İsterseniz konuya girmeden önce sizlere bir deneyden, Ivan Petroviç Pavlov’dan ve deneyinde kullandığı köpeklerden söz edelim.
Ardından da bilim dünyasında ün kazanmış böyle bir deneyin şu anda en çok hangi meslek erbabının söz konusu deneyde kullanılanlara benzediğini görelim.
Bilim adamları laboratuvar çalışmalarında çoğunlukla kobay olarak fareleri kullanırlar.
1849 yılında Rusya'da doğan Ivan Petroviç Pavlov ise kobay olarak köpeği kullandı.
Belki de bir istisna teşkil ettiği için köpeğin adı da Pavlov ile birlikte çok meşhur oldu: Pavlov'un Köpekleri.
Öğretmenlik ve Tıp eğitiminden geçenlerin genellikle karşılaştıkları ve
"şartlı refleks" için örnek verilen bu yöntem oldukça etkili ve ilginç bir buluştur.
Öylesine etkilidir ki, sindirim sistemi üzerinde yapılan bu çalışma ile Pavlov, 1904 yılında Nobel kazanmıştır.
Bir köy papazının oğlu olarak dünyaya gelen Pavlov çevresinde heyecanlı ve neşeli biri olarak tanınmaktadır.
Orta öğreniminden sonra eğitimine, Saint Petersburg Üniversitesinin Doğa Bilimleri Fakültesinde devam etti.
Fizyolojiye olan ilgisinden dolayı Tıp Fakültesini bitirdi fakat hekim olarak görev yapmadı.
Pavlov daha çok bir laboratuvar kurmak ve birtakım deneyler yapmak istiyordu.
Bu yönde attığı adımlar ve yaptığı çalışmalar onu bir profesör olarak Deneysel Araştırma Enstitüsü Başkanlığına getirdi.
Pavlov, deneylerinin hepsinde köpekleri kullandı.
Kendisini bilim dünyasında meşhur eden deneyi ise şöyleydi:
Ivan Petroviç Pavlov bir süre aç bıraktığı köpeğin dikkatini çekecek şekilde aralıklarla zil sesi dinletti, daha sonra yiyeceğini verdi.
İlk zil seslerini pek umursamayan köpek belli bir süreden sonra fark etti ki kendisine zil sesinden sonra et veya kemik veriliyor.
Bu deney; zil sesi ve ardından et… şeklinde tekrarlanınca köpek artık şunu öğrendi:
Demek ki önce zil çalacak ve sonra kendisine yiyecek verilecekti.
Köpek böylece her zil sesi duyduğunda yiyecek bekledi.
Pavlov daha sonra zil sesinin ardından köpeğe yiyeceğini vermedi, bu durumda ise köpeğin salyalarının aktığını gördü.
Pavlov bu deneyini başka köpekler üzerinde de yaptı ve hepsinden aynı sonuçları aldı; köpekler zil sesinin ardından yiyecek bekliyor, verilince yiyor, verilmeyince de salyalarını akıtarak sahibinin ellerine bakıyordu.
Böylece Ivan Pavlov sonraları adını "şartlandırılmış refleks" koyacağı merkezi sinir sistemi üzerindeki çalışması ile meşhur oldu ve bilim tarihine adını yazdırdı.
Bu çalışmanın hekimler ve öğretmenler için hala değerli olduğunu söyleyen birçok dostum ve arkadaşım var.
Pavlov bu deneyleri yaparken farkında mıydı bilmiyorum ama günümüzde medya dünyasında ‘şartlı refleks'in çok daha ciddi olarak işe yaradığını görüyoruz.
Birçok köşe yazarı eline kalemi aldığında beyni ile, yüreği ile, vicdanı ile değil, refleksi ile yazıyor.
Çünkü bu yazarların, çizerlerin sahipleri de tıpkı Pavlov gibi önce zil çalarak hedefi gösteriyor, daha sonra euroları verecek şekilde bunlara refleks kazandırmış.
Kurdukları sınır tanımayan medya imparatorluğu, elinde aç köpekler için kıpkızıl et tutan bir Pavlov yerine, elinde yemyeşil dolarlar tutan bir Pavlov'a dönüşmüş.
Dünyanın her tarafında elleri kolları var bu Pavlovların ve bunların eline bakan yüzlerce, binlercesi vicdanları, akılları ve yürekleri ile değil, refleksleriyle hareket ediyorlar.
Teknoloji ilerledikçe sosyal, işitsel, görsel ve diğer tüm mecralar aynı kişiler, aynı akrabalar ve aynı ortaklıklar eliyle büyüdükçe büyüyor, giderek devleşiyor ve bir ahtapot gibi tüm Dünya'yı kuşatıp evlerimizde, çocuklarımızın küçük dünyalarına kadar girip, damarlarında dolaşıyor.
Kitleleri yönlendiriyorlar.
İktidarları yönetiyorlar.
Hükümetleri yıkıyorlar.
Darbeler yaptırıyorlar.
Ekonomileri altüst ediyorlar.
Toplum sağlığı ile oynuyorlar.
Hileli yiyecek ve içecekleri pervasızca piyasaya sürüyorlar.
Her yerde, her alanda, her insanın arzu ve isteklerinin içinde bu medya imparatorlarının ürünleri var.
Son yıllarda eşitlik ve özgürlük kavramlarını LGBT üzerinden özellikle çocuklara ve genç kuşaklara ulaştırarak alan kazandılar.
Gazze ve Lübnan olayları şartlandırılmış refleksleri ile yazan ve konuşanlar ile vicdanlarının sesi ile yazan ve konuşanlar arasında çok büyük bir fay kırığı oluşturdu.
İşin en ilginç tarafı ise; bir yıldan fazla bir zamandan beri, yani Gazze olayları başladığından beri, etrafımızda Pavlov’un köpeklerinin çokluğunu fark etmemiz oldu.
Aç bırakıldığında salyalarını akıtarak çevremizde dolaşan bu köpeklerin bize zarar vermeleri an meselesi.
Çünkü; hükümet ve devlet bir yandan iç barışı sağlamak için büyük bir çaba harcarken, Pavlov’un günümüzdeki temsilcisi olan küresel aktörler de hem köpeklerin sayılarını çoğaltıyor ve hem de daha aktif olmaları için köpeklerine verilecek dolarların miktarını arttırıyorlar.
Çok kritik bir sürece girdik, Allah sonumuzu hayra çıkarsın.
https://www.haber7.com/yazarlar/ferman-karacam/3482053-pavlovun-kopekleri-her-yerde-aktifler