Refah için ilk şart nedir diye soracak olursak sanırım çoğunluğumuz “para” diyecektir.
Lakin bu ülkemiz için doğru değil…
İktisat bilimi aynı zamanda bir tercihler bilimidir. Elinizdeki kaynağı sulama yatırımlarına mı harcayacaksınız yoksa Hazine garantili müteahhitlere mi aktaracaksınız?
Sizin tercihleriniz bir süre sonra sonuçlar verecektir. Harcamalarınız sonrası refah artıyorsa doğru tercihlerde bulunmuşsunuz demektir. Tersi durumda derhal tercihlerinizi değiştirmeniz gerekecektir. Demokraside buna iktidar değişimi deniliyor.
Normal demokrasilerde A Partisinin “kandırıldık” ya da “aldatıldık” diyerek -U- dönüşleri ile ülke yönetilmez. Buna ‘bağımsız’ seçmen iradesi değil ‘bağımlı’ seçmen iradesi denir.
Bağımlı seçmen iradesi ile demokrasiler yürümez. Çünkü aynı iktidarın-liderin siyah demesi de doğrudur beyaz demesi de… Ya da muhalefet ne derse hep yanlıştır. Böyle bir akıl düzeyi sadece bağımlılık esası ile oluşur.
Erdoğan beklenen konuşmasında “terör saldırıları nedeniyle istikrarsız hale geldik, ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık” dedi.
Şimdi beklenti ne? Terör bitecek refah artacak… Kaynaklarımızı terör yerine refaha harcayacağız…!
FAİZ DIŞI FAZLA VARDI
Hatırlar mısınız? IMF Programı çerçevesinde GSYH’nın yüzde 6,5’u oranında faiz dışı fazla hedefi ile ülkeyi yönetiyorduk.
Mesela 2005 yılında bütçe 96,1 milyar dolar gelirle yönetiliyordu. Hatta bu gelire rağmen Hükümet 72,2 milyar dolar faiz dışı harcama yapıyordu. Yani gelirinden 23,9 milyar dolar daha düşük harcama yapıyordu.
Şimdi durum ne?
Gelir (yıllık) 296,2 milyar dolara çıktı. Bu gelir artışına rağmen faiz dışı harcama ise 317,1 milyar dolara fırladı. Yani gelir artışına rağmen faiz dışı harcama çok daha yükseklere çıktığı için faiz dışı dengemiz bile 20,9 milyar dolar açık vermiş durumda.
Bir zamanlar GSYH’nın yüzde 6,5 oranında faiz dışı fazla verirken şimdilerde muazzam gelir artışına rağmen faiz dışı fazla vermeyi bırakın, tersine açık veriyoruz. Buna bir de faiz gideri eklendiğinde 20,9 milyar dolarlık açık çıkıyor 66,7 milyar dolar açığa…
Dolar bazında (2005-2025);
Gelir %208 arttı
Faiz dışı harcamalar %339 arttı
Ama refah arttı mı?
Yani Merkezi Yönetimin toplam refah artışında payı var mı?
Mesela adalet, daha mı arttı?
Mesela eğitim, daha mı iyileşti?
Ya da güvenlik, daha mı iyileşti?
Veya fakirlik, azaldı mı?
Şöyle bir hafıza tazeleyin: AK Parti 2005-2014 yıllarında 1 trilyon 527 milyar dolar gelir topladı. Bunun karşılığında 1 trilyon 388 milyar dolar ise faiz harici harcama yaptı. Bütçe faiz olmasaydı 138,4 milyar dolar fazla verecekti.
Ve Ak Parti 2015-2025 yıllarında gelirini yüzde 28,9 artırarak 1 trilyon 968 milyar dolara yükseltti. Ama aynı dönemde harcamalarını ise tam olarak yüzde 44,8 artırarak 2 trilyon 010 milyar dolara fırlattı.
Ve böylece faiz dışı fazla 138,4 milyar dolardan eksiye geçerek 42,6 milyar dolar oldu.
Bakınız Erdoğan’ın Başbakan olduğu döneme göre muazzam bir gelir topluyor ama bunun yanında çok daha muazzam denilecek bir harcama yaşanıyor.
Peki, refah artıyor mu?
İlk 10 yılda yaşanan dar harcama bandına karşılık ikinci 10 yılda muazzam bir kamu harcaması var.
Oysa refah artışını bırakın kamusal hizmetlerden şikayet artışı çok daha yüksek.
Kısaca ülkemizde gelir artışının refah artışına yol açmadığını gösteren bir kamu yönetimi yapısı işliyor.
Terör bitince refah artacak diye bekleyenlere şimdiden söylemiş olayım. Boşuna beklemeyin…
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/hukumet-harcadikca-ulkenin-refahi-azaliyor-1604545