Ülkede gazetecilik ve yazarlık eski günlerini aratacak durumda ama değerini başka alanlarda fazlasıyla ispatlamış insanlar arayı kapatabiliyor…
Örneklerim iş dünyasından: Murat Ülker ile Bülent Eczacıbaşı…
Forbes dergisinde her yıl yayımlanan Türkiye’nin en zenginleri listesinde sürekli yer alan bu iki isim, görüşlerini daha geniş çevrelerle paylaşmak için çaba gösteriyor.
İkisinin de okunmaya değer kitapları var; üstelik Murat Ülker internet ortamında gazetecilik alanına giren işler de yapıyor. Fenerbahçe başkanı Ali Koç ve iş insanı Hanzade Doğan ile yaptığı kapsamlı mülakatlar her gazetecinin gıpta edeceği çoklukta kişi tarafından okundu, paylaşıldı.
Aydın Doğan’ın kızı olmaktan öte özellikleri olan Hanzade Hanım e-ticaret firması Hepsiburada’nın patronuydu; Murat Bey’in onunla görüşmesinden, şirketini Kazakistan’ın Kaspi.kz şirketine sattığını öğrenmiş oldum.
Doğan Holding’in yönetimini kız kardeşinden devraldığını da…
Yapılanın iş tanımı, gazetecilik…
Geçtiğimiz hafta bütün ülkeyi ayağa kaldıran Bolu/Kartalkaya’daki feci yangın olayı sırasında, ekranlar, konuyu sorumluluk açısından sorgulayan programlarla doluydu. Gazeteler manşetlerinden, yazarlar da köşelerinden aynı sorgulamayı sürdürdüler…
Çıktığım bir TV programında ben “Ya medya, bizim hiç mi sorumluluğumuz yok?” sorusunu yöneltince diğer katılımcılar şaşırdı.
O kadar insanımızın canına mal olan yangından sonra Kartalkaya’daki turistik tesisin en temel tedbirlerden bile mahrum faaliyet gösterdiğini haberleştirenler, ekranlarına taşıyanlar, neden bu eksikleri yangından çok daha önce keşfedemediler?
Neden her faciadan sonra gündeme gelen eleştiri konuları gazeteciler tarafından önceden ortaya dökülmez? Gazetecilik yalnızca olanı olduktan sonra anlatmak değil, yanlışlığı zamanında deşifre etmek mesleğidir de…
Vaktiyle her kanalda derinlemesine inceleme programları vardı; artık yok.
Bol miktarda tartışma programları var.
Gazeteci olmayan gazeteciler
Çağrıldığım bir programda, ismimin altında tek bir sıfat -‘gazeteci’- kullanıldığını fark edince, ikinci kez davet edildiğimde ‘Karar gazetesi yazarı’ ifadesinin konulmasını şart koştum.
Ekranlara her çıkanın ismi altında sadece ‘gazeteci’ sıfatı yer alıyor.
Hangi gazetede, ne iş yapıyor bu kişi?
Merakım bir türlü giderilemiyor.
Oysa çok değil on yıl önce gazeteci milleti birbirini tanırdı. Çeşitli vesilelerle bir araya gelir, mesleki faaliyetler farklı görüştekileri de yan yana getirirdi.
Tartışmalarda ‘gazeteci’ olarak tanımlananların çoğunu tanımıyorum.
Yüz yüze gelmişlik şart değil, ancak gününün büyük bölümünü -internet ortamında olanlar dahil- haber ve yazı okuyarak geçiren biri olarak, sadece ekranlarda görünenleri hiç değilse ismen bilmem gerekmez mi?
Sanıyorum, zaten bu yüzden, çalışılan kurumun ismi tanıtımlarda kullanılmıyor. Gazetecilik yapmayan gazeteciler oldukları için…
Basın kartları vardır herhalde.
Tahminim boşuna değil. ‘Basın kartı’nın Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir kurum tarafından bazı şartları yerine getiren gazetecilere verilmesi gerekiyor. Meslekte 20 yılını dolduranlar da ‘Sürekli Basın Kartı’ sahibi oluyorlar.
Alıştığımız uygulama bu iken, konu Cumhurbaşkanlığı’na geçtikten sonra durum değişti. Hayli keyfileşti. Meslekte 50 yılı geride bırakmış, yıllardır ‘sürekli kart’ taşıyanlar arasında kartları yenilenmeyenler var.
Nedeni de sorulamıyor.
Yine de…
Bir Twitter mesajıyla bile insanların başına dert açılabilen bir ülkeyiz; buna rağmen mesleğini büyük bir aşkla sürdürenler çok.
Her eğilimden ve her dünya görüşünden değerli gazeteciler…
Başarının sırrını başarılı insanlar açıklıyor
Ülkemizin önemli sanayicilerinden Bülent Eczacıbaşı yedi yılda beş kitap yayımladı. Sonuncusu doğrudan iş insanlarına dönük görüşlerini ihtiva ediyor.
Başka alanlardan insanların da yararlanabileceği, üzerinde düşünülmesi gereken görüşleri var Eczacıbaşı’nın…
Kitabın en başındaki yazılardan biri ‘fokuslanmak’ (dikkati belli bir noktada toplamak, odaklanmak) üzerine.
Dünyanın en zenginleri sayılan Bill Gates ile Warren Buffet’i bir yemek masasında buluşturan Gates’in annesi ikiliye şu soruyu yöneltmiş: “Tek kelimeyle başarının sırrı nedir?”
İkisi de “Focus” cevabını vermişler…
“Enerjiyi bir noktaya odaklamakla elde edilebilecek gücün sınırı neredeyse yok” diyor Bülent Eczacıbaşı yeni çıkan ‘Biraz Daha Düşününce’ adını taşıyan kitabında (YKY)…
Murat Ülker en son mülakatını Bülent Eczacıbaşı ile yaptı.
https://www.karar.com/yazarlar/fehmi-koru/gazetecilik-ve-yazarligi-patronlara-kaptiriyoruz-1602648