Ahmet DURKAYA

İnsanlığımızı Sorgulamalıyız!

Canıyla ve malıyla Allah yolunda cihad ruhu, Müslüman dünyada da içi boşaltılıp neredeyse unutulmuş olan cihadın ne kadar önemli ve Müslüman yaşamı açısından ne kadar vazgeçilmez bir değer olduğunu göstermiş oldu.


Ahmet DURKAYA


İnsanlığımızı Sorgulamalıyız!

Canıyla ve malıyla Allah yolunda cihad ruhu, Müslüman dünyada da içi boşaltılıp neredeyse unutulmuş olan cihadın ne kadar önemli ve Müslüman yaşamı açısından ne kadar vazgeçilmez bir değer olduğunu göstermiş oldu.


Gazze’de aylardır yaşananlar, insanlık tarihinin en acı, en vahşi katliamlarını gözler önüne sermekte, insan hak ve hürriyetlerine dair tüm ilkeler ayaklar altına alınmaktadır. İnsanlık onurunu korumak adına atılması gereken en önemli adım bu trajediye karşı duyarsız kalmamaktır. Dünya genelinde vicdan sahibi insanların kitleler halinde sokaklara dökülüp katliamı protesto etmeleri, katliama destek veren uluslararası markalara boykot uygulamaları karşısında Müslüman ülkelerin cılız bazı gösteriler dışında genelde buna sessiz kalmaları, şu veya bu gerekçelerle liderlerin de sözden öteye bir yaptırım uygulamamaları insanlık tarihinin en aleni soykırımına sebep oluyor.

Canıyla ve malıyla Allah yolunda cihad ruhu, Müslüman dünyada da içi boşaltılıp neredeyse unutulmuş olan cihadın ne kadar önemli ve Müslüman yaşamı açısından ne kadar vazgeçilmez bir değer olduğunu göstermiş oldu.

Küresel Siyonizm yaptığı katliam ve soykırımı siyasal, dinî çeşitli argümanlarla ve medyatik dezenformasyonla meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Kontrol ettiği basılı ve sosyal medya aygıtlarıyla sinema ve eğlence endüstrisiyle olayları kendi zaviyesinden insanlara ulaştırmaya önem vermekte, müthiş bir manipülasyon yapmaktadır. Bundan başka yaptıkları katliamı ve soykırımı demokrasinin savunulması, terörle mücadele gibi yaldızlı sözlerle seküler dünya kamuoyunda meşrulaştırmaya çalışmaktadır. 

Ayrıca Filistin’de yürütülen zulüm ve katliam dindar Yahudiler ve Hristiyanlar nezdinde de teopolitik bir zemine oturtulmaya çalışılmakta, böylelikle hitap ettikleri Yahudi ya da Hristiyan yandaşları bu teopolitik zemin ile konsolide edilmeye çalışılmaktadır.

Küresel Siyonist güçlerce yürütülen bu soykırım ve etnik temizlik karşısında malını, canını, her şeyini infak eden Gazzeliler şüphesiz iki cihanda kazançlı çıkacaklardır. Bu onurlu mücadeleyle, bu dik duruşla ve direnişle Gazze halkı tüm dünyada zulme karşı direniş ruhunu canlandırmıştır. Dahası, baskı ve zulüm altındaki insanlar zalimlerle ancak onurlu bir duruş, samimi bir direnişle mücadele edilebileceğini öğrenmiş oldular.

Gece gündüz durmaksızın her saat yaşanmakta olan bu katliamın sonucunun ne olacağını kuşkusuz Allah bilir. Ancak Gazze olaylarında Gazzelilerden çok tüm insanlığın, hepimizin sınanıp denendiği bir gerçektir. Önemli olan zulüm karşısındaki tutumumuzla, yapıp ettiğimizle bu sınanmadan alnımızın akıyla çıkmaktır. Bunun için de zulme karşı çıkmak, amasız fakatsız her şeyimizle mazlumun yanında yer almak, zulme destek verenlerin ya da buna sessiz kalanların safında olmamaktır.

İslam bize siyasi parti veya futbol takımı tutar gibi din ve mezhep tutmayı değil, zalime karşı mazlumun yanında olmayı emrediyor.
Filistin, Kudüs, Gazze, Doğu Türkistan diye bir derdi olmayanın insanlığı sorgulanmalıdır.
Rabbimizin kitabında buyurduğu gibi “Onların bir planı bir hesabı var, Allah’ın da bir planı bir hesabı var. Allah plan, hesap yapanların en hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân, 3/54).

Yeni bir yazıda buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olunuz.