Ahmet Taşgetiren


Erdoğan’ın limitleri

Diyelim 2028’e kadar görev süresini tamamladı, diyelim bütün engeller aşıldı ve yeniden aday oldu, yeniden seçildi… Sonra? Meselâ 2033’te de aday olup Cumhurbaşkanı seçilmek istiyor – seçilmesi isteniyor olabilir mi? Sonra 2038’de? 6’ıncı 7’inci kere…


Türkiye’nin yaşadığı siyasi – ekonomik yüksek tansiyonun altında “Erdoğan’ın daha ne kadar Cumhurbaşkanlığında kalması isteniyor olabilir?” konusu olabilir mi acaba? Kendisi veya Ankara’daki başka çevreler tarafından?

Soruyu biraz açalım:

Diyelim 2028’e kadar görev süresini tamamladı, diyelim bütün engeller aşıldı ve yeniden aday oldu, yeniden seçildi… Sonra? Meselâ 2033’te de aday olup Cumhurbaşkanı seçilmek istiyor – seçilmesi isteniyor olabilir mi? Sonra 2038’de? 6’ıncı 7’inci kere…

Emr-i Hak vaki oluncaya kadar Cumhurbaşkanı olmak - kalmak, olması – kalması, istiyor, isteniyor mu?

Dünyada ömrü uzatmak üzere birtakım çalışmalar var. Hatta kimi hayaller ölmemenin başarılabileceğini de iddia ediyor. Ancak öyle bir durumda çok çok çok yaşlanmış, diyelim geçmiş yüzyıldan kalan birisi ile genç nesil arasındaki iletişim ve iletişimsizliğin büyük sorun olacağı üzerinde duruluyor. “Düşünün bir, deniyor, bir yanda 150 yaşında birisi, diğer yanda 18 yaşında…. Neleri konuşacaklar birlikte?”

Şimdilik öyle bir durum yok ama İskandinav ülkelerinde çok yaşlı insanlarla gençler arasındaki büyük yaş farkının özellikle yaşlılar için sorun teşkil ettiği bilgileri var.

Neyse onları yaşayanlar ilerde düşünürler… Erdoğan inançlı insan, insan ömrünün sınırlı olduğunu her an aklında tutuyor olduğu bilinir.

O zaman “Limitler” dediğimizde herkesin içinde olan “Limit” onda da vardır.

Ömür sonuna kadar Cumhurbaşkanlığında kalmak söz konusu olsa bile ömrün de bir limiti olduğu bellidir.

O zaman siyasi rekabet hiç kimse için ilelebet sürdürülemez. Onun için “Muhtar bile olamaz” diyenler de bir “limit” belirlemişlerdi, onların tahmini gerçekleşmedi.

Şimdi “İmamoğlu operasyonu”nu doğrudan Erdoğan’ın gelecek planlaması ile ilgili olarak görenler çoğunlukta. “İmamoğlu üç kere yendi Erdoğan’ı, üstelik İstanbul’da, Erdoğan’ın aşkla sevdiği dünya kentinde, şimdi Cumhurbaşkanlığında yarışmak için yola çıktı, gelişi de korkutuyor” değerlendirmeleri yapılıyor. Görünen denklemin bu olduğu da açık, İmamoğlu Silivri’ye yollandı, Cumhurbaşkanlığı için şart olan diploması iptal edildi, üzerine yüz kızartıcı suçlar yüklendi vs… bunlarla ve arkasından geleceklerle “İmamoğlu işi bitti” ise, Erdoğan’ın yolu “ilelebet – sonsuza kadar” açılmış mıdır?

Erdoğan, 100 yaşında ülkeyi yöneten bir sima olarak tasavvur edilebilir mi?

Türkiye toplumu, kendi içinden başka bir aday çıkarmayacak mı? Çıkarmamalı mı?

Ne ile uğraşıyorum görüyorsunuz, bir işin imkânsızlığını anlatmak için…

85 milyonluk bir ülkeden söz ediyoruz. Bu nüfusun içinden on binlerce, belki milyonlarca İmamoğlu çıkması son derece tabii değil mi? Diyelim siz Cumhurbaşkanısınız, bu ülkeyi yönetiyorsunuz, bu ülkenin “beka”sını en önemli mesele olarak görüyorsunuz, bunun insan kalitesi ile birebir alakalı olduğunu düşünmez misiniz, bunun için “insana yatırım” gibi bir hedefiniz olması gerekmez mi, “dünyanın Sultan Süleyman’a kalmadığı” bilindiğine göre ülkenizi sizden sonra da taşıyacak omuzlar – yürekler bulunmasını planlamaz mısınız, diyelim İmamoğlu’nun üstünü çizdiniz, arkanızdan başka “Tayyip Erdoğanlar” gelmesini planlamaz mısınız?

İstanbul seçimine bizzat, kendi adaylığınızla girmiş olsaydınız, ki hem 2019’da üst üste iki defa, hem 2024’te meydan meydan dolaşmak suretiyle kendinizi koydunuz, kaybetseydiniz ne olacaktı?

Adı İmamoğlu… “Adam” çıktı ve kazandı. Adamın yaşı 53. “Yasaklılar” “Yasaksız” hale geldi bu memlekette, “Özgürlükler adamı” Özal o sırada “yasaklı”lığa oynadı, dramatik biçimde kaybetti o oylamayı. İbretler dünyasıdır Türkiye siyaseti… İmamoğlu ilelebet Silivri’de mi kalacak?

Meselâ 2028 için yeni bir “Tayyip Erdoğan” hazırlandı mı? Partisi içinde “ikinci” bir kişi var mı? Ne olacak, Erdoğan kopyalaması mı yapılacak yarınlar için?

Yaşanan süreç nasıl okunuyor Erdoğan dünyasından bilmiyorum, ama Türkiye, iktidarın fonladığı medyadan göründüğü gibi değil. RTÜK Başkanı esip gürlese de başka bir iklim var bu ülkenin coğrafyasında…

Bahçeli “Nasıl tekeden süt çıkmazsa Erdoğan’dan da Cumhurbaşkanı olmaz” demişti şimdi “Erdoğan’sız olmaz” diyor. Birinci cümleden ikinci cümleye geliş ne kadar ibretlidir Türkiye siyaseti adına…

Yarın birilerinin, meselâ Bahçeli’nin bugün üstü çizilen “Adam”ı kurtarıcı ilân etmesi neden mümkün olmasın ki?

Bahçeli’yi “Teke – Süt” denklemine götüren neydi, bugün “Erdoğan’sız olmaz” noktasına getiren nedir? Bahçeli yarın öbür gün metamorfoz geçirip “İmamoğlu’suz olmaz” derse ne yapacağız?

Ne ile uğraşıyorum” dedim ya…

Bence ülke için iyi şeyler olmadı şu yaşanan süreçte… Hatta olan bitene “Erdoğan yönetimi” hakimse onun için de, hatta bizatihi Erdoğan için de iyi şeyler olmadı.

İmamoğlu cezaevine gönderildi Erdoğan Beştepe’de…

Şu an bir sandık konsa halkın önüne, o sandıktan ne çıkar?

Emin olun herkes biliyor bu sorunun cevabını. “Emir”le, “Talimat”la belirlenmiyor halkın oyu, hukuku siyasi operasyon aracı haline getirmekle de belirlenmez emin olun! “Adam” cezaevindeyken 15 milyon oy aldı, daha ne denir ki!

https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/erdoganin-limitleri-1603498