G-XKX1J2WR62

Yavuz Gezer

Düne Nazire- IV

İstasyonlar,1834 yılına kadar sadece Mersin İstanbul ve İzmir olarak varlıklarını sürdürürken, bunlara Bursa ve Tarsus'ta eklendi.  Bu şekilde 1835 yılında Osmanlı Devleti içerisinde; iki misyon,  beş istasyon, iki uç istasyon, onbir misyoner, bir matbaa ustası, altı misyoner yardımcısı ve altı yerli misyoner yardımcıdan oluşan küçük ama imanlı!!! bir misyoner örgütlenmesi vardı.


Yavuz Gezer


Düne Nazire- IV

İstasyonlar,1834 yılına kadar sadece Mersin İstanbul ve İzmir olarak varlıklarını sürdürürken, bunlara Bursa ve Tarsus'ta eklendi.  Bu şekilde 1835 yılında Osmanlı Devleti içerisinde; iki misyon,  beş istasyon, iki uç istasyon, onbir misyoner, bir matbaa ustası, altı misyoner yardımcısı ve altı yerli misyoner yardımcıdan oluşan küçük ama imanlı!!! bir misyoner örgütlenmesi vardı.


Geçen haftaki yazımda Harput'taki misyonerlik faaliyetlerinden bahisle, Fırat Koleji'nin kuruluşundan (1875) bahsetmiştim.

Bu kolejin özgün adı Ermeni Koleji'ydi ancak Osmanlı Devleti'nin baskıları sonucu 16 şubat 1878'den itibaren adı Fırat Koleji olarak değiştirildi.

Kolejin öğrenim dili Ermenice idi, ama okulda çok iyi derecede İngilizce ve Türkçe öğretilmekteydi.

Okul, Osmanlı İmparatorluğu içinde çok hızlı yayılmacılık gösteren ve 2 Mart 1831 yılında İstanbul'da açılan ilk Amerikan Diplomatik Temsilciliğine atanan William GOODEL (1831) ve William SEHAUFLER'in (1832); dil kitap hazırlıkları,  öğretim çalışmaları ve halkla ilişkiler konusundaki faaliyetleri sonrası, İstanbul Misyonu adını alan misyonerlik faaliyetleri, zamanla Ermeni Misyonu adını alacak; Mersin ve Tarsus Konsolosluğu açıldıktan sonra birçok bölgede olduğu gibi, Doğu Türkiye Misyonu kapsam alanı içinde Harput'ta; Erzurum, Van, Mardin ve Bitlis ile Rus ve İran sınırına kadar olan bütün Doğu Anadolu topraklarını içine alan oluşumun bir parçası olacaktı.

DEVAM EDELİM

Şüphesiz misyonerliğin başlangıçtaki amacı, hedef alınan bölgelerdeki kitlelere iyi bir dini eğitim vermekti. Onun için papazlar hemen İncili anlatmaya başladılar. İlerleyen süreçte İncili Türkçe'ye ve Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altındaki hedefledikleri  milletlerin dillerine çevirmeye başladılar. Öncelikli hedef; Ermeni nüfus bölgeleri ilk ve en önemli hedefti. Tüm bu faaliyetler ABCFM (American Board of Comminisioner for Foreign Missions)  tarafından yollanan misyonerlerce planlanıyor ve güçlü maddi desteklenmeleri neticesinde başarılı oluyorlardı...

50 yıllık bir planlama ve stratejide öncelikli bizzat nakli yardım ve yönetimin üstlenilmesiydi. Ama zamanla başka örgütlerin, kişilerin, fonların devreye girmesi, eğitimin bir kısmının paralı bir hal alması, bazı yan gelirlerin elde edilmesi ABCFM'i rahatlatıyordu.

50 yıl sonunda okulların yerel yöneticilere devredilmesi planlanmıştı (biz bu tiyatro ya da filmi yakın geçmişte büyük bedel ödeyerek izlemiştik ve bir sonraki 50 yıl için ya da yıllar için de seyretmeye devam etme kararında gibi görünüyoruz).

Her ne kadar ilk misyonerler, kutsal kitabı tanıtmak için, okullar açtılarsa da bu zamanla yerini laik okullara ve kolejlere bırakmak zorunda kalmıştır. Bu konuda ABCFM Genel Sekreteri ile Robert Kolej kurucusu Hamlin ile ters düşmüş ve sonunda Hamli'nin isteği kabul edilmişti.

Bundan sonra misyoner okulları sadece ilahiyat okulları değil aynı zamanda çağın gerektirdiği bütün alanlarda, 8-10 yıl arasında değişen eğitim programları uygulayacaklardı.

