Arslan Bulut


Tam bağımsızlık ve kalkınma ilişkisi...

Düşünün Antalya'daki üretici 2 saat sonra ürettiği sebzeyi İstanbul pazarına getiriyor. Nakliye bedavaya yakın. Konya'da üretici bir saat sonra ürettiği ürünü Mersin limanına getiriyor. Iğdır kayısısı 3 saat sonra İstanbul'da.


Bugün biraz güncel olaylardan sıyrılıp, gelecekle ilgilenelim... “Emekli akademisyen” Dr. Muzaffer Kılıç’ın, “bilgiye dayalı ama uçuk” dediği projelerini paylaşalım:

Arslan Bey, saatte 600 kilometre hız yapan trenlerle bütün şehirlerimizi birbirine bağladığımızı düşünün. Tren yollarının üstünü veya rayların aralarını güneş panelleri ile kapatalım. Üretilecek enerji, trenleri çalıştıracak. Edirne'den Hakkâri'ye, Muğla'dan Ardahan'a 5000 kilometrelik güneş paneli... Bütün komşularımıza elektrik enerjisi satarız... Halk da toplu taşıma fiyatına şehirlerarası yolculuk yapar. Nehirlerin üstünü de güneş panelleri ile kapatalım. Buharlaşma ile oluşan şu kaybı önlenir. Enerji için dışarıya ödediğimiz milyarlarca dolarlar ülke içinde kalır.

Çalışmak için iş yerine yarım saatte giden birisi köyünde yaşar. Her gün gider gelir. Şehir hapishanesinden kurtulur.

Türkiye'nin neresinde olursan ol ürettiğin malı bir iki saatte limanlara bedava hızlı trenle indiriyorsun. Sanayi Anadolu'ya dağılır. İstanbul'un nüfusu 5 milyona düşer.

Hava kirliliği kaybolur.

Bir kaç yıl içinde her şey kendini amorti eder.

Düşünün Antalya'daki üretici 2 saat sonra ürettiği sebzeyi İstanbul pazarına getiriyor. Nakliye bedavaya yakın. Konya'da üretici bir saat sonra ürettiği ürünü Mersin limanına getiriyor. Iğdır kayısısı 3 saat sonra İstanbul'da.

***

Sığınmacılara ödediğimiz para ile bütün bu işler yapılırdı. Hızlı tren ağı en geç 5 yıl içinde kendini amorti eder.

200-300 ton yük taşıyan kargo uçaklarından 20 tane al; tarım ihracatından uçaklar bir sene içinde kendini amorti eder.

Mersin’de yetişen çilek 4 saat sonra Norveç’te...

Türkiye'nin yıllık tarım ihracatı potansiyeli 2 trilyon dolardır.

Genel seferberlik ilan edersek, 5 yıl sonra tarımda yıllık ihracat gelirimiz 200 milyar dolardan başlar.

Yapılacak tek şey boş arazilere zeytin ağacı dikmek.

Milyarlarca zeytin ağacı dikecek boş arazimiz var.

Zeytin ağacının ömrü bin yılın üstünde. Bin yıl meyve veren dünyada tek ağaç türüdür.

Yağ sanayisi, tekstil sanayisi, gıda sanayisi, kozmetik sanayisi, sağlık sanayisi, akaryakıt sanayisi mobilya sanayisi...

Bir litre petrol mü yoksa bir litre zeytinyağı mı daha değerli?

Elimizdeki silahın gücünden haberimiz yok. Geleceğimizin stratejik gücü zeytin ağacı ve zeytinyağıdır.

***

Mardin'den Marmara'ya kadar kıyı şeridine on milyarlarca zeytin ağacı dik; 5 yıl sonra iç dış borcun kalmaz.

Orman, mera ve tarım alanlarının dışındaki bütün alanları meyve ormanı ve kerestesini sanayide kullanacağımız ağaç ormanı yap. Mesela Niğde'yi dünyanın en büyük elma ormanı yap. Ankara'yı armut ormanı yap. Kütahya'yı vişne ormanı yap. Kırşehir'i ceviz ormanı yap. Bölgelerin özelliklerine ve iklim şartlarına göre meyve cinslerini tespit et, hazine arazilerini çiftçiye ve yatırım yapmak isteyene 49 yıllığına kiraya ver. Fidanları da ücretsiz dağıt.

Hollanda Türkiye'nin kırkta biri... Toprağının hepsi de tarım alanı değil. Tarımdan ihracatı 200 milyar dolar. Türkiye'nin ihracatı 26 milyar dolar.

Üzümün anavatanı Türkiye... Tespit edilen üzüm çeşidi 1435.

Üzümde dünyada dolaşan para 150 milyar dolar. Fransa, bağcılıktan yıllık 12 milyar dolar ihracat yapıyor. Türkiye dokuz milyon dolar ihracat yapıyor.-!

Fındık, incir, kiraz ve benzeri birçok meyvenin anavatanı Anadolu coğrafyasıdır. Türkiye'de 12 bin çeşit bitki florası var. Bunun 4000 çeşidi endemik bitki türü. İstenirse Türkiye yalnız tarımda, gıdada ve yan sanayinde dünya devi olabilir. Yalnız tarımdan milli gelir, kişi başı 40 bin dolar olur.

81 ilimizde milyarlarca meyve ve sanayide kullanacağımız ağaçları dikmek için 10 milyon işçiye ihtiyaç var. Bütün bu alanlardaki ağaçların devamlı bakımı gerekiyor. İşsizliği de bitiriyorsun.

Bu meyveler için yan sanayi kurmak da gerekir. Yan sanayi kurmadan ve katma değer katmadan tarımdan kazanamazsın. Yan sanayi için de 3 milyon işçiye ihtiyaç olacak...”

***

Bütün bunları yapmak teorik olarak mümkün elbette ama pratikte tam bağımsız olmadan, kalkınma seferberliği başlatamazsınız... Bunun için de Türkiye’nin, küresel güçlerin şefaatine sığınanlar veya onların verdiği meşruiyete dayananlar tarafından değil, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bir ekip tarafından yönetilmesi ve milletin enerjisini doğru yöne sevk etmesi gerekir...

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tam-bagimsizlik-ve-kalkinma-iliskisi-973982h.htm