Arslan Bulut


Mayınlı arazi ve İsrail’in hedefleri!

İsrail’in tek başına, İran saldırısına karşı koyma gücüne sahip olmadığı ortaya çıktı. İsrail’in yanına ABD, İngiltere ve Fransa’yı almadan İran’a artık kafa tutamayacağı belli oldu. Bugün tahminen 100-200 nükleer silaha ve balistik füzelere sahip İsrail karşısında İran, ürettiği hipersonik füzelerle önemli bir üstünlük sağlamıştır.


Tayyip Erdoğan, TBMM 28. Dönem 3. Yasama Yılı Açılış Toplantısı'na Cumhurbaşkanı olarak katıldı ve bir konuşma yaptı. Bu konuşma metni, herhalde dikkatle hazırlanmış bir metindir.

Erdoğan işte bu konuşmanın sonuna doğru şöyle dedi:

-Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir.

-İsrail'in Filistin ve Lübnan'daki saldırılarını çok yakından takip ederken Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle nasıl birer küçük uydu yapı kurmak istediğini de çok net görüyoruz.

***

Erdoğan’ın bu konuşması, muhalif çevrelerde çok dikkatsiz ve özensiz bir şekilde değerlendirildi. Öyle ki İsrail’in devlet olarak bu tür hayaller kurmadığını söyleyenler bile oldu. Eleştirilerdeki tek doğru, Erdoğan'ın sözleri gerçeği yansıtsa bile Cumhurbaşkanı seviyesinde böyle bir konuşma yapılmaması gerektiği yönündeki tespitlerdir.

Erdoğan eleştirilecekse, Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığı gereği, ABD ile birlikte Suriye’yi iç savaşa sürükleme politikası uygulamasından dolayı eleştirilmelidir. Çünkü bu politika, BOP çerçevesinde alınan kararlara dayanır.

Bu arada, Suriye iç savaşa sürüklenmeden hemen önce, 2008-2009 yıllarında, 877 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırı boylarındaki mayınları temizleme ihalesini, 49 yıllığına bir İsrail şirketine vermek isteyenin de Erdoğan olduğu hatırlatılabilirdi.

***

İsrail’in Lübnan’a saldırmasına gelelim...

Emekli general Nejat Eslen, "Hamas, Hizbullah, İran'ın İsrail'e komşu vekil güçleridir. Bu örgütlerden sonra sıra İran'a gelebilir. İsrail; ABD, Çin'e karşı Asya-Pasifik'te yoğunlaşmadan ve Orta Doğu'yu terk etmeden önce ABD desteği ile İran ile hesaplaşmak istiyor. Nükleer programı İran'ı vurmak için bahanedir ve nükleer tesisler lider kadro ile birlikte hedef olabilir. İran'ın da Hamas ve Hizbullah gibi güvenlik açıkları olabilir." diyor.

İran, İsrail'e uyarı olarak süpersonik füzeler gönderdi ama tahrip gücünü yüksek tutmadı. İsrail de saldırıya cevap vermek kararı aldı ama önce Hizbullah'ı etkisiz hâle getirmeye çalışıyor...

Millî Merkez Genel Sekreteri Haluk Dural, “İran'ın misilleme harekâtı” başlıklı incelemesinin sonuç bölümünde, şöyle diyor:

-İsrail’in tek başına, İran saldırısına karşı koyma gücüne sahip olmadığı ortaya çıktı. İsrail’in yanına ABD, İngiltere ve Fransa’yı almadan İran’a artık kafa tutamayacağı belli oldu.

-Bugün tahminen 100-200 nükleer silaha ve balistik füzelere sahip İsrail karşısında İran, ürettiği hipersonik füzelerle önemli bir üstünlük sağlamıştır.

-İran, İsrail’deki Dimona Nükleer Merkezi’ni vurabilecek kapasiteye sahip olduğunu göstermiştir. Bu tesise sadece bir adet İran füzesinin düşmesi sonunda patlayacak nükleer malzemelerin bütün İsrail’i atom bombası ile vurulmuş hâle getireceği açıktır.

***

Büyük Orta Doğu Projesi’ni ilk telaffuz eden ise MOSSAD ajanı Yarbay Bin David’dir!

Osmanlı'ya ihanet eden Bedirhan'ın torunu Kamuran Ali Bedirhan, Paris'teki İsrail Büyükelçiliği'nde istihbarattan sorumlu Yarbay Bin David ile görüştükten sonra 1958'de SAVAK'ın daveti üzerine Tahran'a yerleşti. Orada Lübnanlı politikacı Sami Sulh ile tanıştı. Sulh, Bedirhan'a, “Suriye, Irak ve Lübnan'ın federal birlik halinde birleşmesi, daha sonra bu birliğe Kürdistan, Hicaz, Yemen, Türkiye ve İran'ın katılması ve nihayet ilk fırsatta İsrail'in de birliğe dâhil edilmesi” hakkında fikirlerini anlattı.

MOSSAD temsilcisi Bin David, Bedirhan'a, Sulh'un planına yeni bir fikir eklemesini önerdi. Bu fikir, “Arap Birliği” kavramının yerine “Orta Doğu Birliği” kavramının kullanılmasıydı.

BOP, İngiltere ve ABD vatandaşı Yahudi tarihçi Bernard Lewis'in son şeklini verdiği ve Baba Bush’a sunduğu bir tasarımdır. Büyük Orta Doğu Projesi, Türkiye dâhil 22 İslam ülkesinde haritanın değiştirilmesi, Türkiye, İran, Pakistan, Irak, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın parçalanmasına dayalıdır. Bernard Lewis, bu projeyi, “Orta Doğu kimliği üzerine” diyerek, 1996 yılında, İstanbul’da üstü kapalı olarak açıkladı! Ben de oradaydım ve haberi Akşam gazetesinde, “Orta Doğu Birleşik Devletleri senaryosu” olarak manşetten yayınladım.

ABD, bu projeyi, 2004 yılında resmen açıkladı, haritalarını yayınladı, Erdoğan’a “eş başkanlık” görevi verdi.

BOP, “Büyük İsrail Projesi” demek değil midir? Erdoğan, bütün doğruları söyleyecekse eksik bırakmasın; bunu da açıklasın bari...

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mayinli-arazi-ve-israilin-hedefleri-847436h.htm