Taha Akyol


Neye oy vereceğiz?

Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre İngiltere, Fransa ve Almanya’da “millet sokakta aç açık”, biz ise uçmaya başladık bile… EYT’lilerin taleplerini yıllarca reddeden Erdoğan, şimdi ise “büyüyen, gelişen, kalkınan Türkiye’nin imkanlarının el verdiğini gördükleri” için onlara da bir “müjde” verdiklerini söyledi…


TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, risklerle dolu 2024 yılına Türkiye’nin ağır sorunlarla girdiğini söylüyor:

“Küresel ekonomiye ilişkin riskler ve belirsizlikler çok yüksek; Türkiye ekonomisi açısından da düşmekte olsa da hâlâ çok yüksek olan bir enflasyon oranı, büyümede yavaşlama, dış açık ve kamu açığında artış ile 2023’e giriyoruz.”

Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre İngiltere, Fransa ve Almanya’da “millet sokakta aç açık”, biz ise uçmaya başladık bile… EYT’lilerin taleplerini yıllarca reddeden Erdoğan, şimdi ise “büyüyen, gelişen, kalkınan Türkiye’nin imkanlarının el verdiğini gördükleri” için onlara da bir “müjde” verdiklerini söyledi…

Hangisine inanacağız?

Düşünmenin en basit seviyesi olan “hangisi bizden” diye bakarsak “doğru” da buna göre değişir… Analitik-rasyonel düşünce ise verilerle, somut olgularla düşünmeyi gerektirir.

‘ÖNGÖRÜ’ SORUNU

TÜSİAD’ın yıllık “Türkiye Ekonomisi” toplantısını ben de izledim. Ayrıntıları haberlerde okumuşsunuzdur. Ben ‘zihniyet’ sorunu üzerine yazacağım.

Ülkemizin saygın iktisatçılarından Prof. Selva Demiralp, sunumuna “iktisatçıların da kredibilitesinin, güvenilirliklerinin olgularla sınanması, onların da millete hesap vermesi gerekir” diyerek başladı.

Demiralp iktidarın “enflasyonlu büyüme” dediği model hakkında kendisinin neler yazdığını, uygulamada ne gibi sonuçlar çıktığını rakamlarla, grafiklerle anlattı. Eleştirileri doğru çıkmış, hükümetin öngörüleri gerçekleşmemiş, bazen tam tersi olmuştu. Faiz indirtmenin piyasa faizini yükseltmesi gibi… Enflasyonlu büyümenin sonucu “daraltıcı genişleme” olmuştu...

Prof. Demiralp’ın şu sözlerini not aldım:

“Politikalarda iktisat öğretilerinden o kadar büyük sapmalar yapıldı ki olumsuz sonuçlarını önceden görmek kolay oldu...”

Dikkat, iktisat öğretileri öngörü kazandırıyor… Ama “benim tezim” deyince bu olmuyor.

‘EPİSTEMOLOJİK KOPUŞ’

Hocaların hocası Prof. Cevdet Akçay enflasyonun “çok katmerli hale geldiğini” anlattı. Bu yüzden “fiyat kaosu” yaşıyoruz. Sorun “içinden çıkılması çok zor” hale gelmiştir. Artık FED’in yaptığı gibi faiz ilacıyla enflasyonu aşağıya yöneltmek Türkiye’de yetmezdi.

Ben bunu yeni iktidarın işi çok, ama çok zor olacak diye okudum.

Prof. Akçay, “bütün kötülüklerin anası enflasyondur” diye vurguladı. “Enflasyonlu büyüme” hakkında “teknik bir sorun değildir” dedi ve “kognitif bir sorundur” diyerek hayati derecede önemli bir zihniyet tespiti yaptı.

Kognitif yani bilişsel…

Tam da Prof. Demiralp’in “iktisat öğretilerinden büyük sapmalar” dediği gerçek…

Tam da Bakan Nebati’nin “epistemolojik kopuş… Paradigma değişikliği” dediği gerçek…

Hayati derecede önemli zihniyet sorunumuzdur bu; hatta asırlardan beri...

Sınanmış, teorisi yapılmış öğretilerden kopup da sonuçları gözlemlenmemiş “benim tezim” uygulanınca enflasyonu indirmek niyetiyle faizi indirtiyorsunuz ama tersine, enflasyon fırlıyor, belirsizlikler artıyor…

TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç da aşırı müdahaleler yüzünden fiyat belirsizliğinin arttığını, küresel ekonomi ortamının 2023’te lehimize olmayacağını, artık rezerv satışlarıyla durumun idare edilemeyeceğini ve “yumuşak inişin imkansız” olacağını anlattı.

RİSK VE TEMKİN

TÜSİAD Başkan Yardımcısı Murat Özyeğin’in konuşması, meselenin özünü veriyor:

“2023’ün 2022’den daha az risk, belirsizlik ve zorluk taşıyacağını bekleyemiyoruz… (Bu durum) bizim de izlediğimiz ve izleyeceğimiz politikaları gerek küresel gelişmeler gerekse ekonomi biliminin genel kabul gören yaklaşımları doğrultusunda gözden geçirmemizi gerektiriyor.”

Özyeğin, “Risk almak yerine temkinli bir tavır” diyor.

Ben bunu ekonomi biliminin genel kabul gören yaklaşımlarından kopmamak, ‘benim teorim’ gibi sınanmamış denemelerden sakınmak diye okudum.

Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Hakan Kara’nın öngörüleri: Seçimlerde iktidar değişirse faiz artar, enflasyon % 15-20’ye iner, 2024’te büyüme başlar…

Ama iktidar kazanırsa, enflasyon % 25-40 aralığında kalır, büyüme uzun süre “potansiyel altında” cereyan eder.

Cumhurbaşkanlığını Erdoğan, Meclis’i muhalefet kazanırsa, “daha zor” bir durum ortaya çıkar, parçalı yapı sürdürülemeyeceği için tekrar seçim gerekebilir...

Oy vermenin başka önemli saikleri de var ama ekonomi açısından, bu şıklardan birine oy vermiş olacağız… Sonuçlarını da ona göre yaşayacağız.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/neye-oy-verecegiz-1595337