Taha Akyol

Tarih: 03.07.2025 13:16

Krizler ülkesi

Facebook Twitter Linked-in

Bugün CHP’yi yazacağımı söylemiştim, yazacağım. Fakat önce, “karikatür krizi.

Konu Filistin… “Bulutların üstünde” yani uhrevi alemde iki kişi, üstelik “kanatları” var ve birinin adı Muhammed, öbürünün adı Musa… Çizenin niyeti ne olursa olsun böyle bir karikatürden çıkan ilk algı, iki dinin peygamberinin resmedildiğidir.

İslam dünyasında şu kadar milyon Muhammed isminde kişi varmış… İyi de onlar bulutların üstünde ve kanatlı mı?!

Müslüman bir toplumda Peygamber Efendimiz’in sureti dahi söz konusu olmazken, böyle bir karikatür yapılması en azından özensizliktir, hadsizliktir. Kınıyorum.

Özgürlüğü kullananlar, kendi kanaatleri ne olursa olsun, toplumsal değerleri rencide etmemek gibi hem ahlaki hem hukuki yükümlülük altındadırlar. Öbür yanda, bu hadsizliği fırsat sayıp mukabil tahrikleri de kınıyorum. Tepkiler itidal içinde olmalı.

Dine de hür düşünceye de barış fikrine de zarar veren bu her iki davranış türünün de toplumdaki gerilimi körüklemekten başka bir etkisi yoktur.

Bu tür gerilimler ve krizler yüzünden somut sorunlarını konuşup çözemeyen bir toplum olduğumuzu ne zaman fark edeceğiz?!. Bu hastalığımız yüzünden yıllardan beri “orta gelir tuzağı”nda debelenip durduğumuzu ne zaman anlayacağız?..

KRİZİN NABZI EKONOMİ

Kriz hastası bir toplum olduğumuzun bir işareti, 19 Mart’ta İBB’ye yapılan yargı operasyonunun piyasaları allak bullak etmesi, Merkez Bankası’nın bunu önlemek için 60 milyar dolar harcamasıdır.

Normal bir adli soruşturma, piyasalarda siyasi kriz korkusu yaratmazdı. Soruşturma siyasi algılandığı için piyasalarda beliren siyasi kriz korkusu dövizi fırlatmıştı.

Dün Ağır Ceza Mahkemesi, CHP hakkındaki kurultay davasında, dosyayı Asliye Ceza’ya geri gönderdi. Çünkü Ağır Ceza’nın bakacağı bir “rüşvet” söz konusu değildi. Dün bunu ben de yazmıştım. Kurultaya hile karıştırıldıysa buna Seçim Kurulu bakar.

Ağır Ceza’nın dosyayı iade etmesini borsa iyi karşıladı, üç ayda ilk defa yukarı yöneldi. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyayı geri göndermesi, siyasi kiriz endişesi içindeki borsayı rahatlatmıştı.

YOLSUZLUK SORUŞTURMASI

Fakat belli ki iktidar CHP’yi “silkelemek” için kapsamlı bir program yapmış. Dün sıra İzmir’deydi. Eski Başkan Tunç Soyer dahil 157 kişi gözaltına alındı… Bakalım sıradaki “turp” hangileri? Ve dün, Merkez Bankası’nın baskısına rağmen dolar 40’liranın, Avro 47 liranın eşiğine geldi. Avro “tarihi zirve”yi gördü.

Yine kriz korkusuyla ekonomi ilişkisi…

Yolsuzluk varsa iktidar soruşturmasın mı? AK Partili okurlardan bu yönde çok mesaj geliyor, hepimize.

İBB’de İmamoğlu, ABB’de Yavaş, önceki dönemlere ait tespit ettikleri yolsuzluk dosyalarını hazırladılar. İBB’deki dosyalara İçişleri Bakanlığı el koydu, rafa kaldırdı… Mansur Yavaş, atik davranıp dosyaları savcılığa vermişti, o dosyalar da savcılğın raflarında!

İktidar kendi kurumlarındaki yolsuzluklarının üstünü örtüyor. Türkiye bütün tarihinde ilk defa bu iktidar zamanında “Yolsuzluk Algı İndeksi”nde 115. sıraya düştü! Ne bir tek soruşturma açıldı ne de iktidar Yolsuzlukla Mücadele Kanunu’nu raftan indirip Meclis’e getirdi.

Tabii ki, CHP’li belediyelerde de yolsuzluklar olabilir. İktidar bunları CHP’yi “silkelemek” için kullanıyor; olağan usullerle değil, devlet yetkilerini kullanarak hem de… Sorun budur.

VE CHP

CHP’yi “tarihî bagaj”ndan başlayarak daha uzun yazacaktım. Özetleyim. CHP’nin bu “tarihi bagaj”ından kurtulduğuna kitleleri inandırması lazım. “Bagaj” sadece dini hürriyetlerle ilgili değildi. Türkiye’nin o dönemde de en seküler ili olan İzmir, 1930’da Tek Parti istibdadına karşı Serbest Fırka’nın, sonra da 1950’lerde DP’nin kalesiydi. Yolsuzluk ve baskıları Ahmet Ağaoğlu, Şevket Süreyya, Yakup Kadri gibi saygın Atatürkçü yazarlar da yazmıştı.

İkincisi CHP’nin “ülkeyi daha iyi yönetebilir” kanaatini vermesi lazım. Bunun da yolu iş dünyasının, esnafın, piyasanın güveneceği bir program ve güçlü bir kadro ortaya koymasıdır.

Tabii en acili, “birbirlerine düştüler” görüntüsüne bir an önce son vermek.

CHP mevcut yükselişini ancak bu şartlarla seçim başarısına tahvil edebilir.

Demokrasinin bir erdemi de iktidarların sandıkta değişmesidir. Değişmemesinin sorunlarına da “güç zehirlenmesi”’ örnekleriyle yine tarih şahittir.

Türkiye’nin “iyi yönetebilir” bir muhalefete ekmek su gibi ihtiyacı var.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3