802-508-7352

Ahmet Taşgetiren


Siyaseten yarılmış ülkede bayram

2023 14 Mayıs’ı Erdoğan’a ilk turda seçilme şansı vermeyen bir tarihti. 28 Mayıs’ta ikinci turda karşıda Kılıçdaroğlu’nun bulunuyor olmasının avantajını kullandı ama bir daha seçilmek istiyorsa tehlike çanlarının çaldığı açıktı.


Bayrama siyaseten yarılmış bir Türkiye ile giriyoruz. İktidar partilerinin muhalefetle bayramlaşmadığı bir Türkiye tablosu var ortada. Hatta MHP’nin DEM’le bayramlaşıp ana muhalefetle, Ak Parti’nin hakeza DEM ile bayramlaşıp Saadet, Gelecek, DEVA ve İyi Parti ile bayramlaşmadığı bir Türkiye…

Türkiye’yi böyle bir yarılma noktasına getirmek kim için başarıdır, oturup konuşmak lâzım.

Bir gerçek var, bir süredir Türkiye bir “strateji savaşı”na sahne oluyor.

2019’da İstanbul’un kaybı ile uykusu kaçtı iktidarın. Orada tek irade Erdoğan.

İstanbul önemli, hem çok önemli.

2023 14 Mayıs’ı Erdoğan’a ilk turda seçilme şansı vermeyen bir tarihti. 28 Mayıs’ta ikinci turda karşıda Kılıçdaroğlu’nun bulunuyor olmasının avantajını kullandı ama bir daha seçilmek istiyorsa tehlike çanlarının çaldığı açıktı.

Ya muhalefet farklı bir adayla çıkarsa…

Erdoğan, İstanbul’u elinden alan isimdeki siyasi pırıltıyı görmemiş olamaz. Ekrem İmamoğlu diye bir adam eski bir Başbakan’ı, üstelik Cumhurbaşkanı’nın bütün devlet imkânlarını seferber ederek desteklemesine rağmen yenmeyi başarmıştı. Üstelik “Çaldılar” diye iptal edilen seçimin ikinci turunda 13 bin farktan 800 bin farka çıkarak.

2024 - 31 Mart’ında İktidarı ve tabii Erdoğan’ı ikinci bir yenilgi bekliyordu. Yine asıldı seçime, kendisi, bakanları ve devlet imkânları… hayret bu defa 1 milyon fark atarak kazandı İmamoğlu.

İmamoğlu’nun yakın geleceğin Cumhurbaşkanı adayı olacağını okumak için siyaset bilmeye gerek yoktu. Adam İstanbul’u aşıp Türkiye çapında siyaset yapıyordu.

Birileri mi tavsiye etti, kendisinin içinden mi doğdu bilinmez, Erdoğan dünyasında “Bunun önü kesilmeli” kararı oluştu.

Ama nasıl olacaktı bu? Adam seçime giriyor, kazanıyor, iktidar sizsiniz ve bütün iktidar gücüne rağmen kazanıyor. Demokrasi böyle bir şey, halk bazen bütün iktidar gücüne rağmen muhalefeti iktidar yapar. Erdoğan da vesayet düzenlerini böyle aştığını düşünmüyor mu?

Son operasyon böyle bir değerlendirmenin içinden çıktı. Plan şuydu:

-Gözünün yaşına bakmayalım. Yargı devreye girsin, gözaltı ile başlayıp ilerleyelim.

-Evet operasyon ilk planda içerde ve dışarda Erdoğan’ın “muhtemel rakibi”ni tasfiye gibi okunacaktı. Buna karşı “Yargı bağımsız” söylemi kullanılacaktı.

-Yolsuzluk ve terörle iltisak suçlaması halkta etkili olur, kontrol edilen medya gücü ile de yoğun bir propaganda yapılırsa “İmamoğlu itibarsızlaştırılır” diye düşünüldü. Bir de Cumhurbaüşkanlığı için şart olan diploma iptali olursa zaten ümit kalmazdı!

-Daha seçime üç yıl vardı, bu süre içinde bir yandan belediye imkânı elinden alınır, diğer yandan da itibarsızlaştırma kampanyası devam ederse İmamoğlu halkın içine çıkamaz hale gelirdi. Hesap buydu.

