Güney Koreliler yeni bir şafağa uyanacaklardı ama çoğunun gözleri henüz açıkken, bir siyasi darbenin daha başlamadan fiyaskoyla sonuçlandığını dakika dakika yaşadılar…
Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol, komutanlarla anlaşarak, gecenin bir yarısı, bütün siyasi faaliyetlerle birlikte grevleri ve protestoları da yasaklamış, medyanın tamamını askerlerin denetimine bırakmıştı…
İmzaladığı, ülkede sıkıyönetim ilan eden bir kanun hükmünde kararname ile…
Kendi partisinin lider kadrosu bile onun böyle bir şey yapacağından habersizmiş…
İktidar partisi milletvekilleri, muhalefetin geceyarısı oturum çağrısına uydular ve Cumhurbaşkanı Yeol’un kararını geçersiz kılarak sıkıyönetimi kaldırdılar.
Askerler sıkıyönetim ile üzerlerine geçen yetkileri uygulamaya daha yeni başlamışken…
Halk adına harekete geçen siyasiler sayesinde, Cumhurbaşkanı tarafından girişilmiş siyasi darbe, kısa sürede bastırılmış oldu.
Neymiş derdi Yoon Suk Yeol’un?
İmzaladığı kararnameye bakılırsa, ülkesini kuzeyden gelebilecek tehlikelere maruz görüyormuş Yeol… Kuzey Kore her an saldırabilirmiş ve bu sebeple ülkenin beka sorunu varmış…
Darbesinin gerekçesini anlatmak için o gece yaptığı konuşmasında da, “Devlete karşı eylemlerin isyana kadar varma tehlikesinden” söz etmiş Yeol…
Onun bu iddialarına kimse inanmamış olmalı…
Gerçek ne o zaman?
Cumhurbaşkanı Yeol birbiri ardına patlak veren yolsuzluk skandalları yüzünden aile fertleriyle birlikte sıkıntıdaymış… Halk desteği yüzde 20’lere dayanmış… Hazırlattığı bütçeyi muhalefet ciddi biçimde Meclis’te tırpanlamaktaymış…
Yeol’a güven yerlerde sürünürken muhalefete halk desteği artmaktaymış…
Kısa süre önce yapılan seçimde iktidar partisi sandıktan ikinci çıkmış ve Meclis’te çoğunluk muhalefetin eline geçmiş…
Ülkeyi yakın takipte tutan yorumcular, muhalefetin bir sonraki hamlesinin seçimi tekrarlatmak olması ihtimalinin Cumhurbaşkanı Yeol’u sıkıyönetim ile ülkeyi askerlerle birlikte yönetme ihtirasına sürüklediği tespitinde bulunuyorlar.
Korkusunun kendisini sürüklediği girişimin daha kötü bir akıbeti başına getirmesi mukadder…
Güney Kore uzun olmayan bir süre önce -2017’de- ülkenin ilk kadın cumhurbaşkanı Park Geunhye’yi, o dönemde başgösteren yolsuzluk skandalları sonrasında yerinden edip yargılamıştı.
Park Geunhye’nin babası Park Chung-hee de cumhurbaşkanıydı. 1961 yılında bir darbeyle iş başına gelmiş, kısa sürede bütün yetkileri elinde toplayarak, 1979’da bir suikastla öldürülene kadar, görevde kalmayı başarmıştı Baba Park.
Onun dönemi ‘diktatörlük’ olarak ülke tarihine geçmiş bulunuyor.
Diktatör Park’ın zora düştüğünde kullandığı yöntemlerden biriydi ülkede sıkıyönetim ilan etmek…
Sanıyorum, Güney Koreli siyasiler, henüz hafızalardan silinmemiş bu geçmiş sayesinde, tarihin kendi dönemlerinde bir kez daha tekerrür etmemesi için çaba gösteriyorlar.
2017’de, Park Geunhye’nin, sadece yerinden edilmekle kalınmayıp ‘gücü kötüye kullanmak’ ve ‘yolsuzluk’ gibi suçlardan yargılanarak 25 yıl hapis cezasına mahkum edilmesi de, Yeol’un sıkıyönetim ilanı macerasının birkaç saat içerisinde sona erdirilmesi de, sanıyorum bu arka-planla ilgili.
Güney Kore demokrasi konusunda yakın tarihinden kaynaklanan bir hassasiyete sahip.
[Eski cumhurbaşkanı Park Geunhye’nin cezası dönemin Cumhurbaşkanı Moon Jae-in tarafından 2021 yılında çıkarılan bir af ile kaldırıldı.]
Yeol’un önünde de Park’a yaşatılana benzer bir yol olacak.
Bir başka uzak ülkede
Uzaklarda bir ülke olan Güney Kore’de yaşanmış geceyarısı siyasi darbesini medyadan izlerken, zihnim, bir başka uzak ülke olan ABD’de, dört yıl önce ve şu yakınlarda Donald Trump ekseninde yaşanmış olaylara takıldı.
Trump bir önceki seçimde -2020- halkın tercihinin rakibinden yana değiştiğini görünce, yerinde kalabilmek için, ‘siyasi darbe’ denilebilecek bir yola başvurmuştu. Seçimi hileli göstermeye çalışmış, yerinde kalmasını sağlayacağı düşüncesiyle taraftarlarını Kongre’yi basmaya yönlendirmişti.
Sonuç alamadı o zaman…
Amerikan halkı son seçimde ona yeniden şans tanıdı.
Trump hukuki açıdan bir kez daha seçilmesinin mümkün olmadığını biliyor ve daha şimdiden dört yıl sonrayı düşünmeye başladığının sinyallerini veriyor.
Üçüncü -belki dördüncü ve hatta beşinci- bir dönem daha iş başında kalmanın hesabını yapıyor Trump…
Bunu hakkı olarak görüyor.
Güney Kore’de Yeol de, Trump’tan farklı düşünmediği için, sonuçsuz kalan yola başvurmuştur, eminim.