802-508-7352

Taha Akyol


Erdoğan’ın Avrupa’ya bakışı

Fakat, iktidarın 2022’de icat ettiği “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan ve bir de “yargıyı etkileme” suçundan Turan ve Aras hakkında bütün bağımsız hukukçuları hayretlere düşüren bir soruşturma açılmış ve haklarında “yurt dışına çıkış yasağı” konulmuştu.


Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri, ağır hukuk ihlalleridir. Sebebi de iktidarın, hukuku üstün bir değer olarak görmemesi, aksine, gücünü tahkim etmek için hukuku, yargıyı araçsallaştırmasıdır.

Bakan Mehmet Şimşek’in son Brüksel gezisinde bu mesele yine karşımıza çıktı.

Geçen cuma günü Brüksel’de çok önemli bir toplantı vardı. Türkiye ile AB arasında altı yıl aradan sonra Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı yapıldı. Rus tehdidinin artması, öbür tarafta Trump’ın delişmen politikaları Avrupa’da Türkiye’ye bir yöneliş yaratmıştı. İyi bir konjonktürdür bu. Cumhurbaşkanı da yıllardan beri “AB Türkiye’ye stratejik baksın” diyor zaten…

Brüksel toplantısı bu bakımlardan önemliydi.

ŞİMŞEK BRÜKSEL’DE

Toplantıya TÜSİAD yöneticileri Orhan Turan ve Ömer Aras da davetliydi, gayet tabii olarak...

Fakat, iktidarın 2022’de icat ettiği “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan ve bir de “yargıyı etkileme” suçundan Turan ve Aras hakkında bütün bağımsız hukukçuları hayretlere düşüren bir soruşturma açılmış ve haklarında “yurt dışına çıkış yasağı” konulmuştu.

Resmi davet yazısıyla Savcılığa başvurarak yasağın kaldırılmasını talep ettiler. Fakat reddedildi!

Şimşek, Türk yatırımcılarının en büyük kuruluşunun temsilcileri yanında olmadan Brüksel’e gitti.

Turan ve Aras’ın niye gelemediklerini Brüksel toplantısındaki herkes iyi biliyordu tabii.

Toplantı sonunda Şimşek, “Türkiye’nin ekonomik reform süreci, dezenflasyon hedefleri ve küresel gelişmelere karşı önlemler hakkında AB yetkililerine kapsamlı bilgi verdiklerini” söyleyerek şu değerlendirmeye yaptı:

“Ekonomide diyalog iyi başladı. Bu sürecin ulaştırma, enerji ve siyaset gibi diğer alanlara da olumlu yansımasını bekliyoruz.”

HUKUK VURGUSU

Avrupa Birliği de evet Türkiye ile iktisadi ilişkileri geliştirmek istiyor. Şimşek görevinin gereği olarak “ekonomide diyalog iyi başladı” diyor. Ya hukuk tarafı?.. TÜSİAD soruşturması, Özdağ ve İmamoğlu ile arkadaşlarının tutuklanması, protestocu gençlerin tutuklanması, medyaya baskı?.. Konuşuldu mu bilmiyoruz.

Ama resmi Ortak Bildiri’deki şu satırlar çok önemli bir tavrı ortaya koyuyor:

“Türkiye-AB ilişkilerine hukukun üstünlüğü, demokrasi, medya özgürlüğü ve insan haklarına saygı gibi değerler rehberlik etmelidir. Bu değerler, ekonomik güvenin sürdürülmesi ve iş yapma ortamının kolaylaştırılmasında da kilit rol oynar. Bu yönde samimi bir çaba gösterilmesi, temel öneme sahiptir.”

Dikkat etmişsinizdir, ben de altını çizeyim; “hukukun üstünlüğü, demokrasi, medya özgürlüğü ve insan haklarına saygı gibi değerler…”

Bu değerler, iktidarın otoriterleşme sürecinde hasara uğradı. Yeni de değil, kabaca 2017’den beri AB ve Konsey, hukukun hasara uğramasını eleştiriyor.

Başbakan Erdoğan, 2011 hükümet programında AB katılım sürecini “Cumhuriyetin kuruluşundan sonra en büyük modernleşme hamlesi” olarak nitelemişti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni anayasal teminata bağlayan da bu iktidardı. Sonra AB’ye nasıl yüklendiği hatırlardadır.

STRATEJİ YETMİYOR

Son yıllarda Erdoğan sürekli “Avrupa Birliği Türkiye’ye stratejik baksın” diye konuşuyor. Öyle, “hukukun üstünlüğü, demokrasi, medya özgürlüğü ve insan hakları” konularına karışmasın demektir bu.

Erdoğan, bu değerleri ‘vesayet’in otoritesine karşı mücadelesinde savunmuş, bu yönde reformlar yapmıştı. Fakat kabaca on yıldır Erdoğan’ın gittikçe güçlendirdiği otoritesi de bu değerlerle çelişiyor… Ve, artık Erdoğan AB’den Türkiye’ye bu değerler açısından değil, “stratejik gözle” bakmasını istiyor. Tam üyelik çok uzun vadelidir. Erdoğan, AB’den “stratejik bakışta üyelik müzakerelerimizin bir an önce canlandırılmasını” talep ediyor. (7 Mart 2025)

Çünkü hemen ekonomiye ivme kazandırır, oy getirir…

Fakat, Ortak Bildiri’deki, “hukukun üstünlüğü, demokrasi, medya özgürlüğü ve insan hakları” vurgusu gösteriyor ki, AB bunlardan vazgeçmeyecek. Vazgeçemez de, çünkü varlık sebebi bu, bütün ortak kurumların temelindeki ilkeler bunlar.

AP Türkiye Raportörü Nacho Amor’ un “AB üyeliği askeri güçten değil, demokrasiden geçiyor” sözü de bunun ifadesidir. (3 Nisan 2025)

Hukuku aşağıya çekmek iktisadi refahımızı da engelliyor, görüyorsunuz.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/erdoganin-avrupaya-bakisi-1603445