G-XKX1J2WR62

Işıner Güngör

Hayattan Notlar: Sonbahar Resitali

Başrolünde Sergei Bodrov’un büyük beğeni topladığı filmde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra piyasa ekonomisine geçen Rusya’nın yeni sisteme adaptasyonundaki sosyal ilişkiler vurgulanıyor.


Işıner Güngör


Hayattan Notlar: Sonbahar Resitali

Başrolünde Sergei Bodrov’un büyük beğeni topladığı filmde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra piyasa ekonomisine geçen Rusya’nın yeni sisteme adaptasyonundaki sosyal ilişkiler vurgulanıyor.


Yeşil renk yerini sarıya bırakıyor.

Duygusal yüreklerde hüznün rengine yer açan, sadece doğayla sınırlı olmayan bir renk değişimi yaşanıyor.

Aceleyle güneşin batma isteğinden ve akşam serinliğinden anlıyoruz ki mevsimlerde bir değişiklik var. 

Bazen takvime gerek duyulmuyor hangi mevsimde olduğumuzu kavramaya. 

Caddeler, sokaklar ve parklar yavaş yavaş yalnızlık rolünü oynamaya hazırlanıyorlar.

Çekiliyoruz evlerimize şayet varsa yuvalarımıza.

Kalp hemen başlıyor hınzırlığını yapmaya. Anımsa diyor geçmişteki o tatlı anıları. 

Sonra geçmişin şamatasından sıkılıyor ve geleceği aklımıza getiriyor. Geleceği beklemek güzeldir diyor. Tutup bizi hayal âlemine sürüklüyor.

Elimize bir yol haritası sıkıştırıyor ve “şimdi devam et” diyor.

Sonbaharla özdeşleşen romanlar vardır. Amerikalı O. Henry’nin “Son Yaprak” romanı da bunlardan biridir. 

Aklıma geliyor ve kitaplarımın arasında arayıp buluyorum.

Zor durumlara rağmen yaşama isteğini kaybetmeden hayata tutunmayı anlatan klasik bir roman.

“Düşünmekten yoruldum. Her şeyi bırakıp o zavallı yorgun yapraklardan biri gibi süzüle süzüle gitmek istiyorum." dediğiniz anlarda bile tüm bu umutsuz sözleri bir kenara bırakıp sandalı bir fenere hizalamayı, yaşam denizinde kürek çekmeye kaldığın yerden devam etmeyi aşılıyor.

Hayatımızda hiçbir zaman inancımızı kaybetmemeliyiz. Geleceğin sürprizlerine her zaman kapımızı açık tutmalıyız. 

Belirlediğimiz son yaprak düşse bile yeni yaprağın ondan daha gür filizleneceğine karşı ümidimizi korumalıyız.

***

Sonbaharın gelişiyle kapalı mekânlarda ve evlerde daha fazla vakit geçirir olduk.

Mevsimin vazgeçilmez hobileri arasında evde film izleme keyfi de var.

Rusya’nın kült filmlerinden “Brat (Kardeş)” ile ben de izleme sezonunu açmak istedim. Rusçanın yaygın kullanıldığı ülkelerdeki birçok sanatsever bu kaliteli yapıma aşinadır.

Başrolünde Sergei Bodrov’un büyük beğeni topladığı filmde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra piyasa ekonomisine geçen Rusya’nın yeni sisteme adaptasyonundaki sosyal ilişkiler vurgulanıyor. Geçim telaşı yaşayan ve mafya ilişkileriyle statü atlayan halk profillerinden örnekler sunuluyor. İlk kez 1997 yılında yayınlanmış olan film o dönem ile şu anki modern Rusya arasında karşılaştırma fırsatı sunuyor.

Film, insanın para ile elde edemeyeceği en büyük zenginliklerden biri olan öz kardeşe sahipliğin ne kadar anlamlı olduğuyla ilgili de bizlere mesajlar veriyor. 

Danila Bagrov karakterine filmde hayat veren Sergei Bodrov, köyden Sankt-Peterburg’a göç eden ve şehir hayatına tutunma çabası gösteren birini canlandırıyor. Bagrov ile Alman yaşlı adam Gofman şehir üzerine yaptıkları sohbette yaşlı adamın şu sözleri güç ilişkisinde şehrin kendine has ağırlığını ve baskınlığını bizi sorgulatmaya yöneltiyor.

“Şehir korkunç bir güçtür. Güçlüler buraya gelirler ve burada güçsüzleşirler. Şehir insanın gücünü tüketir. Ve bir bakmışsın kalabalıklar arasında kaybolmuşsun…” 

***

Yaz mevsiminde sıkça dinlenilen hareketli dans müzikleri, içinde bulunduğumuz güz mevsiminin özelliğiyle yerini daha duygusal parçalara bırakıyor. Müzisyenler ve sanatçılar duygu yoğunluğu yüksek eserleri seslendiriyorlar. Bizler de tercihimizi sakin müzikleri ve şarkıları dinlemekten yana kullanıyoruz.

Bulgaristan’da bulunduğumda dinlediğim şarkıcıların başında gelen Preslava’nın “Starata ni pesen (Bizim eski şarkımız)” isimli yeni parçasını son günlerde dinliyorum.

Sözleri çok iddialı…

Gitmek zorundasın, bunu biliyorum.

Gözyaşlarımı nasıl durduracağımı bilmiyorum.

Seninle sonumuz beni öldürüyor.

"Geçer", deyin bana! “Öyle olsun!”

Bizim eski şarkımız, yine şimdi çal benim için.

Dünyayı paramparça ediyoruz, sonrasında herkes yoluna gidiyor.

Bir gün adını duyduğumda ağlamayı bırakacağım.

Ama şimdi içimde bir yağmur yağıyor ve her damla sensin…

Bilindiği üzere dünya genelinde 8 temel duygu bulunmaktadır. Bu duygular kültürel ve coğrafi farklılıklardan etkilenmeden tüm insanlıkta mevcuttur. Net ifade etmek gerekirse, dil ayrımlarından dolayı sözcüklerde farklı telaffuzlar olsa da hisler her ülkede aynıdır.

 

 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.