Taha Akyol


MHP’de hukukun sesi

“MHP olarak yasamada üzerimize düşeni yerine getireceğiz. Denetim ve denge sorumluluğunu millet bize vermiştir, inşallah başarılı olacağız” (10 Temmuz 20218)


MHP lideri Bahçeli’nin ısrarlı ve istikrarlı eski tavrını bırakıp DEM’le sıcak ilişkiler kurması ve PKK’ya silah bıraktırma konusunda ortaya çıkan yeni sürece öncülük etmesi tam bir sürprizdir.

İktidarın hemen her tavrını şartsız destekleyen MHP’nin son zamanlarda “hukuk” çıkışları yapması da bir sürprizdir. İyi bir sürprizdir…

Bahçeli ne demişti?

MHP olarak yasamada üzerimize düşeni yerine getireceğiz. Denetim ve denge sorumluluğunu millet bize vermiştir, inşallah başarılı olacağız” (10 Temmuz 20218)

Son beş yılda MHP iktidarın hangi tasarruflarını, hangi yasalaştırma girişimlerini “denetlemiş” ve “dengelemiştir” ben bilmiyorum.

Ama MHP’nin “denetim ve denge” yapabileceği en âcil sorun, hukuk ihlalleri olsa gerek.

İMAMOĞLU DAVASI

Bahçelinin, İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklanması hakkındaki açıklaması, kamuoyunda hak ettiği ilgiyi gördü. İktidarın yargı eliyle yaptığı bu işleme Bahçeli tabii bir muhalefet lideri gibi karşı çıkmadı ama önemli uyarılarda bulundu…

Gizli tanıklar”ın hayli etkin olduğu bu soruşturmada Bahçeli “sahih ve sahici deliler” vurgusu yaptı, lehte olan delillerin de toplanmasıyla “dosyasına eksiksiz ilave edilmesi” gerektiğini belirtti, “suçsuzsa” diyerek bu ihtimalin mevcut olduğunu kayda geçirdi.

Dahası, “düşman ceza hukuku” kavramının sıkça kullanıldığı zamanımızda, Bahçeli, “siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icra” edilmesinin, “hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacağını” belirtmesi özellikle önemlidir.

DÜŞMAN CEZA HUKUKU

Ümit Özdağ’ın da sık sık vurguladığı “düşman ceza hukuku” kavramı, rakiplere ve muhaliflere “düşman” muamelesi yapılması demektir. Tarihimizde ve bugün çok örnekleri vardır.

Zamanında suç sayılmayıp soruşturma bile açılmayan konuşmalarından dolayı Özdağ’ın tutuklanması bunun bir örneğidir.

Şiddet” içeren veya şiddete çağıran tek davranışları bile olmadığı halde Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’nun ağırlaştırılmış müebbet ve yıllarca ağır hapis cezalarına çarptırılması böyle bir uygulamadır.

Dahası, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı akıl dışı suçlama, hukukun yüksek yargı katlarında bile nasıl dost-düşman kutuplaşmasına kurban edilebileceğinin bir örneğiydi.

Liste çok uzun…

Bu konularda istese bile Bahçeli’nin ve AİHM ve AYM kararları uygulanmadıkça kimsenin yapabileceği bir şey yoktur. Bu örnekleri zikretmenin sebebi, “hukuk ve demokraside devasa çatlaklar”ın oluştuğunu göstermektir.

EVRENSEL HUKUK VE MİLLİYETÇİLİK

MHP’li Fethi Yıldız “hasta mahkumların salıverilmesi’ için dikkat çeken bir paylaşım yapmıştı. FETÖ ve diğer terör örgütleri de buna dahil miydi? Bu soruda, bilinçaltlarındaki “düşman ceza hukuku” zihniyeti besbellidir.

Yıldız’ın cevabı:“Hukuk evrenseldir. Hiçbir inanç, parti, görüş veya ideolojiyi dışarıda bırakmadan geçerlidir. Adalet herkes için eşit uygulanır.” (7 Ocak 2025)

Halk TV’deki gazeteciler gözaltına alındığında Feti Yıldız’ın açıklaması:

““Haber verme sınırını aşmayan, eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları anayasanın ve Basın Kanunu’nun koruması altındadır” (30 Ocak 2025)

Son olarak Feti Yıldız’ın infaz sistemiyle ilgili açıklamasındaki şu sözleri:

Dünyanın her yerinde, devletin cezalandırma hakkı ile sanığın hakları arasında bir çatışma mevcuttur. Hukuk devleti, bu çatışmanın sınırlarını anayasalar ve insan hakları sözleşmeleriyle belirler!

Anayasa ve insan hakları sözleşmelerinin üstün hukuk normu olması! Yani, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi!

HUKUKUN DEĞERİ

Bir milliyetçinin uluslararası insan hakları sözleşmesini üstün hukuk normu olarak vurgulaması fevkalade değerlidir ve umarım ki ufuk açıcı olur.

Bizde ana akımlardan hiçbirinde tarihen hukuk “üstün değer” olarak görülmedi. Hiçbiri, diğerinden önde veya ileride değildir.

Toplumsal gelişme sürecinde hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, temel hak ve hürriyetler gibi yüksek değerlerinin önemini yeni yeni anlamaya başlıyoruz

Elbette bunda AK Parti’nin baskılarının yol açtığı arayışlar önemli bir motivasyon.

AK Parti, baskıyla iktidarını tahkim etmek istediği için hukukun üstünlüğünü kolay kolay içine sindiremez. Muhalefet elbette hukukun üstünlüğünü savunuyor.
MHP hukukun üstünlüğüne daha bir sahip çıkarsa, yaratacağı ivme daha büyük olur, olmalıdır.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/mhpde-hukukun-sesi-1603634