Ahmet DURKAYA

Filistin'de yaşananlar üzerine

Bu canavarlar durdurulmazsa Gayretullah’a dokunabilir zulüm. O zaman İsrail yeryüzünde kalır mı?


Ahmet DURKAYA


Filistin'de yaşananlar üzerine

Bu canavarlar durdurulmazsa Gayretullah’a dokunabilir zulüm. O zaman İsrail yeryüzünde kalır mı?


Mescid-i Aksâ, Müslümanların ilk kıblesidir. Mü’minlerin gözünde ve gönlünde Kabe gibi mukaddestir. Oraya ilişmek sadece bütün Müslümanların yüreğini yaralamaz, Gayretullah’a da dokunur.
Yıllardır Filistinlileri soykırıma tabi tutan İsrail devleti denilen örgüt, haftalardır acımasızca Gazze’yi bombalamaya devam ediyor.. 
Dünyanın gözü önünde Gazzelilerin evlerini, camilerini, hastanelerini hedef alıyor ve çocukları, kadınları, yaşlıları hiçbir kural tanımadan katlediyor. 
Bu satırlar kaleme alındığında İsrail'in Gazze'de  şehit ettiği müslüman sayısı 15 bine yaklaştı. 
Bunlardan  6 binden fazlası çocuk. 
4 binden fazlası kadın. 
Yaralıların sayısı 40 bine geldi. 
Üstelik bütün bunlar uygar dünyanın gözü önünde yaşanıyor. 2015'te Paris'te meydana gelen ve 20 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısının ardından dünya liderleri (!) kol kola girerek Paris'te yürümüşlerdi. Hani nerde şimdi bu kelli felli liderler? Nerede demokrasi? Nerede insan hakları? Maalesef ki Batının gerçek yüzü bu. Unutmayın unutturmayın! Ölen Müslüman ise Batılılar ses çıkarmazlar. Kınayamazlar bile. 
Bir yanda ülkemizin yanıbaşında Filistinli kardeşlerimize uygulanan soykırım karşısında kardeşlik duygumuzun gereğini hakkıyla yerine getiremeyişimizin verdiği burukluğu yaşarken öte yanda içimizdeki işbirlikçilerin dezenformasyonuna şahit olmak da oldukça üzüntü verici. Soykırımı İsrail'in kendini savunma hakkı şeklinde masum bir kisveyle sunmaya çalışan ancak insanlıktan nasibini almamış bu yerli güruha karşı gerçekleri açık bir şekilde ortaya koymak herkesin boynunun borcudur. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde Filistinde doğmuş büyümüş, İsrail zulmünü iliklerine kadar yaşamış bir doktora öğrencisinin anlattıklarına kulak vermek gerek. Beş yıl önce doktora eğitimi için İstanbul'a gelmiş Fatma kızımız.
Önce 7 Ekim tarihini netleştirelim diyor. Savaş asla 7 Ekimde başlamadı. Ben kendimi bildim bileli orada hep savaş var. Babamların zamanında da aynıymış. Büyüklerimden dinlediğim kadarıyla Osmanlı Devleti'nin yıkıldığı tarihten bugüne kadar da  ne yazık ki gün yüzü görmemiş. 
İsrail bölgede etkili olmaya başladığı tarihten beri, sistematik bir şekilde insanlarımızı öz vatanlarından kopardı. Yalnız toprak işgal etmekle kalmayıp akla hayale gelmeyen, medyaya yansımayan insanlık dışı soykırımlara maruz bıraktı. Aylardır yaptığı da zaten planlı bir soykırımdan başka bir şey değildir.
Neredeyse hiç rahat olamadık. Mesela müslüman ülkelerde Ramazan ayına girerken bir hazırlık, bir sevinç vardır ama bizde durum hiçbir zaman böyle olmaz. İftar-Sahur sevinci yaşayamayız. Bayrama çıkıp çıkamayacağımızdan emin değiliz çünkü.
Medya'da elektrik, su, doğalgaz kesintileri yeni olmuşmuş gibi yazılıyor, çiziliyor, anlatılıyor halbuki bu durum eskiden beri böyledir. Hak aramak gibi bir lüksümüz de olamıyor. Eğer hak arayan, yapılanlara itiraz eden olursa hapse atılır, malına mülküne de el konulur.
Bir keresinde abim yurtdışından gelirken valizini aramışlar daha doğrusu alıkoymuşlar, boş valizi kendisine verip yollamışlar. İtiraz etse, valizimin içindekileri bana ait geri verin dese biliyor ki ailesine kavuşamayacak hapse atılacak.
-Hem hırsızlar, hem yalancılar hem de işgalciler.
Soruyoruz Gazzeli Fatma kızımıza hiç rahat bir dönem geçirmediniz mi? İç çekiyor, uzunca düşündükten sonra, rahmet olsun Mursi'ye onun zamanında biraz daha rahattık.
İsrail zulmünü anlatmaya devam ediyor. Amcam kendi halinde, karıncaya bile zarar vermeyen bir insanken 'senin Hamasla bağlantın var' deyip sorgusuz sualsiz öldürdüler. Evlilik hayali kuran amca kızlarımı gözümün önünde katlettiler. Yani Gazze'de yaşıyorsanız hayellerinize bile karışıyorlar.
Bu savaşın diğerlerinden daha büyük oluşunun sebebi sizce nedir diye soruyoruz! Hepimizin bildiği gaz olayını anlatıyor.
Geri dönmeyi düşünüp düşünmediğini sorduğumuzda gözleri büyüyor tabiki döneceğim ama çalışacak üniversite bile yok üç büyük üniversiteyi de bombaladılar yanıtını veriyor. 
Fatma kızımızın yaşadıklarıyla ilgili anlattıklarının bir kısmı böyle. Yani işgalci İsrail'in kural tanımaz zulmü aslında kesintisiz devam ediyor.
Minik bedenleri fosforlu bombalarla yok eden katilleri, bakalım insanlık daha ne kadar seyredecek? İnsani, vicdani beden taşıyanlar ne zaman harekete geçecek? 
Kötüyle mücadele etmeyen pasifleşmiş iyinin iyiliğini ne zaman göreceğiz? Bu canavarlar durdurulmazsa Gayretullah’a dokunabilir zulüm. O zaman İsrail yeryüzünde kalır mı?