4708 sayılı YAPI DENETİMİ HAKKINDA KANUN’dan bahsediyorum.
İstanbul’da şantiyelerin zamanında ve doğru denetlenmesi için bir düzenleme yapıldı. İstanbul gibi bir şehirde denetim firmaları ile şantiyenin uzak mesafelerde olması ciddi bir sorun yaratıyordu.
Örneğin; Silivri’deki bir şantiye için Tuzla merkezli bir firma atanabiliyordu. Bu gibi durumlarda kimi zaman firmaların aldığı yapı denetim ücreti yol parasına dahi yetmiyordu ve denetime gitmek istemiyorlardı ya da trafikteki zaman kaybı nedeniyle doğru denetim yapılamıyordu.
Bu sebeple İstanbul 4 bölgeye ayrılmıştı.
Fakat bunun tercihe bırakılması “Merkezinin bulunduğu bölge dışında görev almak istemeyen ve Bakanlığa başvuran yapı denetim kuruluşlarına diğer bölgelerden görevlendirme yapılmayacak” şeklinde muallakta kalması, yani kesin bir hükümle değil de yalnızca “Merkezinin bulunduğu bölge dışında görev almak istemeyen” lerin bu dört bölgede iş alacak olmaları, halen “Silivri’deki bir şantiye için Tuzla merkezli bir firma atanabiliyor” olmasını sağlıyor.
Bu şekilde yine “etkin yapı denetim sistemi” mümkün olmuyor ve yine yapılacak inşaatların denetimi aksıyor ve yine inşaatların mühendislik hizmeti alabilmesi sağlanamıyor.
Yukarıda bahsi geçen gerekçelerle İstanbul’u dört bölgeye ayırmak eğer bir zorunluluk, bir mecburiyet haline geldiyse, bu tercihe bırakılamaz.
Mevcut 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’nun bu ve bunun gibi daha bir çok eksileri var.
Örneğin;
-Bir çok yapı denetim firmalarının sahipleri veya gizli ortakları teknik insanlar olmamaları gibi…
-Yapı denetim ücretlerinin düşük olduğu, denetimi yapacakların yakıt parasını dahi karşılayamadıkları gerekçesi ile ya işi almama yönünde bahaneler uydurarak inşaa faaliyetinin gecikmesine sebebiyet vermeleri ya da işi yapacak olan müteahhit firmalardan, ya da mal sahibinden resmi ücretin dışında gayrı resmi ek para talep etmeleri gibi…
Bunun için mevcut Kanunun tartışılacağı ve tüm ilgili paydaşlarının bir araya getirileceği bir çalıştayın acilen yapılarak eksikliklerin tespit edilmesi hem bir deprem ülkesinde yaşayan insanımızın can güvenliği, hemde ülkemizde ekonomiye ciddi katkı sağlayan inşaat sektörünün selâhiyeti açısından elzemdir.
