Aslında başlıkta vermedim ama itaatkarlığın yanına bir de yalakalığı eklemek gerekiyor. Konumuz bu iki kelime etrafında dönecek.
Dün Halk TV’de TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’la sohbet ettik. Ülkede kalıcı refah için yapılması gerekenler üzerine odaklandık.
Orhan Turan kilit noktanın verimlilik olduğunu ve verimlilik artışı için ise teknolojik gelişmeye dikkat çekiyor.
Lakin tüm bu varış noktası için ilk iş eğitimden geçiyor. O nedenle ana başlık eğitim oldu.
TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısında hem Orhan Turan hem de YİK Başkanı Ömer Aras bu konuya dikkat çekisi konuşmalar yaptılar. Ömer Aras özellikle iyi eğitimli gençlerin ülkeden gidişine dikkat çekmişti.
Tam bu noktayı hatırlatarak Orhan Turan’a çözümü sordum:
Şimdi düşünün ki A kişisi iyi bir eğitim alarak sınıf değiştirmek istiyor. Mesela köyden gelip üst düzey kamu-özel kesimde yönetici olmak istiyor. Ama B kişisi çok daha başarılı; çünkü onun özel yeteneği çalışmak ve bilgi sahibi olmak değil.
-B- kişisi çok iyi bir lider itaatkarı ve çok iyi “yalakalık” yeteneğine sahip. Acaba böyle bir ülkede kim iyi bir eğitim peşinde koşarak ülkesine faydalı biri olmaya çalışır?
Maalesef bu sistemde okumak ve dürüstlük değer ifade etmez olur… Bu sistem ve ülkede lidere itaat en önemli şart haline gelir. Ki, o lider dediklerinin tam tersini yapsa bile. Ve böylece ülkede iyi eğitim ve sınıf geçişkenliği ortadan kalkarak Ülkeyi yıkıma getirecek itaat ve yalakalık düzeni kurulmuş olur? Bunun da ne dinde ne de milliyetçilikte zerre kadar yeri yoktur.
Orhan Turan şirketler tarafından verilen eğitimlere özellikle dikkat çekti. Aslında bu durum eğitimdeki açığın şirketler tarafından kapatılmaya çalışıldığını da göstermektedir.
Kamuda olan sistemlerin özel sektörde olmadığını anlattı. Hatta kadın istihdamının öneminden söz ederken “Halka açık 199 şirketin yönetiminde kadın bulunmuyor” dedi.
Ve 5 Eylülde eğitim konusunu geniş şekilde ele alacaklarını açıkladı. Bu programa Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de davet edildiğini açıkladı.
Umarım ve bütün temennim ülkemin geleceği açısından umutlu sonuçların ortaya çıkmasıdır. Çünkü TÜSİAD Başkanı Orhan Turan hazırladıkları programın başarılı şekilde hayata geçirilmesi halinde 20 yıl sonra kişi başına gelirin 30 bin dolara yükseleceğini ifade ediyor.
Aslında formül basit ama maalesef irade yok.
İyi bir eğitim= yüksek bir refah.
Türkiye’de şu anda hem şirketler eleman arıyor hem de kişiler iş arıyor. Burada müthiş bir uyumsuzluk söz konusu.
Bir dönem Koç Grubunun “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” çalışması vardı. O dönem Yeni Şafak Gazetesinde bu çalışmayı önemli bulmuş ve genişçe yer vermiştim.
Maalesef aradan 15 yıl geçmesine rağmen sorun azalacağına daha da büyüdü.
Şimdi MÜSİAD “Ara Eleman Aranan Eleman” olarak çalışmayı sürdürüyor. Orhan Turan “Ara Eleman” değil “Ana Eleman” diyor.
Ama eğitim sistemimiz maalesef adeta tıkanmış durumda.
Her yerin DİN eğitimine alındığı bir ülkede büyüme-teknoloji ilerler mi? Tam da bu yüzden insanlar geleceklerini itaatkarlık ve yalakalık peki içinde çözmeye çalışıyorlar.
Gelelim bugünlere…
2023 seçimlerinden önce bahsettiğim “Büyük Sıkıntı” süreci başladı.
Kart borçları patlamaya, şirketler konkordato ilanına çoktan katılmış oldu. Talep düşüyor, kredi faizleri ise can yakıyor.
Bu iş çift taraflı: Faizi cazip kılmazsan tüketim çılgınlığı yaşıyorsun. O tüketimi üretimle karşılayamadığın için geriye dış açık kalıyor.
O zaman mecburen kemerler sıkılacak.
İyi ama bu kemer sıkmanın maliyetini bu toplum nasıl karşılayacak? Bir tarafta lüks içinde bir siyaset ve lüks içinde yaşayan rantçılar; diğer tarafta sefalet kol geziyor. Ve şimdi o sefalete bir ek daha gelecek….
Sahi bu ülkede iyi dindar ve iyi milliyetçi var mı? Çünkü bu kadar yıkıma ülkeyi anca BOP götürebilirdi… Acaba bu aşamada gerilimi ve kutuplaştırmayı artırarak ne amaçlanıyor olabilir?
Bilen varsa ben de öğrenmek istiyorum.
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/itaatkarlik-ulkeyi-nasil-yikar-1600987