Ahmet DURKAYA

Ödüller, ödüller…!

O kadar ödül verilecek elleri öpülesi insanlar var ki Rabbim başımızdan eksik etmesin.


Ahmet DURKAYA


Ödüller, ödüller…!

O kadar ödül verilecek elleri öpülesi insanlar var ki Rabbim başımızdan eksik etmesin.


Günümüzde birçok işte olduğu gibi ödül törenlerinin de cılkı çıkmış durumda.
Ödülleri verenler, törenleri düzenleyenler ve alanlar mutlu olabilir. Peki gerçekten hak edenlere mi veriliyor bu ödüller? Maalesef bu törenlerin çoğu bana objektif gelmiyor. “Körler sağırlar birbirlerini ağırlar” misali. Kendilerinin istedikleri, menfaat devşirebilecekleri veya adrese teslim törenler oluyormuş hissi uyandırıyor.
Bunları söylerken ödüllere karşı olduğum düşünülmesin. Aksine ödül sisteminin hayatın birçok alanında uygulanmasını doğru buluyorum. 

Eğer bir ödül verilecekse, bu ödül gayret ve çaba sonucu ortaya çıkmış başarı hikayelerine göre verilmeli. Dahası insani ve vicdani tarafı da olmalı.
Törenler, hep aynı isimleri öne çıkaran, reklam ve rant için seçilen ünlü kişilerin, klişe cümlelerle sahnede tuhaf hareketler yaptığı bir platform olmamalı.
İdeolojik olarak kendi cenahını parlatma peşinden koşmamalı.
Birilerine şirin görünme amacı gütmemeli.
Liste bu şekilde uzar gider.

Eskiden beridir üzerinde durmaya çalıştığım, olmasını gönülden arzuladığım, hatta televizyon programı yaptığım dönemlerde sıkça dillendirdiğim bir durum; insanlık için gayret edenlerin ve iyilik yapanların ödüllendirilmesi.
Çünkü bu insanlar, kendilerini tanıtma ve anlatma ihtiyacı duymayan, karşılığını-ödülünü sadece Allah’tan bekleyen, toplum yararına hizmet etmeyi şiar edinmiş hayatını iyiliğe güzelliğe vakfetmiş kişilerdir. Çalışmalarının takdir edilmesi muhakkak gayretlerini arttıracaktır. Maalesef bu insanların ödül törenlerinde adı esamesi okunmuyor.

O kadar ödül verilecek elleri öpülesi insanlar var ki Rabbim başımızdan eksik etmesin. Mesela; şehit yakınları, evlat nöbeti tutan anne ve babalar, gazilerimiz, vatan ve milleti için karşılıksız çaba gösterenler, üretenler, yaralı bir hayvanı bile görmezden gelmeyenler, mühacire ensar olabilenler, çığır açacak buluşlara sahip bilim insanları olmaları yolunda ilerleyenler, eğitip öğretenler, uyuşturucu batağındaki gençlerimizi kurtarmak için mücadele verenler, zulme kayıtsız kalmayanlar…

Bu hassasiyetler göz önüne alınmadan yılın siyasetçisi, yılın iş insanı, yılın sanatçısı, yılın adamı-kadını şeklinde verilen plaket ödüller sözde kalıyor.
Ödül alana da verene de şu sorulmalıdır: Kime göre, neye göre hangi kriterler dikkate alınarak bu ödül verildi?

“İnsan, lâyıkına muhabbet, müstehakkına nefret ettiğini göstermeli.”

Yeni bir yazıda buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olunuz.