TVF, Sayıştay denetimine tabi olsa, yapamayacağı pek çok işleme ve kapalı mali operasyonlara imza atmayı sürdürüyor. TVF kamu bankalarının sermayelerini güçlendirmek için Hazine’den borçlanma yoluyla DİBS kullanıyor. Sonra dönüp düşük faizle kredi kullanarak Hazine’ye borcunu ödüyor
Türkiye Varlık Fonu (TVF) bankalar başta olmak üzere, bünyesinde devasa kamu sermayeli şirketler bulunmasına karşın, kurulduğu 2016’dan bu yana birçok kapalı mali operasyona imza atıyor.
Yıllardır süregelen bu durum, TVF’nin neden Sayıştay denetimi dışında kurgulandığını da gösteriyor.
Yönetim Kurulu başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan olan TVF A.Ş’nin 2023 yılı hesaplarına ilişkin bağımsız denetim raporu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüldü.
Ancak ocak ayında yapılan bu görüşmede de her yıl çoğalan ve cevapsız kalan yüzlerce önemli soruya yenileri eklendi. Bunların başında Fon bünyesindeki kamu bankalarına Hazine’den yapılan kaynak aktarımı geliyor.
TBMM’ye bilgi veriyormuş gibi yapıp kapalı mali operasyonlara dair soruların yanıtsız kaldığı son oturumda, TVF’nin kurduğu 10 şirketten dördü ile bir alt fonunu zarar ettiği belirlendi. Ancak “bağımsız denetim” raporunda bu zararlara dair değerlendirme yapılmadı.
Sermaye artırımı Hazine’den
Ziraat Bankası’ndan BOTAŞ’a, THY’den Çaykur’a, Turkcell’e kadar bünyesindeki şirketlerle 9.3 trilyon TL’lik büyüklüğe ulaşan TVF A.Ş hakkında, Komisyon’un CHP’li üyeleri 170 sayfaya ulaşan bir Muhalefet Şerhi (Ek Görüş Raporu) hazırladı. Yasanın belirlediği tarihten yaklaşık iki ay sonra, 55 günlük bir gecikmeyle yapılan bu görüşmeye Genel Müdür dışında diğer yönetim kurulu üyeleri katılmadı.
Bağımsız denetim raporundaki tespitlere göre TVF bünyesindeki kuruluşlar için yapılan sermaye arttırımları Hazine’den karşılandı. TVF tarafından bu sermaye arttırımlarına katkı sağlanmadı. Görüşmelerde bunun nedeni sorulduğunda cevap alınamadığı belirtildi.
Komisyon üyesi Aşkın Türeli, TVF’nin büyüklüğünün Türkiye gayrı safi yurt içi hasılasının yüzde 36’sına karşılık geldiğini belirterek, şuna dikkat çekiyor:
“TVF’nin Hazine ile ilişkisinin şeffaf olmaması bir yana fon bünyesindeki kuruluşların kamu hesapları ve bütçe dışında tutulması da bütçe açığını perdeleme işlevi görmektedir. TVF ile resmen ikinci bir Hazine kurulmuştur. Ciddi bir kamusal denetimin olmaması ve kamu bankaları örneğinde olduğu gibi yandaş şirketlere usulsüz kaynak aktarımlarının yapılması kamuoyunda fonun işleyişi üzerine yapılan tartışmaları yoğunlaştırmıştır. Türkiye’nin yurt dışındaki imajı açısından da fon üzerindeki bu sır perdesi kalkmadığı sürece ekonomi düzelmeyecektir.”
DİBS meselesi
Türeli’nin sözünü ettiği kaynak aktarımı, Komisyon’da görüşülen denetim raporunda, kamu bankalarının sermaye yapılarının DİBS (Devlet İç Borçlanma Senedi) yoluyla güçlendirilmesi olarak ifade ediliyor. Bu durum, muhalefet milletvekillerince sunulan Ek Görüş Raporu’nda şöyle eleştirildi:
“Raporda kamu bankalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla yapılan işlemlerle hazine tarafından ihraç edilen vadesi ve faiz oranı farklı DİBS’lerle finanse edildiği ifade edilmesine karşın, söz konusu denetim raporunda bunlarla ilgili olarak kamu bankalarının neden sermaye desteğine ihtiyaç duyduğu, geçmişte hazine ve kamu bankaları arasında gerçekleşen işlemlere Varlık Fonu, alt fonlar Varlık fonu şirketlerinin de dahil edilmesinin analizi yapılmamıştır.”
* * *
TVF, bundan sekiz yıl önce büyük iddialarla kuruldu. Finansal istikrar, fonları etkin değerlendirmek, ekonomiye değer katmak gibi amaçlar sıralandı. Ancak son bağımsız denetim raporundan çıkan sonuç, portföyde yer alan kuruluşların Hazine’den sermaye desteği aldığı. Muhalefet raporunda bu durumla ilgili olarak, şöyle denildi:
“Portföydeki şirketler sürekli sermaye desteği ile faaliyetlerini yürütebiliyorsa, fonun bünyesi çok kırılgan demektir veya portföydeki Şirketlerin faaliyetlerinde bir sakatlık söz konusudur. Ancak bilinen bir gerçeklik de, TVF bünyesinde olan şirketlerden Kamu Bankalarına bankacılık uygulamalarına aykırı görevler verilmesi ve işler yaptırılmasıdır. Bu durum bankaların verilen görevler nedeniyle ettikleri zararlar dolayısıyla “sermaye yeterlilik rasyoları”nın düşmesine yol açmakta dolayısıyla bankalar öz kaynak katkısı almak zorunda kalmaktadırlar. Bu durumun sorgulanması gerekmektedir.”
Başa dönelim. TVF, Sayıştay denetimine tabi olsa, yapamayacağı pek çok işleme ve kapalı mali operasyonlara imza atmayı sürdürüyor. TVF kamu bankalarının sermayelerini güçlendirmek için Hazine’den borçlanma yoluyla DİBS kullanıyor. Sonra dönüp düşük faizle kredi kullanarak Hazine’ye borcunu ödüyor.
Bu durumun -ülkeyi yöneten ekonomi heyetlerinin sevdiği tabirle- “sürdürülebilirliği” olup olmadığını ise henüz bilmiyoruz.
https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/kamu-bankalarina-hazine-destegi-tvf-raporunda,48552