Dünyanın en mert erkekleri az söz verir, ancak verdiği sözü mutlaka yerine getirir... J.J. ROUSSEAU
Eksilen ya da ili terk eden arkadaşlardan bahsederken, yaklaşık 57-58 yıllık arkadaşım İrfan SÖNMEZ'den;
"Çok güzel... Nasıl tek tek hatırlayabilmişsin Gazi Caddesi'ni"
"Kadir Sağ mı? Ölü mü?" diye bir mesaj aldım.
"Vefat ettiğini biliyorum" diye yanıtladım.
Cello da ölmüştür, bir de onlarda bir Bozo vardı!"
Efe DOĞAN'la birlikte tedavi amaçlı hastanede yattık, alkol almadığında kuzu gibiydi orada" diye bir ileti aldım kardeşim İrfan'dan. Cevapladım "Doğan'ın yeğenleri vardı, biri öldü (sanırım Mazhar'dı adı)
"Diğerinin bizim binada dairesi var"
"İnsan hüzünleniyor! kimler gelmiş kimler geçmiş "
İnsanlar gibi sokaklar ve caddeler de kayboluyor (gidiyor)" dedi.
"Evet sokakları ve mahalleleri yeni adlarıyla bilmiyorum ve çok üzülüyorum "diye cevapladım.
Elazığ Atatürk Lisesi ve Elazığ Ortaokulu’na bir nehrin kolları gibi akan cadde ve sokaklar... Koşu Sokak, Doğu Sokak (sonraki adıyla Namık ÇİTCİ Caddesi), Gazi Caddesi'ne Viroloji istikametinde, DSİ 91. Bölge Müdürlüğü köşesini, Kuzey-Güney istikametinde kesen Lise Caddesi ve Zafran (Kanalüstü Caddesi)
DSİ 91. bölgeden Virolojiye kadar; bahar ve yaz aylarında seyrine doyamadığımız çanak güller, kokusu sokağa yayılan avuç içi büyüklükte, gönlümüze nakşeden renklerde... Karşısındaki Karayolları Misafirhanesi önü de aynı, fakat yol seviyesinin altında ve çevre duvarlarının arkasında kaldığı için görsel şölene eşlik edemiyor. Sadece kokusunu ciğerlerinizin en alt lobunda hissediyorsunuz.
O dönemler Elazığ'da çiçek satışı yapılmadığından sevgiliye verilecek gül demeti DSİ’nin görevli bekçi veya bahçıvanının namaz saati takip edilerek emanet alınırdı (o dönem çalma kültürü hayatımızda yoktu)
DSİ Bölge Müdürlüğü’nün karşı köşesinde lise çıkışlarımızın uğrak yeri, Rıfat'ın küçük dükkânı, bitişiğinde İrfan SÖNMEZ'lerin ev. Yanında Mahmut ÖZDEMİR'lere ait ev. Devamında Kazım BİLGİN'lerin iki katlı kerpiç evi, bitişiğinde İNALLI'lara ait diğer ev.
Devamında Mamoş'un kahvesi (iki katlı binanın ikinci katında)
Sanki içeride Sezo (Akliman), Meherrem (topuk dede, maymak), Kolo Ahmet, büyük Kakuç (Mehmet), Fiko, Ahmet GÜLYAŞAR, Drej Neco, Yasin, Macir Hasan ve Ahmet MUTLU'nun şen kahkahaları... Hoşkin (oşkin de derler) ya da okey oynarlarken, kulaklarımda...
Bu arada benim lakabım da Sükse Yavuz.
Tabii ki cığızan (yani itiraz eden) hep aynı kişi. Oynayanlar bilir... İsmini söylememe gerek yok.
Mamoş'un bitişiğinde Metin Dik ve Talat Efe'nin tavla müsabakalarına ve Pala Arif'in domino müsabakası sonrası bütün kahvede bulunanlara ısmarladığı gazoz ya da kola şölenine sahne olan Pala Zeki’nin kıraathanesi. Kıraathanenin köşesinden kuzeye doğru; Nevzat Elma ve Efe Turo'nun mutat kavgalarının nihayetlendiği Kortik Çeşmeye uzanan yol. Onların kavgasına mahallenin sakinleri birçok kez şahit olmuşlardır.
Eskiden adres bildirmek için sadece kesişen cadde ve sokakların isimleri yeterliydi, ondan sonrası kolaydı. Evin badanası ve dış cephenin rengi, o yıl hacca gitmiş ya da daha önce hac vazifesini yerine getirmiş insanların evlerinin kapılarının yeşil boyalı oluşu, penceredeki demir korkuluk, evin önündeki ağaç (dut, akasya, ceviz ve benzeri). Bütün evler aynı mimari yapı özellikli olduğundan ayrıştırıcı özellik sayılırdı bahsettiklerim. Evin önünde elektrik ve telefon direği var ise adres netleşirdi.
O zamanlar bugünki Yandex gibiydik.
Hafızamıza nakşedilmişti müstesna ilimiz.
Heykelden batıya doğru betimlemeye çalıştığım Gazi Caddesi; doğuya doğru başka özellikleriyle karşımıza çıkardı.
Gazi Caddesi bir renk harmonisi; takım elbiseli, ayakkabı sayası elbisesinin kumaşından imal edilmiş, sol omuzlarını hafif düşürerek yürüyen delikanlılar...
Ve Elazığ'ın CANLARI; VELİLER...
Deli Cevdet, Komo (Gıllı) Sait, Lastik Apo, Tattik Recep, Deli Mısto, Aliye Bacı, Trafik Memet, Ayı Cevdet, Hz. İsa, Cemil.
Bir de omuzunda tüfeğiyle Köse, belediye görevlisi, itlafcı...
(Devam edecek...)