Arslan Bulut


Konuşanlar ve konuşmayanlar!

Zuckerberg, “Biden yönetiminden insanlar ekibimizi arayıp, bağırıyor çağırıyor ve küfür ediyorlardı.” dedi. Söz konusu telefon görüşmelerinin kaydının bulunmadığını ancak benzer içerikli e-postaların mevcut olduğunu belirten Zuckerberg, “Doğru ve gerçeği yansıtan içerikleri kaldırmamız için bize yoğun baskı yaptılar. Kısaca, aşıların yan etkisi bulunduğunu ifade eden paylaşımların kaldırılmasını istediler.” diye konuştu.


Facebook’ta Nesrin Mert, Münir Özkul’un "Ben ortaokuldayken, Türkçe hocamız tahtaya konuşanların değil, konuşmayanların ismini yazdırırdı. Bir gün derste şöyle demişti: Çocukları konuşturmazsan, konuştuğu için cezalandırırsan, gelecekte ya hiçbir olaya tepki vermeyen, cesaret edip konuşamayan ya da konuşamadığı ve kendisini ifade edemediği için her şeyi zorbalıkla halletmek isteyen bir toplum yaratırsın." sözünü paylaştı.

Tam da bu sözü doğrularcasına Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin pandemi döneminde sansür için kendilerine baskı yaptığını belirtti.

Zuckerberg, Kovid-19 döneminde, Biden yönetiminin aşıyla ilgili itirazı olanları sansürlemeye çalıştığını söyledi.

Zuckerberg, “Biden yönetiminden insanlar ekibimizi arayıp, bağırıyor çağırıyor ve küfür ediyorlardı.” dedi.

Söz konusu telefon görüşmelerinin kaydının bulunmadığını ancak benzer içerikli e-postaların mevcut olduğunu belirten Zuckerberg, “Doğru ve gerçeği yansıtan içerikleri kaldırmamız için bize yoğun baskı yaptılar. Kısaca, aşıların yan etkisi bulunduğunu ifade eden paylaşımların kaldırılmasını istediler.” diye konuştu.

***

Bu itiraf, Zuckerberg’in masum olduğunu göstermez. Çünkü insanlar, yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludur.

Facebook, bana da aynı sansürü uyguladı. Aşıyla ilgili yazılarımı gerekçe göstererek birkaç defa hesap durdurma cezası uyguladılar; bu uygulama dünya çapında tepkilere yol açınca yapay zekâyla, mesajların görünürlüğünü azalttılar.

Bu sebeple Facebook’u uzun süre kullanmadım.

Türkiye’de ise, Kalp ve damar cerrahı Prof. Bingür Sönmez, katıldığı bir TV programında “Ben aşı olmak istemiyorum deme hakkı yok kimsenin. Herkes aşı olmak zorunda... Değil İstanbul, değil Türkiye, bütün dünyanın yüzde 70-80 oranında aşı olmazsa önümüzdeki 4-5 yıl korona pandemisi ile beraberiz. Virüs her yıl mutasyona uğrayacak. Her yıl aşı olacağız” dedi.

Sönmez, “Aşı olmayanlar ne olacak? Hani köpeklere aşınız var mı diye söylüyordu, şimdi artık insanlara sorulacak. Pasaport alamayacaklar, uçağa binemeyecekler, toplu taşımaya giremeyecekler. Aşı olmayanlara yaşama şansı verilmeyecek” diye konuştu.

Sönmez, katıldığı bir başka programda da “Ben aşı yaptırmam diyenler birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz” dedi.

***

Bilindiği gibi “kovid aşısı” denilen sıvılara karşı çıkanların bilimsel gerekçeleri vardı. PSR testini bulan Karry Mullis'in, “Bu bir genetik testidir, kovid teşhisinde kullanılamaz” demiş olması, İspanya’da Prof. Dr. Pablo Campra Madrid'in, üniversitedeki laboratuvar çalışması sonunda, sıvılarda damar tıkanmasına sebep olan grafenoksit tespit etmesi, temel mRNA teknolojisini icat eden Dr. Malone'nin aşıların güvenli olmadığını söylemesi gibi...

Cumhuriyetçi vekil Marjorie Taylor Greene ise Temsilciler Meclisi’nde, Kovid-19 salgını döneminde ABD'de ve dolayısıyla bütün dünyada süreci yöneten isim olarak bilinen Dr. Fauci’nin yüzüne karşı, “Size doktor demeyeceğim, Bay Fauci diyeceğim. Amerikan toplumunu yanlış yönlendirdiniz ve mahkemede hesap vermeniz gerekir. Sizin cevaplarınıza ihtiyacım yok. Doktorluk lisansını hak etmiyorsunuz, ait olduğunuz yer cezaevidir.” demişti.

***

Münir Özkul’un sözlerine dönecek olursak; genetik yapıda değişiklik yapan sıvıların, aşı süreci tamamlanmadan bütün insanlığa aşı diye dayatılması, Türkiye’de Favipiravir adlı deneme aşamasındaki ilacın günde 16 tane verilmesiyle insanların hastanelerde öldürülmesi karşısında, bilimsel gerçekleri hatırlatmaya çalışan yani konuşabilen birkaç kişiyi “komplo teorisyeni, cahil” diye suçlayanların geçmişteki akademik çalışmalarının, ilaç şirketleri tarafından finanse edildiği anlaşıldı...

Buna rağmen, hâlâ aynı teraneye devam ediyorlar...

Demek ki neymiş? Bütün dünya herhangi bir konuda ikna edilmiş olsa bile, birkaç kişinin konuşması ve doğruları savunması, “hayati” derecede önemliymiş...

Tabii ilkokul ve ortaokulda, öğretmen gelmeden önce konuşanları veya gürültü-patırtı çıkaranları tahtaya yazanların, iş hayatına atıldığında da aynı alışkanlığı devam ettirdiği söylenebilir. Bu defa sınıf öğretmeni adına değil, insanlığın yüzkarası olan Fauci ve Biden’ın da temsil ettiği küresel kapitalizm adına, doğruları konuşanlara saldırdılar.

Bugün geldiğimiz noktada gerçekler büyük ölçüde ortaya çıktı ama hâlâ yalan söylemeye devam ediyorlar...

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/konusanlar-ve-konusmayanlar-878136h.htm