Ne zaman burada futboldan söz etmeye kalksam hep aynı tepkiyle karşılaşıyorum.
İlk bakışta haklı görünen bir tepkiyle…
Okuyucu, ülkede ele alınmayı bekleyen onca temel sorun varken bir meşin topun ardından koşturan 22 kişinin sonucu belirlediği bir oyunu konu edinmemi yadırgıyor…
Hatta bir keresinde, yazıma “Bu bir futbol yazısı değildir” başlığını koyduğumu hatırlıyorum.
Önceden uyarayım: Okuma zahmetine katlanacağınız bu yazı doğrudan futbolla ilgili…
Futbol, hiç kuşkusuz sporun profesyonelleşmiş biçimidir. Süperligdeki takımların milyarlık bütçeleri bulunduğunu, başına gelebilmek veya yönetiminde yer alabilmek için derin ceplere sahip olmak gerektiğini, oynayanların da tahayyül edilmeyecek miktarda transfer ücretleri yanında hatırı sayılır maaşlar aldığını bilmemiz gerekiyor.
Bir vesileyle şu yakınlarda öğrendim: Büyük takımlarımızın biri, bu yılın önemli transferi kalecisine, her ay 1.1 milyon Euro maaş ödemekteymiş…
İngiliz liginde birinci sınıf oyuncular arasında haftada 400 bin Sterlin alanlar olduğu biliniyor.
Yazının girişinde hemen akçalı işlerden söz açtığımı fark edenler konuyu da tahmin etmişlerdir.
Hakemlerin bahis tutkusu; evet, konu bu…
Daha önceleri, futbol camiasının mafya türü örgütlenmelerin tacizlerine maruz kaldıklarını, yöneticilerin, hakemlerin, kabadayıların istedikleri sonucu elde etmelerini sağlayacak biçimde davrandıklarını, bazı futbolcuların bahisçi olduklarını işitsek de anlatılanlara fazla takılmıyorduk.
Bu defa durum değişik.
Futbol Federasyonu başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu futbolseverler arasında hayli zamandır konuşulan ve genellikle sistemden yararlanan takımların yöneticileri ve taraftarları ağzında ‘komplo teorisi’ muamelesine tabi tutulan bir iddiaya açıklık getirdi.
Evet, hakemler arasında futbol bahisleri oynama alışkanlığı pek yaygınmış…
Toplam 571 hakem, yardımcı hakem, klasman yardımcı hakemimiz varmış… Onlardan 371’inin bahis sitelerinde hesabı bulunuyormuş… Hakemlerden bazısı binlerce oyuna bahisçi yazılmış…
[Hakemlerin paraca bir sorunu olması gerekmiyor; süperlig hakemleri çıktıkları her maçın karşılığı olarak birkaç asgari ücrete denk bir meblağ alıyorlar.]
Söz konusu olanın yasal bahis siteleri olduğunu, ülkemizi hedef alan ve çoğu yurtdışını mekan tutmuş yasal olmayan bahis sitelerinin varlığını da hatırlatayım.
Yasalda durum buysa, çok daha yüksek ikramiye dağıttıklarını varsaymamız gereken yasadışı bahis sitelerine hakem ilgisini tahmin edebiliriz.
“Ne olacak yani?” demeyin, olan aslında ülkemizin içinde bulunduğu durumu, pek çok alanda yaşanılan çarpıklıkları da açıklamaya yarıyor…
Bazılarının ‘hakem’ sözcüğünü ‘hakim’ olarak telaffuz ettiği zaman zaman kulaklara çarpar. İki sözcük aynı kökten gelmektedir ve aslında uğraş alanları farklı olsa da, iki meslek mensubu benzer bir konumdadır.
Hakim, önüne dava olarak gelmiş bir konuda adil bir karara varması beklenen kişidir; hakem de sahada ve TV ekranları önünde milyonlarca izleyicisi bulunan bir oyunun profesyonel oyuncularının karşı karşıya geldiği maçlarda, oyunun bilinen kurallarına uygun oynanmasını sağlayan, kural çiğnendiğinde belirlenmiş cezaları vermesi beklenen kişidir.
Üzerinde düşünülsün diye kayda geçiriyorum: Hakimler adaletli davranmazsa, onların bir kararı ile suçsuz insanların hayatları kararır, öyle değil mi? Hakemler de kuralları görmezden geldiklerinde veya kurallara aykırı kararlar verdiklerinde durum farklı olmaz. Her iki durumda da kazanması gerekirken kaybedenler, haksız yere ödüllendirilenler ortaya çıkar.
Milyarlarca liranın döndüğü bahis alanında hakem bahisçi haline gelmişse, yönettiği maçta adil davranabilir mi?
Davranamayacağını bilmek zor değil.
Nitekim, ülkemizde oynanan pek çok maçta, özellikle son yıllarda, sonucu değiştirecek çapta hatalı hakem kararları ile karşılaşılıyor. Bir alt ligden yukarıya çıkmak, bulunduğu ligde kalmak, ilk iki sırada yer almak veya şampiyon olmak, takımların sahadaki başarılarıyla değil de, hakemlerin bahisleri ile belirleniyorsa…
Sınavlara hile karıştırılmasından, hak ve adaletin farklı mülahazalarla çarpıtılmasından ne farkı var bunun?
Bir takımın fena halde taraftarı olan bir küçük yakınım ile birlikte maç izlerken fark ettim; ne zaman takımı aleyhine bir karar verse hakemi karşı takımı tutmakla suçluyordu…
Ona tuttuğu takım kötü oynuyorsa buna mazeretler aramak yerine adil olması gerektiğini anlatmaya çalışırken, o maçın sonunda benim tuttuğum takım yenilince suçu hakemin taraf tutmasına bağladığımı fark ettim.
O an aklıma “Lig devam etmeli mi, ya geçmiş sezonlar?” sorusu üşüştü.
Sanıyorum Futbol federasyonu başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun açıklamalarının da bunda payı var.
Umarım, hakimler hakemlere adil davranırlar…
https://www.karar.com/yazarlar/fehmi-koru/hakem-ile-hakim-adaletli-davranmazsa-1605699

