Yavuz Gezer

Gel Bakalım Devletin Babası-II

Gözümün önünde vakarı, terbiyesi, aklı ve metanetiyle herkesin dikkat ve alakasını celp etmiş olan Türk gencinin, birdenbire, yarım saat içinde imha edilmesi bana idam cezasına karşı beyanı güç olan bir nefret hissi verdi.


Yavuz Gezer


Gel Bakalım Devletin Babası-II

Gözümün önünde vakarı, terbiyesi, aklı ve metanetiyle herkesin dikkat ve alakasını celp etmiş olan Türk gencinin, birdenbire, yarım saat içinde imha edilmesi bana idam cezasına karşı beyanı güç olan bir nefret hissi verdi.


Bir başka iddia ise toplu kıyımdır;

Leon Remzi adında bir iddiacı; ilk duruşmada 300, ikinci duruşmada 2.700, üçüncü duruşmada ise 6.000 kişinin öldürüldüğünü söyler ve ona göre bunları yapan bir arabayla bölgeye gelen, Kaymakam Kemal Bey'dir. Fakat bölgedeki Ermeni nüfusu dahi bu sayıların altındadır.

Kemal Bey bu iddiaya şu cevabı verir; "Sivas ve Yozgat arasındaki köylere saldıran Ermeni çeteler vardı. Çetelerin toplamda 800 civarı silahlı üyesi bulunmaktaydı. Bu çetelerle mücadele ettim. Ölenler sivil değil, çete mensubudur. Çatışmalar sırasında Kayseri'den asker talep edilmiş ve bu askerlerle sonuç elde edilmiştir. Konu hakkında bölgedeki komutanların görüşleri dinlenilebilir."

Fakat bu gelişmelere rağmen 8 Nisan 1920 tarihinde, Kaymakam Kemal Bey'in idamına karar verilir.

Kemal Bey'in mahkemesi, Ermeni meselesinin ilk mahkemesi olduğu için sembol bir mahkemedir.

Yeni hükümet daha ilk mahkemeden beraat veremez. Çünkü beraat vermesi İngilizleri bir hayli sinirlendirir.

Mahkeme idam kararı vermiş olsa da bu idam kararının uygulanması padişah Vahdettin’e bağlıdır. Padişah Vahdettin milliyetçilerin ayaklanacağı gerekçesiyle kararı hemen onaylamak istemez. Kararı Şeyhülislam'a gönderir, bu yöntemle hem Kemal Bey idam edilecek hem padişah sorumluluk sahibi olmayacaktır.

Yıllar sonra "Türklüğümden istifa ediyorum" diyen Kuvayı Milliye ve Mustafa Kemal için "azgın yaratıklar" söyleminde bulunan Mustafa Sabri idam lehine beyanat verir. Şeyhülislam onay vermişken, padişah sorumluluktan kaçmıştır.

Neticede 10 Nisan günü Bekirağa bölüğünden alınan Kemal Bey'i Beyazıt meydanına getirdiler. Kendisine son sözleri sorulduğunda şunları söyler; "Sevgili vatandaşlarım. Ben bir Türk memuruyum.  Aldığım emri yerine getirdim, vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum. Son sözüm bugün de budur yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer ADALET buna diyorlarsa KAHROLSUN ADALET. Benim sevgili kardeşlerim, Asil Türk milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbet onlara bakacaktır.

ALLAH VATAN VE MİLLETİMİZE ZEVAL VERMESİN. AMİN! Borcum var, servetim yok. 3 çocuğumu millet uğruna yetim bırakıyorum. YAŞASIN MİLLET! "

Kemal Bey vasiyetin bir bölümüne ise şu cümleleri yazmıştır. "Fertler ölür millet yaşar ve mezar taşım hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şu yazılmalıdır. Millet ve memleket uğrunda şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal'in ruhuna Fatiha."

O anları bir de dönemin tanıklarından Ahmet AĞAOĞLU'dan dinleyelim. "Bugün saat 7.30'a doğru bizi derinden sarsan bir hadise oldu. Birdenbire zavallı Kemal Bey'i muhafızlığa aldılar ve orada idam hükmünün padişah tarafından tasdik olunduğunu kendisine tebliğ ettiler. İdam için Beyazıt meydanına götürüldü. İdam hemen bizim gözümüzün önünde oldu. Pencerelerden bakıyorduk, darağacının uçlarını görüyorduk. Herkes ağlıyor; hapishane memurları, zabitler ve biz ağlıyoruz.

