Geceye az kaldı.
Dönüş yolundayız.
Sonbaharı karşılıyoruz.
Trafik ara ara kalabalık.
Yazlıklar sessiz ve karanlık.
Herkes tatilini bitirmiş, ait olduğu yere doğru ilerliyor.
Bazı şeyleri umursamıyoruz…
Arabada en güzel şarkıyı seçme telaşımız var.
Sevdiğimiz şarkıyı bulunca birbirimize eşlik ediyoruz.
Bazen o bazen de ben söylüyorum.
Bir mutluluk hâli ki hüküm sürüyor.
***
Spontane yani kendiliğinden olan planlar değil midir hayatı monotonlaştırmayan.
Bir kahve içmek için yola çıkıp uzak şehirlerde soluğu almak gibi mesela.
Tabi ki esin kaynağı olan kişilerin de motive edici payını görmezden gelemeyiz.
Yaşam enerjimizi yitirmemek için bırakalım ani güzel planlar kendiliğinden gelişsin…
***
Denizin sesi uzaklara alıp götürüyor bizi.
Ruha dinginlik veriyor.
Belki de yarınlar bir el uzatmış bizi bekliyor…
Bilemiyoruz ama hissediyoruz…
Bulunduğumuz an gelecekten küçük küçük esintiler getiriyor.
***
Yağmura aldanıp uzun kollu bir kıyafet seçiyor.
Plaja vardığımızda o hariç herkes kısa kollu giyinmiş.
Aramızda çocuksu gülüşmeler başlıyor.
Kalınca kıyafetine şaka yollu takılıyorum.
Görünüşteki detayları bir kenara bırakarak ruhun öz derinliğine kulak veriyoruz.
Ben ve o biliyoruz ki plajda kalabalığa rağmen sadece biz varız…
***
Telefon kullanmama lüksünü yaşıyoruz.
Ne bir fotoğraf ne bir video ne de bir mesaj…
Sosyal medya daha icat edilmedi deseler inanırız.
Huzur var mı? Var…
Anın kıymetini biliyoruz…
Telefonun belleğinde sanal mutluluk pozları yerine aklımızda ve gönlümüzde gerçek mutluluklara yer açıyoruz…
***
Hayat da bir yolculuk değil midir sanki?
Bakma sıradan bir yolculuk da hayat yolculuğundan izler taşır…
Kız isteme merasiminde kahveye konulan tuz gibi düşün.
Her şeye hazırlıklıyım iddiası…
Yolculuğa çıktığın kişi ve yer iradi tercihleri yansıtır.
Yolda yeri gelir gülersin, ağlarsın ve sabredersin…
Elde ettiğin tüm paha biçilemez hatıralar geleceğe ışık tutar.
Beklenenden özetler sunar.