Arslan Bulut


Mantığı var mı bunun?

Görüldüğü gibi Milli Savunma Bakanlığı yetkilileri, PYD/YPG terör örgütüne, ısrarla ABD’nin verdiği adı kullanıyor; “Suriye Demokratik Güçleri” diyor! Hem terör örgütü hem de demokratik güç nasıl oluyor?


Milli Savunma Bakanlığı haftalık basın bilgilendirme toplantısında, “Basında ve sosyal medyada, Cumhuriyetimizin kurucusu, Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir'de, 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle düzenlenen törende yapay zekâ ürünü fotoğraflarla generallerin arandığı, törene katılmak üzere aileleriyle birlikte gelen askeri personelin içeri alınmadığı iddiaları ve 2019 yılında bir televizyon kanalında yayınlanmasının ardından Bakanlığımız ve şahsi olarak general/amirallerimiz tarafından derhal suç duyurusunda bulunulan ve dava süreci devam eden görüntülerin tekrar dolaşıma sokulması, Türk Silahlı Kuvvetlerimize yönelik itibarsızlaştırma ve sistematik bir dezenformasyon çabasıdır." diye bir açıklama yapıldı.

Açıklama bu haberlerin basında ve sosyal medyada yayınlanmasından hemen sonra değil de neden beş gün sonra yapıldı? Kamuoyunu anında bilgilendirmek gerekmez mi?

Elbette böyle önemli bir törende, güvenlik kontrolü şarttır. Ancak, “ordu mensuplarına polis kontrolü” haberleri konusunda bir açıklama yapılmadı!

***

Milli Savunma Bakanlığı yetkilileri, ayrıca Suriye'deki son duruma ilişkin sorular üzerine, şu bilgileri paylaştı:

"SDG terör örgütünün silahsızlanma ve Suriye devletine entegrasyon taahhütlerini yerine getirmemesi, Suriye'nin birlik ve bütünlüğü ile ulusal güvenliğimize tehdit oluşturmaktadır. Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetlerimiz nettir. SDG terör örgütünün süreci sabote eden tavırlarına izin vermeyeceğimiz ve Suriye'nin yeni yönetimiyle işbirliği içinde terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğimiz defalarca belirtilmiştir.

SDG terör örgütü, Suriye ordusuna entegrasyon sürecine uymalı, Suriye'nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğüne zarar verecek her türlü eylem ve söylemden vazgeçmelidir. Türkiye bu sürecin takipçisi olmaya devam edecek ve gerektiğinde hem kendi güvenliği hem de Suriye'nin istikrarına katkı sağlamak için Suriye'ye her türlü desteği verecektir."

***

Görüldüğü gibi Milli Savunma Bakanlığı yetkilileri, PYD/YPG terör örgütüne, ısrarla ABD’nin verdiği adı kullanıyor; “Suriye Demokratik Güçleri” diyor! Hem terör örgütü hem de demokratik güç nasıl oluyor? Kaldı ki terör örgütünün katılması istenen yeni Suriye devletini fiilen kuran da HTŞ denilen terör örgütüdür. İki terör örgütünün arkasındaki, güç ABD ve İsrail’dir. HTŞ, İdlib’de yıllarca Türkiye tarafından da koruma altına alınmış ve Özgür Suriye Ordusu yerine, Şam’a onlar gönderilmiştir!

PYD/YPG’nin, silahsızlanma ve Suriye devletine entegrasyon taahhüdünde bulunmuş mudur? Aksine “Öcalan’ın fesih kararı bizi bağlamaz. Silah bırakmayız, Suriye devletine katılacaksak, kuvvetlerimizi dağıtmayız, özerklik istiyoruz” diyorlar... Tom Barrack da “SDG’nin artık PKK ile ilgisi yok. SDG, ABD’nin müttefikidir. Federasyon altı bir yönetim modeli olabilir” diye açıklama yaptı.

Suriye’nin istikrarını bozan ise ABD, İngiltere, İsrail, Körfez ülkeleri, Ürdün ve Türkiye yönetimleridir. Türkiye’yi yönetenler, Esat’ı yıkarken yerini terör örgütlerinin alacağını biliyordu... Öyleyse, Türkiye’nin güvenliğini Türkiye’yi yönetenler tehlikeye atmış olmadı mı?

***

Strateji uzmanı, emekli general Nejat Eslen bu konuda şöyle diyor:

“Varsayalım ki bir ülkeyi parçalamak için strateji geliştirmek istiyorsunuz... Önce masaya o ülkenin demografik yapısını gösteren haritayı serersiniz.

Arap Baharı ile Suriye için de böyle yaptılar. Baktılar ki Suriye'de Sünni Araplar, Kürtler, Aleviler, Türkmenler, Hristiyanlar, Dürziler, aşiretler var. ‘Bu ülke bu demografik yapısı ile kolayca parçalanır’ dediler.

Suriye'yi bir arada tutan baskıcı Esat rejimi idi. Esat rejimi devrilirse Suriye kolayca parçalanabilirdi. Öyle de yaptılar.

Türkiye'yi yönetenler de Esat'ı devirmek, Suriye'yi parçalamak isteyenlere destek verdi.

Suriye değerli bir vazo gibi idi... Düştü parçalandı.

Türk ordusu Suriye'ye angaje oldu. Karşımıza ABD kara gücü YPG çıktı. İsrail ile komşu ve hasım olduk.

Suriye'de tehlikeli bir belirsizlik var. Suriye'de kendi kalemize öyle bir gol attık ki ağları parçaladık.

Şimdi diyor ki Türkiye'yi yönetenler; ‘Eski El Nusra teröristi El Şara, parçalanan Suriye vazosunu yapıştıracak. Suriye vazosu, eskisi gibi olacak. HTŞ bütün Suriye'yi kontrol edecek.’

Mantığı var mı bunun?

Yoksa kılıç kınından çıkar!

Şimdi yandaş televizyon kanallarında yandaş yorumcular kılıcı kınından çıkarmanın faziletlerini anlatıyor...

Suriye'deki tehlikeli belirsizlik giderek büyüyor ve Türkiye'yi yönetenler galiba bu süreci kullanmaya çalışıyor...”

***

Peki Türkiye’yi bir arada tutan nedir? Kurucu ilkeler değil mi? İşte bu yüzden Atatürk’e ve Türk tarihine saldırıyorlar...

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mantigi-var-mi-bunun-951092h.htm