2020 yılında asgari ücret 2.324 lira (335 $) ortalama ücret ise 3.481 liraydı (502 $). 2024 yılında ise asgari ücret 17.002 lira (519 $) ortalama ücret ise 27.017 liradır (825 $).
Ücretler TL bazında %631 ve %676 oranında artış göstermiştir. Dolar bazında da asgari ücret %55,0 artarken ortalama ücret %64,4 artış göstermiştir. Dikkat ederseniz ücretler dolar bazında da ciddi artışlar yaşamıştır.
Peki bu ücret artışına rağmen neden hala fakirlik edebiyatı yapılıyor?
Aslında sorun çok basit: Mesela 2020 yılından 2024 yılına kişi başına gelirimiz 10.964 $’dan 15.463 $’a yükselmiştir. Burada %41,0’lik bir artış gözüküyor. Oysa aynı dönemde açlık sınırı dolar bazında %64,3 artışla 346 $’dan 568 $’a gelmiştir.
Gelir artışı dolar bazında fiyat artışının gerisinde kalıyor. Hatta asgari ücret bile açlık sınırı artışının gerisinde kalırken ortalama ücret aynı seviyede artıyor. Ortada dolar bazında bunca artışa rağmen reel bir gelir artışı yoktur.
2020 yılından 2024 yılına açlık sınırında TL bazında %676 oranında artış yaşanırken TÜİK bu dönemde fiyat artışını %403 olarak ilan ediyor.
İşte bütün kıyamet buradan koptu.
SGK verilerine göre 2024 yılında (yılsonu) 16.677.617 kişi emekli+dul+yetim maaşı alıyor. Bu durumda yılsonu verilerine göre ortalama bir emekli maaşı 13.330 lira ediyor. 2020 yılında ortalama emekli+dul+yetim maaşı 2.155 liraymış. Emeklilerde maaş artışı %518 ile enflasyonun üzerinde olmuş ama açlık sınırının oldukça gerisinde kalmış.
2020 yılında bir emekli maaşı asgari ücretin %92,7’sine karşılık gelirken 2024 yılında bu oran %78,4’e düşmüş. Veya bir başka açıdan söyleyelim: 2024 yılında 2020 yılı değerleri olsaydı ortalama emekli maaşı 13.330 lira değil 15.761 lira olacaktı. Ülkemizdeki ortalama ücreti dikkate aldığımızda ise emekli maaşı 16.726 lira olmalıydı.
Emekli maaşlarındaki kaybın ana nedeni ülkemizde TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun gerçekle farkından kaynaklanmaktadır. Enflasyonun gerçekliğinin sorgulanması emeklileri feci şekilde vurmuştur.
BÜTÇEDEN SGK’YA 44 MİLYAR $
Emekli maaşları reel olarak düşmesine karşılık bütçeden aktarılan kaynak 2024 yılında tam 44 milyar dolara ulaşmıştır (1 trilyon 443 milyar TL).
Bütçeden SGK’ya aktarılan kaynak GSYH’nın yüzde 3,23’üne karşılık geliyor. Son 15 yılda bütçeden aktarılan kaynak oranı ortalama yüzde 3,96 seviyesindeydi. (Krizlerde çalışan sayısı azalıp kaynak aktarımı artığında oran artıyor)
Buna göre bütçeden 1 trilyon 720 milyar lira SGK’ya kaynak aktarılmalıydı. EYT’ye rağmen bütçeden aktarılan kaynak 277 milyar lira eksik olmuştur. Bu tutar emekli+dul+yetim başına 1.385 lira demektir. Ya da emekli başına yüzde 10 ücret farkı GSYH’dan verilmemiş demektir.
Bu hesabı vergi gelirlerine oranla da yapabiliriz: Son 16 yılda vergi gelirlerinin yüzde 23,1’i Hazine’den SGK’ya aktarılıyormuş. 2024 yılında ise vergi gelirlerinin yüzde 19,7’si aktarılmış. Eğer bu oran korunsaydı SGK’ya aktarılması gereken Hazine desteği 244 milyar lira daha fazla olmalıydı.
Dikkat ederseniz burada GSYH oranı 277 milyar liralık eksik desteğe işaret ediyor ve Hazine desteğindeki 244 milyar liradan daha yüksektir. O nedenle biz bu 277 milyar lirayı baz alarak devam edelim.
Şimdi soralım: Emekli maaşlarındaki bütün kıyamet 277 milyar liralık eksik destekten mi kaynaklanıyor?
Sizlere başka bir hesap göstermek isterim: Türkiye’de denge seviyesi ortalama emekli maaşının asgari ücretin yüzde 18 üzerinde olduğunu gösteriyor. Bu durumda ortalama emekli maaşı 2024 yılı için 13.330 değil, GSYH oranından çıkan 15.761 lira da değil, tam olarak 20.062 liraya karşılık gelmektedir.
Hatta bir önceki yazımızda verdiğimiz rakamla devam edelim: 2025 yılında asgari ücret 28 bin lira olmalıydı. Buna karşılık ortalama emekli maaşının da yüzde 18 üzeri olarak 33 bin lira olması gerekiyordu. Ekonomik büyüme ve refahtan pay alınsaydı bu değerlerin oluşması gerekiyordu.
Ama gelin 2024 rakamları ile cevap arayalım: Eğer emeklilerde 13.330 lira yerine ortalama maaş 20.062 lira olsaydı SGK’nın maaş bütçesi 4 trilyon lira olacaktı. Bu durumda SGK’nın sağlık giderleri düşüldüğünde geriye kalan net geliri 1 trilyon 225 milyar lira olduğuna göre kalan 2,8 trilyonun Hazine’den karşılanması demektir. Bu rakam ise vergi gelirlerinin yüzde 38’inin SGK’ya aktarılması demektir.
YAPILMASI GEREKEN
Şu husus nedense hep gözden kaçırılıyor ve görmek istenmiyor: Hızla yaşlanıyoruz. Evlatlarımıza iyi bir gelecek bırakmalıyız.
Bugün sosyal güvenlik sistemimizde adalet diye bir şey yoktur.
İlk adım olarak: 4/A-4/B ve 4/C diye ayrımları kaldırmamız gerekiyor. Herkesin ödediği pirim TL olduğuna göre havuza bakılmalı ve ödenene pirimler dikkate alınmalıdır.
Ve emeklilik: Asıl püf nokta burası. Kaç yaşında emekli oluyorsun ve kaç yıl emekli maaşı alacaksın.
25 yıl yüksek prim ödeyip 43 yaşında emekli olanın yüksek maaş aldığı; ama 40 yıl aylık bazda düşük prim ödeyip 60 yaşında emekli olanın düşük maaş aldığı sistemden bir an önce çıkmalıyız.
Ödenen pirim + ne kadar süre emekli maaşı
Formül bu kadar basit. Bugünkü sistemde genç emekliler daha yüksek maaş alırken ileri yaşlılar adeta sadakaya maruz kalmaktadır. Oysa tam tersi olmalıdır. İnsan yaşlandıkça emekli maaşı artmalıdır. Ayrıca uzun süre çalışanında emekli maaşı yüksek olmalıdır.
Sistem çökmüştür ve yama programlarla haksızlık giderilemeyecek boyuttadır. Sistemi düzeltmek ve haksızlıkları önlemek gerekiyor. Ama havuzu küçültmeden.
Bu sayede çok çalışmayı ve yüksek emekli maaşı almayı garanti edebiliriz. Yoksa sürünen emekliliğe devam…
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/emeklinin-maasini-tuik-aldi-1603043