İnsan hayatını doğrudan ilgilendiren bir yönetmelik, “kanla yazılmış” olsa bile, çıkarılış amacını değiştirecek değişikliğin yine kamu kurumları eliyle yapılmasının ne kadar dehşet verici olduğu üzerine düşünelim. Giden onca canı geri getirmeyecek olsa dahi...
Grand Kartal Otel
Yarı yıl tatili için gittikleri otelde (Grand Kartal) çıkan yangın sonucu çok sayıda çocuğun aralarında bulunduğu 66 kişinin trajik ölümü, hepimizi derinden etkiledi.
Dinlenmek, güzel bir zaman kesiti geçirebilmek için yüksek bir fiyat ödenen, sırf bu nedenle güvenli olduğu öngörülen inanılan bir konaklama merkezinde, yozlaşmış bir sistem ve işini düzgün yapmayanlar yüzünden çaresizlik içinde hayattan kopmak; nasıl bir ülkede yaşadığımızı bize kim bilir kaçıncı kez tekrar düşündürtüyor.
Yakın tarihimizde denetimsizlik, ihmal sonucu ortaya çıkan kahredici vakaların çokluğu, buna karşın cezasızlığın yaygınlığı, felaketi daha da ağır hale getiriyor. Tam da bu nedenle yangından 12 saat sonra, bakanların, çok sayıda müfettişin görevlendirildiği, savcıların çok yönlü soruşturma inceleme başlattığı yönündeki açıklamaları kimsenin içini bir nebze dahi ferahlatmaya yetmiyor.
Benzer birçok felaket ve faciada olduğu gibi sorumlu olması gereken kurumların birbirini suçladığı, yargılama aşamasına çok zor gelindiği, yargılamanın uzun sürdüğü ve nihayetinde etkili yaptırımların uygulanmadığı bir olay daha tecrübe edeceğimizi hissediyoruz hepimiz; o nedenle.
Sistemi nasıl bozdular?
İstanbul Üniversitesi Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı Başkanı Dr. Erhan Bakır, yangınla ilgili yönetmeliklerin kanla yazıldığını söylüyordu dün Halk TV yayınında. (Sivil havacılık kuralları için söylenen bu söz yangın mevzuatı için de geçerliymiş.)
Gelin görün ki kanla yazılan bu kuralların dahi inşaat şirketlerinin talebiyle nasıl bozulup yozlaştırıldığını da Bahadır Özgür’ün Gazete Duvar’daki yazısıyla öğreniyoruz. 2007 tarihli Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, 2012 yılında öyle ince, öyle sinsice bir değişikliğe uğratılıyor ki, emlak projelerindeki izin sürecinde itfaiye kurumunun denetim yetkisi ortadan kaldırılıyor. Hem de yine bir torba usulle. Birbirine benzemez birden çok yönetmeliği değiştiren bir yönetmelikte, bir cümlenin yarısının çıkarıldığı bir madde konularak.
Eski ama kamunun güvenliğini sağlayan, yangına karşı kamuyu daha dirençli kılan madde (madde 6/4) şöyle:
“Projeler; ilgili belediye itfaiye birimlerinin uygun görüşü alındıktan sonra, ruhsat vermeye yetkili merciler tarafından onaylanarak uygulanır.”
Torbaya atılan değişiklikle yeniden düzenlenen madde şu hale getirildi:
“Projeler; ruhsat vermeye yetkili merciler tarafından onaylanarak uygulanır.”
Yani “itfaiye birimlerinin görüşü” bölümü maddeden uçuruluyor. Neden? Muhtemelen TOKİ ile çalışan müteahhitlik sektörünün talebiyle. Yakın tarihlerde buna paralel bir değişiklik daha yürürlüğe giriyor.
Yangın güvenlik raporu istenmeyecek maddesi
İnanılacak gibi değil ama gerçek.
3 Nisan 2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’ndeki değişiklik ile yangın güvenlik raporu, başvuru sahibinden istenmeyecek belgeler arasına sokuluyor. Şöyle:
“Yapı kullanma izni vermeye yetkili idarece, başvuru sahibinden kullanılan malzemenin irsaliye ve faturası, doğalgaz uygunluk belgesi, yangın güvenlik (itfaiye) raporu, sığınak raporu, emlak alım vergisi ilişik kesme belgesi, yapı denetim kuruluşu tarafından gerçekleştirilen temel, toprak ve ısı yalıtım vizeleri başta olmak üzere herhangi bir vize işlemi için ilgili idarece hazırlanacak onay belgesi, çevre düzenine ilişkin yazı, işgaliye borcu olmadığına ilişkin yazı, vergi dairelerinden vergi borcu olmadığına ilişkin belge, belediye tarafından alınan vergi ve harçların makbuzları ve buna benzer belgeler istenmez.”
Yangın güvenlik raporunun, başvuru yapan kişiden istenmeyecek belgeler arasına sokulması karşısında insan söyleyecek bir şey bulamıyor.
İnsan hayatını doğrudan ilgilendiren bir yönetmelik, “kanla yazılmış” olsa bile, çıkarılış amacını değiştirecek değişikliğin yine kamu kurumları eliyle yapılmasının ne kadar dehşet verici olduğu üzerine düşünelim. Giden onca canı geri getirmeyecek olsa dahi.