KÖİ verilerinin açık olması, “milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” propagandasının gerçek olmadığını ortaya çıkaracağı için “ticari sır” diye, hukuken problemli bir yola başvuruluyor
AKP iktidarı için, tarihsel nitelikli yıldönümleri siyaseten hep önemli oldu. Yıldönümlerini bazen rövanşizm, bazen propaganda aracı olarak kullanan iktidar; 12 Eylül Anayasa referandumunu 12 Eylül darbesi yıldönümünde yaptığı gibi, devasa ölçekli kamu yatırımlarında da tarihsel yıldönümlerini kullandı.
Büyük bütçe kaynakları aktarıldığı halde, işin bu kısmı örtülmeye çalışılan Yap İşlet Devret (YİD) modelli altyapı projelerinde, sözkonusu tercihin daha belirgin kullanımı rastlantı olmasa gerek.
Açılışları son 10 yılda yoğunluk kazanan YİD projelerinden, bu yönde birkaç örnek verelim:
-Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı: 29 Ekim 2016 (açılış)
- İstanbul Havalimanı: 29 Ekim 2018 (açılış)
-Yavuz Sultan Selim Köprüsü (3. Köprü): 26 Ağustos 2016 (açılış)
-Temel atma töreni : 29 Mayıs 2013 (İstanbul Fethi’nin yıldönümü)
-Çanakkale Köprüsü 18 Mart 2017 (temel atma) 18 Mart 2022 (açılış)
Görüleceği gibi Yap İşlet Devret modelli yatırımların önemli tarihleri; Cumhuriyet’in ilanının yıldönümü, Büyük Taarruz’un yıldönümü, İstanbul Fethi’nin yıldönümü, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü diye uzayıp gidiyor .
Bu tercihlerin, iktidar partisi seçmenini etkilemediğini söylemiyorum tabii ki. Bilakis, tarihteki milli coşku ve zaferleri, on yıllar sonra taçlandıran icraat olarak algılanıp benimsendiği kesin.
Ama, başta Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu olmak üzere; her biri ayrı milli ve tarihsel gurur olarak kabul edilen bu yıldönümlerinde, ABD doları ve euro üzerinden 20-25 yıl Hazine garantisi verilmiş projeleri hizmete açmak da fantastik bir tercih. Müteahhitler, yabancı bankalara milyar milyar faiz ödesin diye bütçeden her yıl katlanarak artan kaynakları aktarmak, bunu yaparken de “milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” deyip, Büyük Taarruz, Çanakkale Zaferi yıldönümlerinde projeleri devreye sokmak.
Demokrasi sorunu
YİD modeliyle yaptırılan Çanakkale Köprüsü için, bütçeden aktarılan kaynakları ayrıntısıyla paylaşan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın açıklaması üzerine paylaştım yukarıda yazdığım düşünceleri.
Dün Çanakkale Zaferi’nin 110. Yıldönümüydü. Yavuzyılmaz, Çanakkale Köprüsü’nün açıldığı 2022 yılından bu yana geçen sürede yapılan ödemeleri ve Hazine zararını paylaştı. Son üç yılda garanti edilen araç geçiş sayısının(günlük 45 bin araç) 49 milyon 275 bin olmasına karşın, gerçekleşen araç geçiş sayısının 7 milyon olduğunu aktaran Yavuzyılmaz, CİMER ile Ulaştırma Bakanlığı resmi İnternet sitesini kaynak göstererek, şirkete ödenen garanti tutarının 899 milyon euro olduğunu bildirdi. Sosyal medya hesabında, bu hesabı nasıl yaptığını ayrıntısıyla paylayan Yavuzyılmaz, CİMER’in kendisine yazdığı yanıta da yer vermiş.
* * *
KÖİ projelerinde, onların bütçeye yükü (yük arayan emekli maaş artışına değil buraya bakabilir) kadar önemli bir diğer konu da verilerin saydam olmaması. Değil mi ki, bu Hazine garantisi tutarları bütçeden çıkıyor; bir milletvekilinin, CİMER’e başvurmaksızın bu verilere ulaşabiliyor olması gerekiyor. Aslında milletvekiline bile kalmadan, milletin kendisinin, vatandaşların bu verilere ulaşabilmesi gerekiyor. Ancak bu verilerin açık olması, “milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” propagandasının gerçek olmadığını ortaya çıkaracağı için “ticari sır” diye, hukuken problemli bir yola başvuruluyor.
Milletvekillerinin dahi ulaşamadığı bu verilerin dar bir bürokratik kadro ile şirketlerde olması, tartışılması gereken bir demokrasi sorunudur.
Not: Bu yazıdan saatler sonra duyurulan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline dair kararın, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne rastlaması, iktidar cephesinden bakıldığında ve bu bağlamda ne kadar tesadüf ne kadar iradidir takdir sizin.
https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/koi-zararini-tarihsel-ve-milli-gunlerle-makyajlamak,49084