MHP ile DEM Parti, TBMM’de usulsüz olarak kurulan “Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun İmralı’ya heyet göndermesi konusunda ısrarını sürdürürken, AKP’nin “toplumsal tepki endişesi” yüzünden formül arayışı devam ediyor. Nefes Gazetesi’nin haberine göre yüz yüze görüşmeye alternatif olarak, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın görüntülü dinlenmesi seçeneği de değerlendiriliyor.
Komisyonda Öcalan’ın dinlenmesi konusunda şu ana kadar fikir birliği oluşmadı. Bir karar alınabilmesi için TBMM ve Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş dahil toplam 52 üyenin 5’te 3’ünün oyu gerekiyor. AKP’nin 23, DEM Parti’nin 5, MHP’nin 4 oyu bulunuyor ve toplam sayı 32’ye ulaşarak karar yeter sayısını karşılıyor. Ancak Meclis’ten bir resmi heyetin İmralı’ya gitmesinin nasıl algılanacağı konusunda AKP’de endişe olduğu siyaset kulislerine yansıdı.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonda daha geniş konsensüs sağlanarak karar almaktan yana tavır izlerken, konuşulan bir diğer formül Dublin görüşmesi benzeri bir gayriresmi heyet oluşturulması... Görüşme gerçekleşirse tutanağın gizli olup olmayacağı, gizli olursa kamuoyunda olumsuz algı oluşup oluşmayacağı ve bu görüşmenin hazırlanacak raporda ne şekilde yer alacağının da komisyonda kararlaştırılması gerekiyor.
***
Komisyonun da yapılması planlanan görüşmenin de Anayasa’ya aykırı olduğunu herkes biliyor ama görülüyor ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Öcalan’ı muhatap alması süreci planlayanların ve Öcalan’ın birinci önceliği...
Aslında AKP iktidarının birinci çözüm sürecinde de benzer tartışmalar yaşanmış, dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel "Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz, o çalışmanın içinde yokuz. Kırmızı çizgilerimiz aşılırsa gereğini yaparız" demişti.
İmralı tutanaklarına göre Öcalan, o günlerde sürecin nereye doğru gittiğini kendisini ziyaret eden BDP/HDP milletvekillerine şöyle anlatmıştı:
"Basına yanlış şeyler yansıdı. 'Öcalan bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten bilmem neden vazgeçti' dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Benim temel görüşüm şudur: Silahlı çatışmaya son vermek, sıkı sıkıya yasal demokratik mücadeleye sarılmak ile olur. Bu, 'yasa çıktı, çıkmadı' tartışması da mesele değil. Bunların hepsi demokratik siyaset aşamasının birer parçasıdır sadece.. Anayasal çoğunluk ile Meclis bir çağrı yapabilir sanırım. Beni şaşırtmayın. 'Tarihi çatışma sürecini sona erdirdik' dediysem 'barış oldu' demiyorum. Legal siyasete evrensel bağlılıktan ve mücadeleden söz ediyorum. Hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ben sadece, 'demokratik Türkiye olmadan bunların hiçbiri olmaz, zamanı da değil, arabayı atın önüne koymayın' diyorum. Önce demokratik Türkiye olmalı."
Öcalan'ın "Demokratik Türkiye" dediği “demokratik özerklik” idi. Yani Öcalan, çözüm sürecinin yol haritasını önceden biliyordu...
***
Aynı dönemde Radikal'den Ezgi Başaran, CIA'nın eski Türkiye-Orta Doğu sorumlusu Graham Fuller ile görüşmüştü:
Ezgi Başaran'ın "Çözüm sürecinin sonunda nasıl somut adımlar atılmış olacak sizce?" sorusuna Fuller, şöyle cevap vermişti:
"Kürt tarafı bir tür idari ve kültürel özerklik elde etmiş olacak diye düşünüyorum. Minimum hedef bu... Türklerin büyük bölümü ademi merkeziyetçilikten yana aslında. Sadece Kürt şehirleri için değil, tüm Türkiye için. Dolayısıyla sözünü ettiğim özerklik daha geniş bir ademi merkeziyetçiliğin parçası olacak. Bunun dışında müzakerelerin nereye varacağını kestirmem zor. Birçok kişi bana bunun sonunda bağımsız bir Kürt devleti olur mu diye soruyor? Bilmem. Ama Türkiye bu durumu zekice yönetirse böyle bir bağımsızlık ihtimalinin söz konusu olmayacağı kanısındayım. Bağımsızlık, Kürt meselesini yanlış yönettiğinde muhtemel olur."
Graham Fuller “bilmem” diyordu ama "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" adıyla kitap yazarak Türkiye'nin nereye doğru evrileceğini planlayan kendisiydi.
***
Bugünkü sürecin ise “yerli ve milli” hatta “devlet politikası” olduğu iddia ediliyor ama bütün adımlar, David Phillips’in 2007 raporuna göre atılıyor.
David Phillips’in, 2007 raporunda “PKK’lılara kademeli bir şekilde eve dönüş veya dağdan iniş imkânı sağlanması, üst yönetimin üçüncü bir ülkeye gönderilmesi, reform paketleri, Meclis’te komisyonlar kurulması, ayrıca ‘Barzanistan’ın tanınması, Türkiye’nin Kerkük’ten vazgeçmesi ve Fırat-Dicle sularını paylaşması” esas alınmıştı.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/meclisi-ocalana-mecbur-etmek-978310h.htm

