Ağaçları kesiyorsunuz, ama bu fiili anmadan nakil ve kaldırma diyorsunuz. Bu da AKP tipi muhafazakârlığın başka bir riya sayfası
Muhafazakârlık, muhafaza etmekten geliyor. Muhafaza etmek ise korumak ve saklamak anlamlarını birlikte içeriyor.
Bir varlığı, canlıyı, kültürel bir mirası neden koruyup saklamak ister insan? Özet anlatımla, zarar görmemesi için. Türkiye'yi 22 yıldır yöneten AKP, kendisini muhafazakâr bir parti olarak tarif eder. Ama iş, toplumun ortak varlığı olan kamusal nitelik taşıyan değerlere, varlıklara, doğal kaynaklara, mimari, tarihsel değeri olan yapılara geldiğinde; muhafazakârlık çoğu kez yalan olur.
AKP iktidarının tarihi, yıkarak ya da yıkmaya cesarete edemediğini değersizleştirerek, yenisini, büyüğünü, en büyüğünü, en pahalısını, insanın kendini içinde en küçük hissedeceğini kamu kaynaklarıyla "yakınlarına" yaptırarak karşılıklı kazanıp kazandırmanın tarihidir biraz da.
Bunun son örneği, tarihi Ankara Garı önündeki ağaçlarda yaşandı. Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde, Başkent'te giriş kapısı niteliği taşıyan, 937 yılında hizmete giren Ankara Garı'nın ön kısmındaki ağaçlar kesilerek, yerine elektrikli araçlar için şarj istasyonu kuruldu. Birgün gazetesinde Mustafa Bildircin imzalı haberde, yerde kesilen ağaçlar ve kesildiği noktaya beton döküldüğünü gösterir fotoğraflarda bir de büyük U harfi görüyoruz. (Metro duraklarındaki evrensel bir işaret olan M sembollerini CHP'nin yönettiği belediyelerden ayırmak için "Bunu biz yaptık, Ulaştırma Bakanlığı yaptı" demek için U harfleriyle değiştirmişlerdi.)
Fotoğraflar: Birgün
Fotoğraf, insanın içini acıtıyor. "İnsanın" diye ne kadar ısrarla vurgulasak yeridir. Özel şirketleri kollamak adına; aslında hepimizin ortak varlığı ve zenginliği olan ağaçları, bu kadar rahat ve pervasızca kestirebilmek, kesilmesine onay ve geçit vermek, yakın geçmişte örneğini ne kadar çok görmüş olursak olalım, anlayabileceğimiz türden bir "muhafazârlık" değil. O, başka türlü bir insanlık hâli olmalı.
Ağaçlar sekiz yıl önce kesildi
Aslında Ankara Garı, uzunca bir süredir taktiksel bir politik tercihle değersizleştirilme süreci içinde. Tarihi Ankara Garı; Kolin-Limak-Cengiz üçlüsüne Yap-İşlet-Devret modeliyle yaptırılan ve söz konusu müteahhitlere döviz üzerinden yolcu garantisi verilmiş olan Ankara YHT garı karşısında kelimenin iki anlamıyla da geride bırakıldı.
Bundan sekiz yıl önce 2016 yılında da bu gara ulaşmayı sağlayacak köprülü kavşak için Celal Bayar Bulvarı üzerinde 50'nin üzerinde ağaç kesilmişti. Dönemin Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimi "kesilme" kelimesini kullanmadan ağaçların, TCDD'nin talebi, Orman Bakanlığı'nın görüşüyle "nakledildiğini, nakledilebilecek durumda olmayanların da kaldırıldığını" açıklamıştı. Ağaçları kesiyorsunuz, ama bu fiili anmadan nakil ve kaldırma diyorsunuz. Bu da AKP tipi muhafazakârlığın başka bir riya sayfası.
Yasal olan her zaman meşruiyet anlamına gelmez. Ağaçların kesilmesini bir kurumun isteyip diğerinin uygun görüş vermesi o ağaçların kesilmesini haklı çıkarmaz.
CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, konuyu bir soru önergesiyle Meclis gündemine aktararak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun yanıtlaması istemiyle sorular yöneltti. Kesilen ağaçlar için hangi kurumdan izin alındığını, tarihlerini, kesilen ağaçların yerine kurulan şarj istasyonunun maliyetini, projesini… Soruların yöneltildiği Bakan Uraloğlu dün Bitlis'te konuşmuş. "E ğer siz Allah rızası için iyi niyetle yola çıkarsanız, hele hele başınızda Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider varsa Allah bereketini de o işin kolaylığını da veriyor" demiş.
Tıpkı muhafazakârlık gibi bereket anlayışları da farklı farklı.
Bereket görmek isteyenler Ankara YHT Garı için verilen yolcu garantileri ile gerçekleşen yolcu sayısı arasındaki milyonluk farklara, yedi yıl tutmayan yolcu sayısına, tutmayan yolcu garantileri için müteahhitlere bütçeden aktarılan milyarlarca TL'lik kaynağa ya da tarihi Ankara Garı önünde kesilen ağaçların yerine dökülmüş betona bakabilir.
https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/muhafazakar-iktidarin-agac-sevgisi,46087