Karar Gazetesi’nin manşetiydi “Trump kuyuya taş attı”. Sanırım lafın tamamını anlayan için söylememişler.
Ama biz tamamlayalım: Bir deli kuyuya taş atmış ama 40 akıllı çıkartamamış.
Dün sosyal medyada Tunç Şatıroğlu Ronald Reagan’ın sözünü paylaştı “Ticaret ortaklarımızla aynı gemideyiz. Bir ortak gemide delik açarsa, diğerinin gemide başka bir delik açması mantıklı mıdır? Bazıları evet der ve buna sertleşmek der. Ben buna aptallık derim.”
Kısaca kuyuya taş adan deliliği eski ABD Başkanı tanımlıyor. Reagan kısaca Trump’un bugün yaptıklarına “aptallık” diyor.
Gelin Trump’ın yaptığına bir örnek verelim: ABD’de şu sıralar kuş gribi vesilesi ile tavuk ve yumurta neredeyse yok denecek kadar az. ABD’nin yumurta ihtiyacının önemli kısmını ise Türkiye karşılıyor. Hatta bu nedenle Türkiye’de yumurta fiyatları da hızla arttı.
Trump uygulamaya çalıştığı programa göre ABD yumurta ithalatına vergi koymak istiyor. Bu vergi aslında ABD vatandaşlarının tüketim vergisidir. Yani Trump vergiyi Türkiye’ye koymuyor; tersine ABD’li tüketicilere daha pahalı yumurta yedirmiş oluyor.
Zaten bu yönde ciddi raporları yatırım şirketleri yazdılar. Goldman Sachs ve JP Morgan tarife vergilerinin aslında bir çeşit kendi vatandaşlarına konulan ek vergi olduğunu yazdılar.
Durum çok net aslında. Anlayan için tabii…
Şimdi burada durduk yere ABD’nin derdi bizi germedi tabii. Bakın nereye geleceğim.
2021 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi düşüncesine yönelik bir politika uyguladı. Enflasyonu düşürmeden faizleri düşürelim ve böylece yatırım ve üretim artsın dediler. Ülkemizde birçok uzman bunun yanlış olduğunu söylediler. Ve aman yapmayın diye uyarmak istediler.
O uzmanlara ne dediler biliyor musunuz: “Mandacı iktisatçılar”. Yani bu güzide uzmanlar aslında ülkelerini sevmiyormuş ve dış ülkelerin çıkarları için bu uyarılarda bulunuyorlarmış. Hatta o günlerde “böyle yaparsanız dolar 15-20 lira olur demişlerdi. Ve onları derhal yargılamaya başladılar. Ama o yargı günlerinde dolar çoktan 15-18 liraya ulaşmıştı bile.
Sonra Mehmet Şimşek geldi ve dedi ki “Rasyonel politikalara geri döneceğiz”. Tıpkı Ronald Reagan’ın dediği gibi bir şey. Yani o dönem politikalarına “akıl dışı” demiş oldu.
Burada bir de neye bakacağız: İş dünyasına… Mesela İTO Başkanı’na bakın… Ona da alkış-buna da alkış. Adamın tek doğrusu Erdoğan’ın o günkü düşünceleri…
Reis bugün ne derse ben onu alkışlarım mantığı.
Sizce böyle bir ülkede doğruya ulaşılabilir mi? Doğrunun kaybolduğu yerde neye göre-kime göre iş yapılabilir?
Öyle kafalar var ki, Nebati dönemini de alkışlıyorlar, Şimşek dönemini de… Tek doğruları iktidarlarının ne yaptığı olmuş.
Bugün bunun başka yansımaları da var. Birçok tarafgir var ki, bütün hayatlarını iktidarın varlığına bağlamış durumdalar. Hatta öyle bir bağlanma ki sanırsınız ahiret hayatlarını da şimdiden iktidar uğruna ipoteklemiş oldular.
Akıl gitmiş adanmışlık gelmiş.
Zaten bize özgü de değil bu durum. Dünya adeta bir delilikler çağı yaşamıyor mu?
Trump örneğini çok veriyoruz da Orban farklı mı; Netenyahu farklı mı; Maduro farklı mı?
İngiltere ve Brezilya zor kurtuldu. Biri Boris Johnson diğeri de Jair Bolsonaro’dan zor kurtuldu.
Hatırlayın Brezilya’dan Bolsonaro’yu… Acayip bir ABD düşmanlığı ile iktidarını sağlarken seçimi kaybedince soluğu ABD’de bir tavukçuda almıştı. Oysa taraftarları Brezilya’da milli kurtuluş için ordu kışlalarına giderek darbe yapmalarını istiyordu.
İnsanların akıl tutulması yaşamaları gibi toplumlarında akıl tutulması yaşadıkları dönemler oluyor. Hatırlayın 29 Büyük buhran sonrasını. İtalya’da Mussolini, Almanya’da Hitler seçimleri kazanıp iktidara gelmişti.
O dönem yaşanan akıl tutulması diktatörlükleri iktidara taşırken şimdilerde otokratik liderlikleri iktidara taşıyor. Lakin tarih o günleri yazarken Mussolini ve Hitler’i hiç iyi anmıyor.
Bugün yaşadığımız akıl tutulmasını da ileride tarih yazacaktır. Ama nasıl…
Altın harflerle olmayacağı kesin; ibret alınması gereken bir tarihi süreçten geçiyoruz. Zor olacak ama insanlık yine başaracak; bundan eminim.
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/delilikler-cagi-1603477