Yavuz Gezer

Söz .... Vermek - 2

Bu güzellik eşliğinde balığımızı yedik diyeceğim amma "balık beni yedi!!!." Keşke çeşitlendirme yerine tek çeşitle iktifa edilseydi de "balık yedim zevkle" diyebilseydim.


Yavuz Gezer


Söz .... Vermek - 2

Bu güzellik eşliğinde balığımızı yedik diyeceğim amma "balık beni yedi!!!." Keşke çeşitlendirme yerine tek çeşitle iktifa edilseydi de "balık yedim zevkle" diyebilseydim.


Söz ola kese başı,

Söz ola bitire savaşı.

Kardeşim İhsan Tarakçı’nın daveti üzerine "Çırçır Şelalesi" demiştim.

Yol güzellikleri seyrederek geçerken sohbetimiz devam ediyor...

Cip, Kozluk, Poyraz, Yukarı Çakmak, Aşağı Çakmak yemyeşil... dut ağaçlarının altına serili hasavanlar dökülen dutları sahiplenmiş... Topraklanmadan kurutulacak veya yemeklik olarak ayrılacaklar. Tane olarak tadımlık ya da tepeleme doldurulmuş tabaklarda doyumluk... ve yolumuza "Çırçır Şelalesi'nde" mola ve nefeslenmek için ara verdik.

Kayalar içerisinden akan ve beyaz köpüklerinin eşlik ettiği çağıltısıyla şelale, görülmesi gereken harika bir doğal güzellik.

Bu güzellik eşliğinde balığımızı yedik diyeceğim amma "balık beni yedi!!!." Keşke çeşitlendirme yerine tek çeşitle iktifa edilseydi de "balık yedim zevkle" diyebilseydim.

İhsan kardeşim "çayımızı yukarıda içelim de manzarayı ve Barajı görelim," deyince çıkışa doğru hareketlendik. Çıkışa yakın bir yerde dikkatimi çeken bir sanatçı ve arkasında yaptığı tablolar...  Atatürk'ün Kocatepe'deki resmi ve bir Atatürk portresi, bir de Bozkurt... hepimiz biliriz ki Bozkurt Atatürk'le özdeşleşmiştir. ATATÜRK Bozkurt'a bakarken ben ressam arkadaşa sordum " Elazığ'da Bozkurtlar ATATÜRK resmi alıyorlar mı?" deyince sanatçının gözündeki hüznü fark etmem uzun sürmedi.  "Uzun zamandır ATATÜRK resmi alan yok" dedi. Ben "şu resmi verir misiniz" dedim ve fiyatlarını sordum. "Elazığlı mısın? Sorusunu yöneltti. "Benzemiyor muyum? Elazığlıyım." Öylesine sordum" dedi. "Fiyatı nedir?" dedim. "Pazarlık yapalım mı?" deyince, "Abi zaten haftada bir tane satabiliyorum" cevabı üzerine. "Zaten benim için ATATÜRK'ün pazarlığı olmaz! Onun için fiyatı neyse eksiksiz sana ödeyeceğim." dedim.  Emekli sağlık astsubayı olduğunu öğrendiğim sanatçıya resim çeşitliliğini sorunca; "her kesime hitap edecek şekilde yapıyorum "cevabını aldım, tokalaştık ve "Seyrul Keban" denen yere doğru hareket ettik.

Yukarıya doğru yol aldıkça eski yapılar ve daracık yollar... yol seviyesinin altında görülen evlerin çatıları bazen yolla eşit seviyede ...

Yağmur yağdığında suların direkt evin bahçesine veya duvarlarından sızacak şekilde aşağıya akışının nasıl engelleneceğini sordum, merakımdan. Oysa eski usul muşamba, naylon ve branda ile önlem almaya çalışmış olduklarını fark etmiştim.

İhsan kardeşim bir mühendis gözüyle anlattı belediye hizmetlerinin nasıl olması gerektiğini.

Nihayet zirvedeydik...

Karşımızda Keban Baraj savak ve türbinleri, türbinlere uzanan ahtapot kollar.

Bir ara maziye gittim; DSİ’deki bürolarında hummalı çalışma içerisindeki babam bomba Reşat, Alaattin abi, Yüksel ASAR, Ahmet DAĞOĞLU abilerin; topoğrafik nirengileri aydınger üzerinde nakış gibi işledikleri ve baraj bölgesi haritasını yaptıkları an gibi gözümün önünde...

Abdullah amcayı hayal ettim, boya sandığının başında. Çocuklarına iyi bir eğitim vermek için onlardan uzak, baraj çalışanlarına hizmet verirken...

15 günde bir bizim sokaktaki evine gelir ve baraj yapımını aşama aşama anlatırdı biz meraklı dinleyicilere...

"Selamünaleyküm abi, siz İhsan Bey değil misiniz?" sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. İhsan

Bey sesin geldiği yöne dönerek, her zamanki tevazuuyla "evet ben İhsan TARAKÇI, siz?" diye sordu. Ben Ahmet! Kızınız Ayşin ve arkadaşlarının 4 yıl okul servis şoförlüğünü yaptım" dedi ve servis hizmeti verdiği öğrencilerin adını ve eğitim durumlarını anlatmaya başladı.  Gözlerinin içi gülüyordu her isim sonrası ve öğrencilerin saygılı davranışlarını anlatırken heyecanı görülmeye değerdi. İhsan kardeşimin de evladından övgüyle bahsedilmesinin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Çok değil 13 yıl öncesinden bahsedilen dönem "Maarif müfredatı" değişikliğinin tartışıldığı bu an ile müthiş bir tenakuz oluşturuyordu.

Sevincin içinde hüznü yaşattı bana anlatılanlar...

48-49 yıl önceki lise öğrencilik yıllarımın bile çok gerisinde kalan bir düzenlemenin dayatılması tam bir hayal kırıklığı…

"BİRİLERİNİN HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ" iddiasında olan bir "Bakan (sadece bakan) ın hezeyanları... İSİM BU OLMALI KANAATİMCE FİLMİN…

(DEVAMI GELECEK…)