İbrahim Kahveci


Dedim dedim inandıramadım…

Büyük Yıkım için ne demiştim: Bu politika devam ederse belki 1-1,5 yıl daha devam ederiz ama sonrası felaket bir yıkım olur. Bir sabah şu büyük holding, ertesi sabah bir başka büyük holding battı diye haberleri görürüz demiştim.


Mayıs 2023 seçimlerine doğru defalarca yazdığım bir mesele var.

Dedim ki, eğer iktidar devam ederse önünde 2 yol var:

1- Büyük Yıkım

2- Büyük Sıkıntı

Başka yol yoktu. Bu iki yoldan biri olacaktı… Bu kesin bilgiydi.

“Büyük Yıkım” neydi?

Eğer iktidar devam eder ve Erdoğan suni fantezi politikasında ısrar ederse yaşayacağımız kaçınılmaz sondu. Bu ihtimal güçlüydü çünkü Erdoğan seçim meydanlarında “Ben bu görevde olduğum sürece bu faiz artmayacak” diye kesin söz vermişti.

Suni düşük faizin ne gibi felaketlere yol açtığını zaten görmüştük ve bu sorun artarak devam edecekti. Hatta asıl görmediğimiz kısmı “ödemeler kriziydi”. İşte Mehmet Şimşek’in belki de tek başardığı yer burası oldu.

Büyük Yıkım için ne demiştim: Bu politika devam ederse belki 1-1,5 yıl daha devam ederiz ama sonrası felaket bir yıkım olur. Bir sabah şu büyük holding, ertesi sabah bir başka büyük holding battı diye haberleri görürüz demiştim. Yüzde 25-30 gibi işsizlik oranları ve yaşanmaz sokaklar…(Geniş bilgi için o yazılarıma bakabilirsiniz)

Allah’tan Erdoğan seçim meydanlarında verdiği sözleri bıraktı ve Mehmet Şimşek’in deyimi ile “Rasyonel Politikalara” dönüldü.

Yani;

Büyük Sıkıntı

Şu anda bunu yeni yeni yaşıyoruz. Henüz yolun ortasına bile gelmedik.

Büyük Sıkıntı rasyonel politikalar ama 2 eksik yönlü olacaktı… 1-Erdoğan Riski: Erdoğan’ın baş yönetici olduğu her yerde büyük bir risk olacaktı. Çünkü Erdoğan’ın sabah kalktığında ne söyleyeceği, ne yapacağı belli olmadığı için bu büyük bir risk oluşturacaktı. Mesela bir sabah kalkıp “Bu Mehmet zaten İngiliz’di, Halkbank’ı da dolandırmıştı vs deyip görevden alabilirdi. Ya da “Ortada Nass var sana bana ne oluyor” da diyebilirdi.

Kısaca Erdoğan riski ekonomide ekstra ödeyeceğimiz bir faiz demekti… Ve nitekim ödüyoruz da… Sadece 19 Mart Ekrem İmamoğlu operasyonu bu dediklerim için yetmez mi? Şu anda yüzde 36-37’lerde olması gereken Merkez faizi neden yüzde 43’de?

2- Kapsamlı bir politikanın uygulanamayacağı riski… Bakınız mesela Mehmet Şimşek’in baştan söyleyip unuttuğu konular…

Zenginlerden vergi me oldu? İhale yasası ve yolsuzlukla mücadele ne oldu?

Bunlar olmayınca fatura nerede ise tamamen alt gelir gruplarına çıkartıldı. Kurye vergisi ve bahşiş vergisi bile düşünüldü.

Evet, büyük sıkıntı ile bu işi götürüyoruz ve yolun henüz daha başında sayılırız.

Ama fatura çoktan başladı bile. Mesela geniş tanımlı işsizlik %24,0’den %32,9’a yükseldi bile.

Henüz bu bir şey değil… Henüz konkordatolar başladı… Daha iflaslar ve işten çıkartmalar görünür şekilde gelmedi.

Şirketlerin 2022-23 yıllarından birikimleri var. O yüzden bu sefer kemer sıkma politikasının reel etkileri gecikerek ortaya çıkacak.

Lakin işin bir yönü var ki orası felaket. Bütçe tarafı…

Hazine deli gibi para harcıyor ve çılgınca açık veriyor. Haziran ayı itibari ile yıllık nakit açığı 66 milyar 688 milyon dolar. Faiz dışı açık bile 20 milyar 882 milyon dolara dayanmış durumda.

Son bir yılda faiz ödemesi 45 milyar 806 milyon dolar…. Siz düşünün.

Ya bu giderleri kısacağız ya da milletin boğazına daha fazla yapışmaya devam edeceğiz.

Yetmiyor çünkü yetmiyor.

“İtibardan tasarruf olmaz” düşüncesinde olan bir yönetimimiz var. Ayrıca Hazine garantili fahiş ödemeler ile bütçeyi adeta esri aldık.

Kısaca bütün bu olacakları 2023 seçimlerinden önce defalarca yazmıştım. Ve beklediğim hiç ama hiç şaşmadan gerçekleşiyor.

Eeee o zaman size de afiyet olsun… Çoğunluk böyle istedi. Demokrasi buna diyoruz işte

screenshot-5.jpg