Arslan Bulut

Tarih: 15.04.2025 16:41

İklim Kanunu değil Türkiye’ye tuzak!

Facebook Twitter Linked-in

İkim Kanunu Teklifini okudum. Teklif, AKP İstanbul Milletvekili ve diş hekimi Mustafa Demir, İstanbul Milletvekili ve çevre mühendisi Emel Gözükara Durmaz ve Tokat Milletvekili ve hukukçu Mustafa Arslan tarafından hazırlanmış ve AKP’li 99 vekilin imzasıyla Meclise sunulmuş görünüyor...

“Görünüyor” diyorum, çünkü teklif metni, bu üç kişi tarafından hazırlanmışa hiç benzemiyor, hatta bazı bölümlerinin tercüme olduğu belli oluyor. Zaten ilk taslak metin “gizli” tutulmuştu

***

Teklif metninde kullanılan kavramlardan bazıları şöyle: İklim finansmanı, sera gazı emisyonlarının azaltımı, karbon fiyatlandırma araçları, karbon esaslı vergiler ve cezalar, karbondioksit eşdeğeri cinsinden ifade edilen karbon kredisi...

Kanunda gelirler de şöyle sıralanıyor:

“Sera gazı emisyon izni alınması kapsamında elde edilecek gelirler. Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında birincil piyasadaki tahsisat satış gelirleri, piyasa istikrar mekanizması kaynaklı işlemlerden elde edilen gelirler. Piyasa işletmecisinin ETS piyasasından elde ettiği gelirlerin yüzde ellisi. Uluslararası karbon piyasalarında yetki verilen karbon kredileri için alınan katkı payları. Bu Kanun kapsamında uygulanan idari para cezalarının yüzde ellisi...”

İklim Kanunu teklifi, bitkisel, hayvansal veya sanayi ürünü üretenlerin sera gazları yoluyla ozon tabakasını incelttikleri varsayılan maddeleri kullanan, ithal eden, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlerle, bunlara bakım onarım ve servis hizmeti verenlere, milyonlarla ifade edilen cezalar getiriyor.

Sera gazı, hayvanların ürettiği gazı da kapsıyor!

***

AKP’nin eski vekillerinden Metin Külünk, “Amerika bile Paris İklim Anlaşması’ndan çekildi. O halde Türkiye’nin bu ısrarı neden? İklim kanunu meclisten geçmemelidir. Roma Kulübü’nün 60 yıllık planlarına Türk milleti alet edilmemelidir. Dünyayı kirletenlerin faturasını gelişmekte olan ülkelere ödetmek isteyen ve bu kısıtlamalarla gelişmeyi durdurmak isteyen akıl sorgulanmaya muhtaçtır.''” dedi.

Son olarak Saadet Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya “Bu kanuna iklim adını vermek doğru değildir. Olsa olsa bu bir ticaret kanunudur, doğaya büyük zarar verecektir. Dünyayı Çin’den sonra en fazla kirleten ikinci ama kişi başına düşen oranla birinci olan ABD Paris İklim Sözleşmesi’nden çekildi. Bu kanunu bize dayatanlar aslında ‘dünyayı biz kirlettik, bedelini de size ödeteceğiz’ demek istiyorlar. Bu bir tuzaktır.” diye bir açıklama yaptı.

***

Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hayvan ve Doğa Hukuku Laboratuvarı Kurucu Direktörü Doç. Dr. Serkan Köybaşı ise iklimhaber.org’a konuştu ve İklim Kanunu Teklifinin, “Adı ‘iklim kanunu’ olsa da aslında iklim değişikliğini durdurmaya yaraması mümkün olmayan, yalnızca bir piyasa yaratılmasına yarayacak bir kanun düzenlemesi” olduğunu söyledi:

Köybaşı, teklifin 3. maddesinin 5. fıkrasına dikkat çekti:

“Kurum ve kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişiler; iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve uyum hedeflerinin gerçekleştirilmesi için, planlama araçlarına ve bu Kanunun amacının gerçekleştirilmesi doğrultusunda alınacak tüm tedbirlere ve düzenlemelere uymakla ve bunları uygulamakla ve ayrıca bu kapsamda plan ve projelerini yapmak, yaptırmak, uygulamak ve uygun görüldüğünde yatırım yapacak olan gerçek ve tüzel kişilerin projelerini desteklemekle yükümlüdürler.”

Köybaşı “Bu fıkrada Türkiye’deki bütün herkes, iklim değişikliği ile ilgili yapılacak tüm eylemleri ve hatta bu kapsamda hareket edecek gerçek ve tüzel kişilerin bütün projelerini desteklemek ile yükümlü tutulmuş.

Daha açık ifade edeyim; ‘Ben veya görevlendirdiğim bir kişi veya kurum, iklim değişikliği ile mücadele adı altında herhangi bir şey yapıyorsa, siz, gerçek kişi de olsanız tüzel kişi de olsanız bu projeleri desteklemekle yükümlüsünüz.’ deniyor.

Böyle bir cümleyi ancak Kuzey Kore’de görebiliriz. Eğer Bakanlık, ‘nükleer santralleri iklim değişikliği ile mücadele için yapıyorum,’ derse, o zaman artık nükleer santrallere karşı gelemem. Veya bir yere bir baraj yapılmak isteniyor ama tarihi eserleri, bir kültürü veya bir köyü yok edecek; artık karşı çıkamıyoruz. Bu inanılmaz otoriter bir yaklaşım. ‘Desteklemekle yükümlü olmak’ gerçekten ancak Kuzey Kore’de görebileceğimiz bir şey.” dedi.

***

Özetle, İklim Kanunu, iktidara, halkın bütün iş ve eylemlerini küresel talimatlara göre kontrol altına alma yetkisi veren, herkese karbon kredisine göre vergi koyan ve ceza kesen bir diktatörlük kanunudur: Türkiye’ye kurulmuş bir tuzaktır.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/iklim-kanunu-degil-turkiyeye-tuzak-905263h.htm


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3