Trump, ABD’yi Paris İklim Antlaşması’ndan bir defa daha çekti... Dünyayı en çok kirleten ülke olan ABD, hidrokarbon kullanımını sınırlamaktan vazgeçmiş oldu?
Durum böyleyken, dünyayı en çok kirleten ülkenin çekildiği antlaşmanın, Türkiye Parlamentosu’nda gündeme getirilmesinin ne anlamı var?
“ABD, toprağı, okyanusları, atmosferi, istediği kadar kirletsin ama biz sanayi üretimine son verelim, sıfır atık politikası uygulayalım”ın ne mantığı var?
Sen ülke olarak ne yaparsan yap, ABD bütün dünyayı kirletme potansiyeline sahip zaten...
***
Tabii, iklim anlaşması, dünyanın kirletilmesinden çok, küresel ısınma varsayımına dayalı olarak yapıldı. Dünyanın her sene 1.5 derece ısındığı ve bu gidişi durdurmak gerektiği kabul edildi ama bu konuda yeterli bilimsel kanıt yok... Aksine “küresel soğuma dönemine girebiliriz” diyenler de var.
Çevrecilik elbette değerlidir ve desteklenmelidir Yalnız, küresel ısınma bahanesiyle, ormanları yakan, büyükbaş hayvanları yok etmeye çalışan, buna karşılık, insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde, hücresel tahribat yaptığı bilimsel olarak ispatlanan elektromanyetik dalga kullanımına dur dur diyen bir çevreciye rastlamadım!
Elektromanyetik dalga denemelerinde, titreşim sayısının artırılması, “G” ile ifade ediliyor. G oranı arttıkça, canlı hücrelerde bozulma artıyor... Bu da küresel çapta grip salgınlarına yol açıyor, kanser oluşumuna sebep oluyor...
Bugün 5 G denemeleri, Türkiye’de insanların en çok bir arada bulunduğu dört büyüklerin stadyumlarında başlatıldı... Özellikle Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu futbolseverler, maçlara biraz ara verip, stadyumlarda 5G denemelerinin ne gibi sonuçlara yol açacağını, kimlere gol atılacağın araştırmalıdır!
***
Washington Devlet Üniversitesi Biyokimya ve Temel Tıp Bilimleri Profesörü Martin L. Pall, 17 Aralık 2019’da, yani dünyanın henüz korona virüs salgınından haberi yokken, elektromanyetik dalgaların insan vücuduna etkisi üzerinde bilimsel bir makale yayınlamıştı.
Martin Pall, 5 G teknolojisinde kullanılan elektromanyetik dalgaların frekansı artırıldığında bunun erkekte üreme yeteneğini, kadında doğurganlığı düşüreceğini, nörolojik ve nöropsikiyatrik etkiler oluşacağını, “programlanmış hücre ölümü” gerçekleşebileceğini, kalp ritminin bozulacağını, serbest radikal hasarı ve ağır kanser vakalarına sebep olacağını belirtiyordu.
Pall, 5G’nin saniyede çok miktarda bilgi taşımak için çok yüksek darbeli olacak şekilde tasarlandığını çünkü bilgiyi taşıyanın titreşimler olduğunu, konu ile ilgili telekomünikasyon endüstrisi tarafından hazırlanan güvenlik kılavuzlarında sahtekârlık yapıldığını, çünkü bunların biyolojik etkilerden hiç bahsetmediğini ifade ediyordu.
Pall, 5G için kullanılan elektrik dalgalarının binalara iyi nüfuz etmediğini, bu sebeple milyonlarca 5G anteninin evlere, okullara, kiliselere, işletmelere yakın bir yerlere kurulmakta olduğunu, bu dalgalardan kaçmanın imkânsız hale geleceğini, bu dalgaların insan beyninin işlevini ve EEG aktivitesini etkilediğini, hayvanlarda da birçok iç organın işleyişini bozduğunu yazıyordu.
***
Pall, “En kötü altı kâbusum” başlığı altında, şu uyarıları yapıyordu:
1-Hızlı ve geri döndürülemez bir çarpışma olursa, insan üremesi sıfıra yakın dereceye kadar düşebilir.
2-Kollektif beyin fonksiyonlarımız çökebilir.
3-Çok erken bir şekilde Alzheimer ve demanslar başlar.
4-Küresel çapta otizm ve hiperaktivite yaygınlaşır.
5. İnsan gen havuzunda büyük bir bozulma meydana gelir.
6. Bütün yaş aralıklarında ani kalp ölümleri gerçekleşir.
***
Şimdi bilimsel olarak bu tür tehditlerin varlığı ispatlanmışken, Türkiye’nin başını stadyumlara gömmesi akıl alır gibi değil...
Düşünmek, araştırmak ve doğru bilgiye ulaşmak hiç zor değil... Sadece bunu istemek gerekiyor...
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/stadyumlardaki-5-g-tehlikesi-ve-iklim-kanunu-892604h.htm