Pim çekildi ya da Erdoğan’ın ifadesiyle “macun tüpten çıktı.” İmamoğlu içerde, İmamoğlu’nun birlikte çalıştığı100 civarında insan içerde, İstanbul’da kazanılan 5 belediyenin başkanları içerde. İstanbul’u “yargı marifetiyle” ve idari operasyonla geri alıyor sanki iktidar. İktidar medyası savunmasız alanda yoğun bir yolsuzluk kampanyası yürütüyor. Bu medyaya göre masumiyet karinesi falan hikâyeden ibaret.

MUHALEFETİN STRATEJİSİ

Muhalefet, 2024 seçimlerinde kazanılan belediyelerin kendisi için bir “iktidar hazırlığı” olacağını ilan etmişti seçimden sonra. Bir tür “sınav”dı burada yapılıp edilecekler.

Gözaltında olacaklarını biliyor olmalıydılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha seçim kampanyası sırasında “merkezi iktidarla uyum göstermeyen yerel yönetimlerin işinin zor olacağı”nı ilan etmişti.

Eğer gözaltında olduklarını biliyor iseler ve hele İmamoğlu, geleceğin Cumhurbaşkanı adayı olduğu düşüncesinde ise, meselâ yolsuzluğun yanından geçer miydi? Böyle durumlarda yoğurt üflenerek yenilmez miydi? CHP ki geçmişte İSKİ’de yolsuzluk depremi yaşamıştı, şimdi yeniden böyle bir çamura batar mıydı?

Akıl “Batmaz” diyor.

Türkiye’de “siyasetin finansmanı” diye kirli bir alan var, belediyelerin böyle bir alanda kullanılabilirliğini en iyi deneyimleyenlerin başında Ak Parti’nin hakim olduğu belediyeler gelir. Ama bunun için bir yargı iradesinin devreye girmesi lâzım, hangi cesur yargı onu yapacak bugün?

Şu anda CHP ve İmamoğlu bu cenderenin içinde. Temiz kalmayı başarmışlar mıdır, bilmiyoruz.

İmamoğlu ve CHP, son operasyonu “iktidarın Yargıyı kullanarak gerçekleştirdiği yol kesme eylemi” olarak değerlendirdi, kitlelere öyle takdim etti ve kitlelerin de bunu böyle okuması zor olmadı. Olayın dünyada da böyle okunması tabii. Türkiye de dünya da yaşanan deneyimlerle bu kadarlık bir siyasi bilince sahiptir.

CHP sürece içerde kitleleri dışarda demokrasi duyarlılığı olan odakları katmaya çalışıyor, içerde bir ölçüde başarılı da oluyor. Yalnız iktidarın yargı – emniyet birlikteliği ile kitlelere yönelik gözaltı – tutuklama yöntemleri ne kadar yıldırıcı olur düşünmek lâzım. Bayramı “içerde” geçiren gençlerin ailelerinin duygu dünyası nasıl gelişecek, bir soru.

Dışardaki odakların alakasının ise, iktidar tarafından yeniden “dış güç baskısı” gibi sunulma ihtimali bulunuyor ki, bunun da alıcısı vardır iktidar tabanında.

Ayrıca İmamoğlu ve CHP’nin “Yargıdan aklanarak çıkma süreci taa AİHM’e uzarsa…” diye bir ihtimal de herhalde karabasan gibi ortada duruyordur.

Muhalefetin iktidara, özellikle Tayyip Erdoğan’a yönelik “Dün size yapılanı bugün rakiplerinize uyguluyorsunuz” yollu etik sorgulamalarının karşılığı olur mu? Sanmıyorum. Ahlâk, etik gibi konular çoktandır “naiflik” değirmeninde öğütülmüş bulunuyor.

Bu arada Yargı’nın itibarına vurulan darbe mi? Onu ne siz sorun ne ben söyleyeyim!

Son söz: Siyaset bir maratondur. 40 kilometre bitmeden ipi kimin göğüslediği açıklanmaz.

Bayramınızı tebrik ediyorum, ülke iklimi gergin yarılmış gibi gözükse de sizler küçük dünyalarınızda mutlu olun hiç olmazsa… Çocuklarınızla, torunlarınızla…

https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/siyaseten-yarilmis-ulkede-bayram-1603371