Zaman içinde ilkokullar, ortaokullar, yatılı kız ve erkek okulları kolejler ve ilahiyat okulları ülkenin tüm okullarının 1/3'üne tekabül eden sayıya ulaşıyorlardı.

Ayrıca özellikle kız okullarını WBM ve WBMI gibi kadın misyoner okulları da destekliyordu.

Bu planlamalar sonrası; 1831 yılında başlayan misyonerlik faaliyetleri, Ermenilerin bu çalışmalara olumlu cevap vermeleri sonucu, misyon alanında sürekli olarak doğuya doğru genişletmişler ve doğu illerinde yaşayan Ermeni halkın çoğunluğunu devşirmek için, Amerikan misyoner okulları ön plana çıkmıştır.

Misyonerler istasyonlar, istasyonlar ise uç istasyonlara ayrılıyorlardı. Bir misyonun en üst düzey yöneticisi sekreteridir. Aynı şekilde istasyonları da sekreterler idare eder. Uç istasyonlar ise kasaba ve köylerde yerli Hristiyan ahaliden bir yardımcının yönetimindeki birimlere verilen addır. Uç istasyonlar alınan kararları uygulamak durumundaydı. Her istasyonun denetimindeki uç istasyon sayısı farklı olabilmekteydi, Örneğin; Mersin'de olduğu gibi belirli dönemlerde 70 kadar uç istasyona sahip istasyonlar da bulunuyordu.

İstasyonlar, 1834 yılına kadar sadece Mersin İstanbul ve İzmir olarak varlıklarını sürdürürken, bunlara Bursa ve Tarsus'ta eklendi.  Bu şekilde 1835 yılında Osmanlı Devleti içerisinde; iki misyon,  beş istasyon, iki uç istasyon, onbir misyoner, bir matbaa ustası, altı misyoner yardımcısı ve altı yerli misyoner yardımcıdan oluşan küçük ama imanlı!!! bir misyoner örgütlenmesi vardı.

1836 yılında bu şekilde başlayan örgütlenme çığ gibi büyümüş ve 1900'lü yıllarda 16 istasyon, 247 uç istasyon, 37 misyoner, 97 kadın yardımcı, 112 kilise 12.109 kilise üyesi ve 44.959 kayıtlı Protestan ile sayısı çok büyük bir örgütlenme örneği göstermiştir.

Bu örgütlenme zamanla daha kolay yönetim esasi açısından;

Batı Türkiye Merkezi: İstanbul, Mersin, İzmir, Bursa, Sivas-Merzifon, Kayseri misyoner istasyonları (İzmit düşünülse de sonradan bu düşünceden vazgeçilmiştir).

Merkezi Türkiye (Orta)  Misyonu:  Torosların güneyinden, Fırat Nehri Vadisi'ne kadar olan bölgeyi kapsıyordu. Özellikle Maraş ve Antep İllerine ağırlık veriliyordu. Bu özellikli illerin dışında; Halep, Antakya, Tarsus ve Urfa'yı da kapsıyordu. Merkezi (orta) Türkiye Misyonu'nda Antep ve Maraş'ta bulunan yetimhanelerde, 1900 yılında, 132 kız 400 erkek yetim çocuk barınıyordu.

Doğu Türkiye Misyonu: Harput, Erzurum, Van, Mardin, Bitlis .

Bu beş istasyona bağlı 97 uç istasyon bulunuyordu. Tüm bu kurumlarda 36'sı Amerikalı 266 yerli 302 görevlinin gözetimi altında faaliyetler yürütülüyordu. Yine misyonerler yönetimindeki yetimhanelerde 2.000 çocuk kalıyordu ki bunların 1.100'ü Harputta'dır.

Önceki yazımda 1859'da kurulan Harput Amerikan Kolejinde çok başarılı faaliyetlerin yürütüldüğü ve diplomat törenlerinin bile konsoloslukta yapıldığını yazmıştım.  1901 yılına gelindiğinde hazırlanan bir raporda bölgedeki Ermeni nüfusunun %30'unu ABD'ye göç etmek istediği yazılı. Bunda 1877-78 yani 93 Rus harbi olarak bilinen ve bölgede Ermeni Türk ilişkilerinin gerginleştiği bir dönem sonrasının etkisi olduğu düşünülebilir kanaatindeyim.

VE ROBERT KOLEJİ...

(Devam Edecek)

KAYNAKÇA: İdris YÜCEL, Kendi Belgeleri Işığında Amerikan Board'ın Osmanlı Ülkesindeki Teşkilatlanması kaynakça alınmıştır.

 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.