde biraz bu işin “Mahşer’e kalma” ukdesi de saklıdır. “Düşman hukuku – İkili hukuk” gibi söylemler de tedavülde uzun zamandır.
CHP henüz “Yargıda şunlar olmazsa…”, yani İmamoğlu “bir şekilde” mahkûm edilirse, diplomanın iptali iptal edilmezse ne olacak, sorularının cevabını üretmiş gözükmüyor.
“Demokrasilerde çare tükenmez” diye de bir söz yok değil. Elbet bir gün sandık gelir. Eylemlilik “dozunda kalırsa” Yargı’daki süreç nasıl işlerse işlesin iktidarı kitleler önünde çok dar bir alana sürükler. İmamoğlu mu olur başkası mı olur, kim olursa olsun ipi göğüsleme potansiyeli kazanır.
İktidarın açıklamaları da, boykotta bakanların alışveriş komiklikleri gibi tepkisel davranışları da daha şimdiden “sıkışmışlığı” sergiliyor. Erdoğan da, yolun başlangıcındaki “pırıltı”yı bir hayli kaybetmiş durumda. Kendi kitlesinde bile “Reis’e yakışmıyor” denecek davranışların çoğaldığını söylemek yanlış olmaz. Bir de İmamoğlu beraat eder, diploma iptali de hak ihlali gibi değerlendirilirse, o zaman iktidar için yandı gülüm keten helva demektir. Olmaz mı, neden olmasın?
Hayatta herkesin bir “Final”i var. Jübileyi iyi yapmak gerekir.
https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/darbe-ile-ilgili-her-sey-1603464