Neferler küfürler savuruyor, padişaha, hükümete, lanet ediyor ben de derinden sarsıldım. Gözümün önünde vakarı, terbiyesi, aklı ve metanetiyle herkesin dikkat ve alakasını celp etmiş olan Türk gencinin, birdenbire, yarım saat içinde imha edilmesi bana idam cezasına karşı beyanı güç olan bir nefret hissi verdi. Birçok memleketlerden bu cezanın kalkmış olmasının sebebini bu dakikada anladım. Müslümanlar böyle bir hüküm verileceğine İntizar etmediklerinden ceza mahaline gelmemişlerdi. Ermeniler anlaşılıyor ki dünden haber almışlar ve meydanda cem-i gafir halde toplanmışlardı.

Kemal Bey ip üzerindeyken alkışladılar, seyrek Müslüman seyircilerinden birisi "Kemal Bey, metanet." diye bağırdı.

Kemal Bey, hakikaten büyük bir metanet göstermiş, Müslümanlara hitaben "YAZIKLAR OLSUN" diye bağırmış ve masum olduğunu yeminle teyit etmiştir.

Ailesi için hiçbir şey bırakamayan bu gencin çocukları için mapusta bir liste açıldı ve 1300 lira toplandı.

Kemal Bey'in cenazesini oğlunu hiçbir gün yalnız bırakmayan baba Arif Bey alır. Her türlü baskılara rağmen İstanbul halkı ayaklanmış, Baba Arif Bey'in ardına düşmüştür. "TÜRKLERİN BÜYÜK ŞEHİDİ" yazılı bir çelenk hazırlanmıştır.

Yine tıbbiyeli bir genç; "Kemal sen ölmedin!  Sen şu anda toprağa verdiğimiz bir çiçeksin. Orada büyüyecek dalların o kadar dikenli olacak ki seni bu akıbete layık görenlerin hepsini PARAMPARÇA edecektir. İntikamın kesinlikle alınacaktır!" demiştir.

Şehit Kemal Bey eller üzerinde toprağa verileceği yere götürülürken, bir grup asker de gözyaşları içinde hükümet tarafından asılan bu askere, suç olmasına rağmen SELAM durmuştur. Kemal Bey’in şehadeti sonrasında milli şuur daha da yükselmiş, halk Yüce katılımlı protestolar düzenlenmiştir Öyle ki bu durum Damat Ferit ve İngiliz işgal komutanlığını da tedbir almaya zorlamıştır.

Velhasıl bir süre sonra Milli Mücadele başlamış ve Mustafa Kemal Paşa önderliğinde İstiklal Savaşı kazanılmıştır.

Mustafa Kemal Paşa Zafer'den sonra Kaymakam Kemal Bey'i unutmamıştır.

Büyük Millet Meclisi 14 Ekim 1922 tarihinde çıkarılan bir kanunla Kemal Bey'i Milli Şehit ilan eder, eş ve çocuklarına Vatan hizmetinden ömür boyu Şeref aylığı bağlanır, ek olarak Büyük Millet Meclisi, Ermeniler tarafından şehit edilen kişilerin ailelerine emlak ve arazi verilmesi hakkında kanun çıkarır.

Kemal Paşa bir gün Konya'da Şehit Kemal Bey'in babasıyla buluşmuş ve ona ilk söz olarak "GEL BAKALIM DEVLETİN BABASI" demiştir. Kemal Paşa Arif Bey'in halini hatırını sorduktan sonra, İstanbul'da Ermenilerden kalan bir ev beğenmesini söyler torunlarını da evlat edinmek ister. Arif Bey bu teklif sonrası "onlar bana oğlumun emanetidir" deyince, Kemal Paşa çocukların giderlerini karşılamak için para verir (200 TL değil).

Eğitim hayatları boyunca kendilerine yardım edilir, ilgili öğretmenler sürekli olarak uyarılır. Öyle ki Kemal Bey'in kızının anlattığına göre; öğretmeni bir gün sınıfta şöyle demiştir. "Millete emanet edilen bu yavrular bizlerle beraberdir. Babaları Milli Şehit Kemal Bey'dir, hepinizin onlara hakiki kardeş gibi davranmanız lazımdır."

Sadece düşün ve şükret;

Başarılı olamasaydı Millî Mücadele,

Kaç Kemal asılırdı

HAKSIZ YERE...