Fakir YILMAZ

Siz de yakmayın, Siz de, biz de yanarız..

Ve ben bir yandan her geçen saat büyüyen olayları izleyip, dinlerken diğer yandan panik için haber, yorum, mesaj, sayfa, sanalda paylaşımlar yaparken biz insanlardan daha çalışkan olduğu söylenen ve Ağustos Böceği gibilerinin 'çalsın sazlar, oynasın dernekçiler' dediği bir zaman da


Fakir YILMAZ


Siz de yakmayın, Siz de, biz de yanarız..

Ve ben bir yandan her geçen saat büyüyen olayları izleyip, dinlerken diğer yandan panik için haber, yorum, mesaj, sayfa, sanalda paylaşımlar yaparken biz insanlardan daha çalışkan olduğu söylenen ve Ağustos Böceği gibilerinin 'çalsın sazlar, oynasın dernekçiler' dediği bir zaman da


Başta daha dün 'Pis Kürtler' denerek evleri, işyerleri yakılan, iş arayan Karslılara 'Buraya giremez' denen insanlar olmak üzere Sivas'ta yapılan yobazlık sonucu 33 insanı canlı canlı Madımak'ta canları yakılanlar, her olaya saf, saf pat diye dalanların 'Bu kadar misafirlik yeter, mülteci istemiyoruz' diyerek caddeye, sokağa, sanala fırladığını görürken gerildikçe geriliyor, kendimce bu gerginliğin önüne nasıl geçebilirim diye gecenin geç saatlerine kadar düşünüyordum.

Çünkü 'Komünistler ölüm' denip, babama saldıranların, cuntaya sarılıp, bizleri hain ilan edenlerin yine birilerinin arka kapılarda ki karanlık hesapları için fırsat olan Kayseri'de ki olay bir anda ülkeyi sardığı gibi iş insanlarımızın, yük getirip, giden araçlarımızın, gümrük kapılarımızın ve benimde katıldığım 'Orada ne geziyor?' denen Askerimizin de olduğu Suriye'ye kadar sıçramıştı.

Ve sanki yeni baskıdan çıkmış, dalgalanıp, kırışmamış, ütülü olduğu besbelli olan yani sanki birleri bu karanlık oyunları daha da alevlendirmek, kardeşi kardeşe öldürtmek, zaten kan, revam için olan insanlığı iyiden iyiye Ortadoğu'da ki kana bulamak için önceden hazırlanmış bayrağı çıkarıyor, tahrik edilmiş insanların eline verip, kameralar karşısında parçalatıyordu.
Tep teze, ütülü, sanki baskıdan yeni çıkmış, bir milletin şeref dediği bayrağını alçakça bıçaklatıp, yırttıranları izlerken ben de nerdeyse 8 katlı binanın 6. katının balkonunda ayağa kalkıp, Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takarak kendini boşluğa bırakan ve İstanbul Boğazı'nda 3 bin 358 metre süzülerek, benim üzgün olduğum, Erdoğan'ın 'Atı alan geçti' dediği, Abdullah Gül başta olmak üzere nicelerinin boğaz manzaralı köşklerinde keyif yaptığı Üsküdar'da inen Hezârfen Ahmed Çelebi olacaktım.

Çünkü birileri gibi bana ne diyemiyor, tahrikin ne olduğunu, nasıl birden alevlenip, önüne çıkana Türk, Kürt, İran'da ki Azeri, Suriyeli, Çin'de ki Uygur Türk yada Alevi, Suni demeden yakıp, yıktığını görüyor, izliyor ve Kayseri Valisi gibi ben ne yapabilirim diye dudaklarımı dişlerimle ısırıp, yercesine üzülüyordum.

Evet, yapacağımı yapmak ilk önce https://x.com/fakir_yilmaz adresli X twitwrda 'KAYSERİ’DEN SONA KONYA’YA SIÇRAYAN OLAYLARI TAHRİK ETMEK YANAN ORMANLARA SU SEPMEKTENTSE BENZİN DÖKMEKTİR! Unutmayın Benzin çok pahalıdır.. YAPMAYIN!' masajını atıyor bunula yetinmeyip, önce olayların çıktığı yerlerde tanıdıklarımı arıyor, karışmamalarını, dikkatli olmalarını, evlerine çekilmelerini istiyordum.

Sonra geç saatlere kadar yangına su taşıyan Karınca misali yakılan ateşin daha da büyümemesi ve kıvılcımlarının her yere saçılmaması için hazırladığım ve paylaştığım onca haber arasında 'Provokatörlere, Ajanlara Dikkat!' diyerek 7 sütunluk manşetiyle yayın grubumuz Kuzey Doğu Anadolu Gazetemizi hazırlıyor, pdf ve jpg olarak al acele sanalda paylaşıyordum.
Bununla yetinmiyor, bir yandan son dakika haberlerini izliyor, diğer yandan Son Vilayet Gazetemize 'Yakmayın, Sizde Yanarsınız! 'manşetiyle süsleyip, 'Çünkü günler de 2 Temmuz ve.. Madımak Hala yanıyor!' alt manşetiyle yakılmak istenen ateşi söndürme telaşı içinde ter döküyordum.

Ve ben bir yandan her geçen saat büyüyen olayları izleyip, dinlerken diğer yandan panik için haber, yorum, mesaj, sayfa, sanalda paylaşımlar yaparken biz insanlardan daha çalışkan olduğu söylenen ve Ağustos Böceği gibilerinin 'çalsın sazlar, oynasın dernekçiler' dediği bir zaman da yaklaşan kış öncesi aradığı yiyecek için 6. kata kadar tırmanmış, balkonuma girmiş ve ayağımı ısıran Karıncayı kıskanıp, ekonomisi, ormanları zaten yanan ülkeyi olduğu gibi içinde olan bizleri de iyiden iyiye hem de ölesiye yaksın denilerek çıkarılmak istenen yangını söndürme telaşı için yazılarıma, haberlerime, mesajlarıma ve paylaşımlarıma “Kul olayım kalem tutan ellere Katip arzuhalim yaz yare böyle” türküsü eşliğinde 'yakmayın, siz de yanarsınız!' diyerek sabahın ilk ışıkları ve okuyan ezanına kadar yazmaya devam ediyordum.

Evet, sabahın ilk ışıkları ile iyiden iyiye yorulan gözler ve kolların son bir hamsesiyle 'HALA YANAN MADIMAK GİBİ BUGÜNDE 'İSTEMİYORUZ' DEYİP, KAYSERİ'DE YAKTIKLARI, SURİYE'YE SIÇRAYAN ATEŞİN SOĞUTULMAYA ÇALIŞILDIĞI BUGÜN YANİ 2 TEMMUZ"U SANALDAN SÖZDE ANIP, TATİL KÖYÜNDE, SAHİLDE GÜNEŞ'TE, KÖYDE YAYLADA, KAVHANE DE, DEDİKODU İÇİN TOPLANILAN ÇEPER DİBİNDE YANANLAR SİZİN İÇİN ATAŞ'TA YANMAYA DEĞER Mİ?!. ' sorusunu arayarak ancak uyuyordum.