G-XKX1J2WR62

Arslan Bulut

Malazgirt’e ortak çıkarmanın asıl sebebi!

Graham Fuller, bu sebeple “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” diye kitap yazdı. Graham Fuller ve Paul Henze, 1980'li yıllardan itibaren, "Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam'dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir" demeye başlamıştı.


Arslan Bulut


Malazgirt’e ortak çıkarmanın asıl sebebi!

Graham Fuller, bu sebeple “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” diye kitap yazdı. Graham Fuller ve Paul Henze, 1980'li yıllardan itibaren, "Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam'dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir" demeye başlamıştı.


Tarihin en büyük Türk zaferlerinden biri olan Malazgirt’i, Kürtlerden sonra Araplara da mal etmenin elbette siyasi bir sebebi var. Bu sebep, Turgut Özal’ın “federasyonu tartışalım” dediği zamandan beri net bir şekilde ortaya çıkmıştır...

Özal’ın “Anadolu Federasyonu kuralım” düşüncesi ile PKK’nın “demokratik özerklik” önerisi de aynı projenin farklı isimlerle seslendirilmesidir.

Bu hedefi son olarak Selahattin Demirtaş, Fatih Altaylı’ya şöyle anlatmıştı:

“Üç Kürt devleti olabilir. İran’da bir Kürt devleti, Irak’ta bir Kürt devleti, Suriye’de bir Kürt devleti... Suriye’de de Irak’taki gibi bir Kürt özerk bölgesi olacağı artık kesin. Tabii bu Suriye’deki Kürt oluşumu, Lazkiye’yi de içine alırsa Kürtler denize ulaşır ve Türkiye’ye tam bağımlılık ortadan kalkar. Irak’ta merkezi yönetim bugünkü anlayışını sürdürürse Irak’taki Kürt devleti tam bağımsız olarak da ortaya çıkabilir.”

Fatih Altaylı’nın “Ya Türkiye’deki Kürtler?” sorusuna Demirtaş, “Gerek yok. Ama olabilir de. Burada bir Türk-Kürt konfederasyonu çok büyük bir güç olur. Onu görmek lazım” diye cevap vermişti.

***

Asıl hedef ise 100 yıl sonra açık bilgi haline gelen, Amerikan Kongresi’nin 1896 tarihli gizli kararında ortaya konulmuştur.

31 Ocak 1896 tarihinde Amerikan kongresinin aldığı gizli karara göre Türkiye'yi "Uluslararası Hıristiyan Komitesi"nin seçeceği bir komisyon yönetecekti. Amerikalı Hıristiyan bir yönetici Türkiye'nin başkanı olarak seçilecekti. Osmanlı İmparatorluğu'nun mevcut bölgelerinin sınırlarla ayrılması, bu bölgelerin Hıristiyan eyaletleri olarak kabul edilip, Hıristiyan gücünün Türkiye Birleşik Devletleri adı altında toplanması sağlanacaktı.

Graham Fuller, bu sebeple “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” diye kitap yazdı. Graham Fuller ve Paul Henze, 1980'li yıllardan itibaren, "Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam'dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir" demeye başlamıştı.

Fuller, Fazilet Partisi'ndeki gençlerin baskın çıkacağı ve Yenilikçi Hareketin ılımlı İslâma liderlik yapacağını söylemişti! Fuller bu görüşünü, 1996’da Abdullah Gül ile Topkapı’da Refah Partisi binasında gizli bir görüşme yaptıktan sonra açıklamıştı.

***

Kamuran Bedirhan ve Sami Sulh’un önerisiyle MOSSAD tarafından geliştirilen ve Bernard Lewis’in yeniden düzenlediği Büyük Orta Doğu Projesi de Baba Bush döneminde ABD’nin resmi politikası haline getirilmişti.

Bernard Lewis, projeyi tasarlarken, İngiltere’nin 20’nci yüzyılın başında Orta Doğu için geliştirdiği “dörtlü konfederasyon” modelinden de yararlanmıştı. Bu projeye göre bütün İslam coğrafyası, dört federasyonla ve “İngiltere’ye bağlı ılımlı bir halife şemsiyesi altında” yönetilecekti.

ABD, Büyük Orta Doğu Projesi’nin 2004 yılında Tayyip Erdoğan’ı eş başkan ilan ederek resmen açıkladı. Türkiye’de bazı kalemler, “Yeni Türkiye”den, “demokratik cumhuriyet”ten bahsetmeye başladı. “Yeni Türkiye”, CIA görevlisi Graham Fuller’in Türkiye’ye biçtiği yeni rolün adıydı. “Demokratik Cumhuriyet” ise PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’ın hayal ettiği, federal cumhuriyetlerden oluşan yeni devletin rejimiydi ve aslında her ikisi de aynı projenin farklı bir şekilde adlandırılmasıydı. Hepsinin temeli 1896’taki ABD Kongresi gizli kararıdır...

***

Abdullah Öcalan, önceleri "Demokratik Cumhuriyet" diyordu... Öcalan, sonradan kavramı "demokratik özerklik" şekline dönüştürdü ve nihayet "demokratik konfederalizm" demeye başladı.

Öcalan'a göre "Kürdistan'da üç hukuk geçerli olacaktır: AB hukuku, üniter devlet hukuku, demokratik konfederal hukuk. Üniter devletler olan İran, Irak, Türkiye ve Suriye Kürt halkının konfederal hukukunu tanıdıkça Kürt halkı da onlarınkini tanıyacak ve bu temelde uzlaşıya gidebilecektir."

PKK'yı destekleyen yazarlar da Öcalan’ın yukarıdaki görüşlerini tekrarlayıp "Böylece bölge ülkeleri arasında Orta Doğu Konfederalizminin oluşmasının önü açılacaktır" diye yazdı.

Murat Karayılan da 2003'ün Nisan ayında, Kandil'de, Türkiye'den giden gazetecilere "Şematik açıdan Demokratik Konfederalizm ile Yeni Osmanlıcılık arasında benzerlik olabilir. Sınırların hafifletilmesi, Arap, Kürt, Türk'ün birlikte yaşaması falan, bu açılardan benzerlik vardır. Ama biz Orta Doğu'da halkların demokratik bir biçimde bir arada yaşamasından yanayız" diyerek neyi hedeflediklerinin altını çizdi.

Malazgirt’e ortak çıkarmak, bu projelere zemin hazırlamaya hizmet etmektedir.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/malazgirte-ortak-cikarmanin-asil-sebebi-835631h.htm

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.