Taha Akyol


Öcalan’ı bırakmak

Çok kolay bir formül, ne yeni kanun ne Cumhurbaşkanınca özel af… Sağlık raporu yeter bunun için. Öcalan’ın “silahları bırakın” anlamında bir çağrı yapması, terörün bitmesi, bunun karşılığında da devletin “bazı adımlar” atması… Söylenmesi, yazılması çok kolay, hatta hoş… Fakat gerçekleşmesinin önünde bir yığın kritik sorunlar bulunan bir formül.


MHP’li hukukçu milletvekili Fethi Yıldız, “tutuklu veya hükümlünün yaşama hakkı gerektiriyorsa c ezasının infazı ertelenebilir” diye bir açıklama yaptı. Bugünkü ortamda tabii olarak Öcalan’ın serbest bırakılması için bu formülün düşünüldüğü yorumlarına yol açtı.

Çok kolay bir formül, ne yeni kanun ne Cumhurbaşkanınca özel af… Sağlık raporu yeter bunun için.

Öcalan’ın “silahları bırakın” anlamında bir çağrı yapması, terörün bitmesi, bunun karşılığında da devletin “bazı adımlar” atması… Söylenmesi, yazılması çok kolay, hatta hoş… Fakat gerçekleşmesinin önünde bir yığın kritik sorunlar bulunan bir formül.

2013’te başlayan “Çözüm Süreci”nden alınması gerekli birçok dersler var. O zaman da Öcalan'a bir çağrı yapmış ama örgüt uymamıştı.

Öcalan, “başkanlık sistemini destekleriz” diye açıklama da yapmıştı. Çükü Başbakan Erdoğan çözüm sürecinin getireceği oylarla Başkanlık sistemine geçmeyi planlıyordu. Bunu meydanlarla söylemişti.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Fakat PKK’nın, silah bırakmayıp aksine hükümetin gözleri önünde silah ve mühimmat depolaması, hendekler kazması, 15 Temmuz 2015’te Kandil’de Beze Hozat ve Cemil Bayık’ın “devrimci halk savaşı” ilan etmesi süreci bitirmişti.

Devlet Bahçeli’nin Çözüm Sürecini vatan hainliği ile suçlayan ağır saldırıları karşısında Erdoğan da sürecin oy getirmeyip oy kaybettirdiğini görmüştü. “Bedelini ağır ödedik” diyordu. (31 Temmuz 2015)

Bugün, şartlar o zamandan daha müsait gözüküyor. En önemlisi, örgüt Suriye’deki YPG’ye eskisi kadar güvenecek durumda değildir. MHP de sürecin içinde, hatta ön saftadır…

Erdoğan’ın bugün iç politikada beklentisi, yeniden aday olabilmek ve seçilmektir. Şimdi açıkça söylemese de önümüzdeki bir aşamada göreceğiz ki, Erdoğan’ın amacı terörü bitirmenin yanında yeniden seçilmesini sağlayacak bir erken seçim ve mümkünse anayasa değişikliğidir, DEM desteğiyle…

YENİ SURİYE

Suriye’deki gelişmelerin Türkiye açısından en önemli yönü, Şam’da dünyaca itibar gören ve Türkiye’ye dost bir hükümetin kurulmasıdır. Batılı devletler de EL-Şara hükümetine, ihtiyatlı bir iyimserlikle bakıyor. ABD “yakalama ödülünü” kaldırdı, yaptırımları da daraltıyor. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Alman mevkidaşıyla Şam’ı ziyarete gittiğinde "Kuzey Suriye’dekiler silahlarını bırakmalı. Fransa'nın müttefiki olan Kürtler için siyasi çözüm bulunmalıdır. Bir kez daha terör ve şiddet Suriye'de baş göstermemelidir.” diyerek önemli bir açıklama yaptı.

Rejimin lideri El Şara, bütün silahlı grupların resmi Suriye ordusuna bağlanmalarını istedi, kabul etmeyenleri hoş görmeyeceklerini açıkladı.

Bu durumda, YPG’nin başındaki Mazlum Abdi (Kobani) de Suriye ordusuna katılabileceklerini söyledi. Hatta “Sınır güvenliği” konusunu Suriye ordusunun üstlenmesini ifade ederek bir bakıma Türkiye’e güvence verdi.

Şam’ın güçlenmesi, YPG’nin siyaseten zayıflaması demektir.

İKTİDAR NE YAPACAK?

Dış politikanın önemi açık. Hakan Fidan soğukkanlılıkla ve başarıyla yürütüyor. Erdoğan da Bahçeli de hamasi söylemi bırakmalı, dış politikayı güçlendirmek için.

Özetle, 2013-2015 döneminden farklı olarak hem iç şartlar, hem Suriye meselesi, hem uluslararası ortam PKK’yı her zamankinden fazla silah bırakma anlamına gelecek bir formülü kabule zorlamaktadır.

İktidarın Batı karşıtı hamaseti bırakıp ilişkileri geliştirmesi, daha da pozitif etki yaratacaktır.

Henüz her şey sır perdesinin arkasında… Öcalan’ın nelerin karşılında öyle bir çağrı yapacağı, o çağrıyı ve şartları terör örgütünün kabul edip etmeyeceği belirsizdir.

Öcalan’ın durumu ne olacaktır? Silahlı örgüt mensuplarının durumu ne olacaktır? Örgütün ve DEM’in eğitim, özerklik gibi talepleri konusunda hükümetin tavrı ne olacaktır… Bilmiyoruz.

“Her yer Gazze olur” sözü, özensiz bir ifade değil, şuuraltının dışa vurumudur.

İç politikada anayasa değişikliği veya erkem seçim için yapılacak oylamada AKP-MHP-DEM ittifakı sonuç alabilir ama DEM’in desteği uğruna kabul edilecek artların gelecekte büyük sıkıntılara yol açmasından nasıl nasıl emin olunabilir?

Onun için meselenin partizanlık dışlanarak, partiler üstü bir tarzda yürütülmesi gerekir.

Sağduyu ve siyasi olgunluk, akılcılık ve vizyon kadar önemlidir bu tür süreçlerde.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/ocalani-birakmak-1602414