İbrahim Kahveci

Tarih: 15.03.2025 11:00

Sorun keşke pahalılık kadar basit olsa

Facebook Twitter Linked-in

TÜİK “Yaşam Memnuniyeti Araştırması -2024” sonuçlarına göre vatandaşlar en fazla ekonomiden şikayet ediyor.

Ekonomiye ilişkin şikayetlerin yüzde 29,2’si hayat pahalılığından; 14,0’ü yoksulluktan ve 5,5’i de işsizlikten. Böylece ekonomiye ilişkin şikayet oranı %48,7’ye ulaşmış oluyor.

Bunun dışındaki ana şikayet konuları ise; %15,7 ile eğitim, %8,2 ile adalet, %6,4 ile terör ve %5,5 ile dış göç olarak dikkat çekmektedir.

Hükümet kanadına baktığımızda sürekli hayat pahalılığının düşürüleceği vaadi ile SABIR isteniyor. Sanırsınız ki, hayat pahalılığı bitince her şey muradına ermiş olacak. En büyük hayalleri enflasyonun 2026-2027’de ciddi şekilde düşürülmesi ile seçimleri yeniden kazanmak.

Sorun gerçekten enflasyonun düşmesi mi? Enflasyon düşünce dertlerimiz azalacak mı?

Açık ve yeniden söyleyeyim: Benim için fiyat istikrarı veya enflasyonun düşmesi öyle çok önemli bir mesele değil.

Enflasyonu herkes düşürür; mesele maliyetinin az olmasıdır.

Bugün ülkemizde gün geçmiyor ki bir yerlerden intihar haberleri gelmesin. Ya da bir yerlerden cinnet geçirilerek işlenen cinayet haberleri gelmesin. Bir bakıma ülke olarak cinnet geçiren bir hal aldık. Bunu en son 2019 yılında yaşamıştık.

Lakin sorun kısa vadeli dışa yansımalar değildir; asıl sorun yapısal temel sorunlardır.

Bu temel sorunlar aslında bir nesil sorunudur da diyebiliriz. Çünkü ortada kaybedilmiş bir nesil söz konusudur.

Bakınız yarın iktidar değiştiğinde ve güvenilir bir kadro ile program uygulandığında ülkede fiyat istikrarını çok az maliyetle sağlayabilirsiniz. Hatta adalet bile çok kısa sürede yeniden tecelli etmeye başlayabilir.

Ama bazı yapısal sorunlarımızı çözmek öyle kısa vadede hiç mümkün değildir. Ve maliyeti çok ağır olacaktır. Gelin yine yeniden bazı yapısal sorunlarımıza kısaca değinelim.

TEKNOLOJİSİ DURMUŞ ÜLKE

Ülkemizin eğitim temelinden başlayarak yönetim kalitesinin en somut göstergesi hiç şüphesiz teknoloji düzeyimizdir.

2007 yılında yüksek teknoloji ihracat oranımız %4,4 iken şimdi (2025) bu oran %3,0 seviyesindedir.

Ankara Sanayi Odası’ndan-ASO çıkan “Ankara’nın Dış Ticaret Analizi ve Teknolojik Boyut” çalışmasında (Dr. Ahmet Dinçer, Murat Özgen ve Prof. Dr. Mehmet Cansız) bu durum şöyle ifade ediliyor: “Küresel ihracattan Türkiye’nin daha az pay almasının temel sebeplerinden birisi, yüksek teknoloji sınıfındaki ürün ihracatının toplam ihracat içindeki payının düşük kalmasıdır. Yüksek teknoloji ihracatının toplam ihracat içindeki payı, gelişmekte olan ülkeler için yaklaşık yüzde 19’lar seviyesinde iken Türkiye için bu oran yüzde 4’ün altındadır. Bu durum, ihracatın yüksek katma değer ve teknolojiye dayanan ürün yelpazesinin artırılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.”

Türkiye’nin teknoloji seviyesinin durması aslında eğitim sisteminin çöktüğüne de işaret ediyor. Bilim ve teknolojiden uzaklaşıyor ve değer üretemiyoruz.

Bu durum bir bakıma cehalet devrinin de yaşanmakta olduğunu göstermektedir. Gerçeğin hükmünü kaybettiği bir dönem aslında.

Teknoloji durunca ne oluyor? Elbette değer de duruyor. Yani değer üretemiyoruz ve refah gerçekçi bir dağılım göstermiyor. Ücretler düşük kalıyor ve ülkede kalıcı fakirlik yaşanmaya başlanıyor.

Eskiden ülkemizde yoksulluk vardı ama şimdi aşırı yoksulluk yaşanıyor. Mesela eskiden hastanelere sabahın köründe gidilir ama o gün muayene olunurdu. Şimdi sıralar bilgisayarda ve sabahları hastanelerde kuyruk olmuyor. Oysa bilgisayarda 3-4 ay kuyruk bekleyen ağır hastaları kimse görmüyor.

PAHALILIKTA ASIL SORUN

Bakınız bir grafik var: Burada dolar bazında fiyat değişimlerini görüyoruz. Son 3 yılda fiyatlar yıllıklandırılmış bazda alınca yüzde 50’den fazla artmış görülüyor.

Üç yıl önce 100 dolara aldığınız gıda ürünleri şimdi 177 dolar. Resmi enflasyonda bu artışlar görülmüyor ama İTO ve Türk-İş açlık sınırında bunlar görülüyor.

Ücret artışları resmim enflasyona göre yapıldığı için gelirler fiyatlara göre düşük kaldı. Hele emeklilerin gelirleri hepten çöktü.

Böyle bir tabloda fiyat artışları dursa ne olacak ki? Asıl mesele fiyatların dolar bazında düşürülmesidir. TL bazında fiyatların durması bir çözüm olmayacaktır. Çünkü hayat pahalılığı sadece fiyat artışları değildir.

Peki, değer üretemeyen bir ülkede gelirler nasıl artacak? İşte orası zor. O nedenle kısa vadeli faiz-para politikası ile çözülemeyecek derin sorunları yaşıyoruz. Çözüm keşke o kadar basit olsa…

15kr05grafik.jpg

15kr05grafik1.jpg

https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/sorun-keske-pahalilik-kadar-basit-olsa-1603187


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3