Mehmet Şimşek, kendisinden önce başka bir iktidar varmış da ekonomiyi o bozmuş gibi kurguladığı steril retorikten bir türlü vazgeçmiyor. Vazgeçmesine de ne imkân var ne de ihtimal.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dün T24’ün bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Yıllık Konferansları’nın açılış konuşmacısıydı.
“Belirsizlikler ve Öngörüler” teması altında düzenlenen ve tüm gün süren konferanslar dizisinde Bakan Şimşek, “İstikrar ve Reform Programı” konulu bir sunum yaptı.
* * *
Yazılarımızı düzenli izleyen okurlar, Şimşek’i göreve geldiğinden bu yana (16 ay) icraatı, açıkladığı programlar ve bunlar üzerine geliştirdiği söylemler üzerinden eleştiren ve sorular yönelten yazıların sıklığını bilir. O nedenle T24’ün kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, konferansı haber verip programı paylaştığında, Şimşek’in adını görünce, nihayet bu defa sorularımı yüz yüze sorabileceğimi düşündüm. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Şimşek, sunumunu tamamlar tamamlamaz ayrıldı.
Fakat bu defa soru almayışı -birkaç kez bu köşede vurguladığım- tasarruf tedbirleri paketini açıkladığı toplantı sonrasından farklıydı. Yani gitmesi olası zor sorularla karşı karşıya kalmamak için değildi. Bakan Şimşek, kürsüden inmeden önce, Ankara’ya dönmek durumunda olduğu için soru alamayacağını özellikle vurguladı.
Bunu duyunca da nedenini sorup öğrendim. Aslında Bakan Şimşek’in konuşması, sabah, ilk toplantı olarak değil, öğle yemeği arasından önceki bir saate programlanmış ve konuşmasının ardından soru yöneltme imkanı bulabilecekmişiz. Ancak sonradan gelişen MGK toplantısına katılım zorunluluğu nedeniyle program değişikliği olmuş. Programı iptal etmemek için saat öne çekilerek çözüm bulunmuş. Hem T24 programına hem de asli görevine katılabilmesi için...
Eleştiri oklarını göze alarak
Aslına bakarsanız Şimşek’in, böyle bir siyasal ve medya ikliminde T24’ün toplantısına katılıp sunum yapmasının alışılmış “iktidar mensubiyeti” kodlarından farklı bir tercih olduğu da ortada. Hazine ve Maliye Bakanı’nın T24’ü izlediği, iktidar partisi ile bakanlar içindeki eleştiri oklarını göze alarak bu konferansa katıldığı ve sunum yaptığı anlaşılıyor.
Kreş yatırımı dönemi
Şimşek’e soru yöneltme olanağı bulabilseydik “İstikrar ve Reform Programı”nı anlatırken aldığım bazı notlara değinecektim. Sözgelimi, kadınların iş gücüne katılım oranı konusunda bilgi verirken söylediği “kreş yatırımı” konusu...
Kadınların işgücüne katılım oranı yükselmiş bile olsa yüzde 34’ün son derece yetersiz olduğu ortada. Bakan Şimşek, “Kreşlere yatırım yaparak, kadınların işgücüne katılımını yükseltmek istiyoruz” dedi.
Son derece kompleks ve büyük altyapı yatırımları gerçekleştirmiş bir ülke için ihtiyaca uygun sayı ve donanımda kreşleri çok da uzun olmayan bir süre içinde yapmak zor olmasa gerek. Mesele, bunu dert edinmekte başlayıp bitiyor. Bütçedeki tercihlerin tamamı gibi aslında. Kadına bakışını, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak gösteren bir iktidarın kreş atağına girmesi, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanması amacından ziyade ekonomik büyümeye ya da makroekonomiye olumlu yansıyacağı düşünülen çıktılar ile ilgili olsa gerek.
İşçi bulamamak
Diğer taraftan, rezerv yeterliliğine ulaşıldığını, risk priminin iyileştiğini söyleyip enflasyondaki katılığın aşılacağını anlatırken, ekonomide yavaşlama ve daralma olduğunu da söyledi Şimşek.
Son zamanlarda ekonomiyle ilgili sıkça işittiğimiz bir yakınma hali: “Ya işsizlik var diyorsunuz ama falanca işletme işçi bulamıyor.” İşte bu tespit Şimşek’ten de geldi. Daha doğrusu, atıf yaptığı Anadolu gezilerinde dinlediği bir saptama olarak... Güneydoğu’daki birkaç şehir hariç, bütün Orta Anadolu, Ege, Karadeniz’de eleman, işçi bulamama sıkıntısını dile getiriliyormuş.
Tabii bu yaygın sıkıntıda, şikâyet eden işverenin işçiye doğru düzgün ücret önermemesinin, ne kadar payı var onu öğrenemiyoruz. Bu sorunun da cevaplanmaya ihtiyacı var. O cevabın bizi götüreceği yer de işgücüne bakış.
Şok terapi yapabilirdik
Şimşek, dezenflasyon programını “şok terapi şeklinde de yapabileceklerini ancak kademeli yapmayı tercih ettiklerini” de ekledi. Reel sektör ile bankacılık sektörüne uyum için fırsat verildiğini vurguladı. Bu notun kendisi önemli tabii de vatandaşın hakiki geçim sıkıntısına, iki yakayı bir araya getiremeyişine yine uzak kalıyor. Bu da çok normal çünkü Şimşek, kendisinden önce başka bir iktidar varmış da ekonomiyi o bozmuş gibi kurguladığı steril retorikten bir türlü vazgeçmiyor.
Vazgeçmesine de ne imkân var ne de ihtimal.
https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/simsek-in-kres-ve-istihdam-vurgusu,46617