G-XKX1J2WR62

Yavuz Gezer

Tarihte Kahraman Türk Kadınları - VI

Türk ordusunun savaş stratejisi, zamanın savaş teknolojisi ve mevsime göre konaklama imkânı göz önüne alınarak yapılan planlamaların sonucu olarak, Osmanlı ordularının özellikle Ağustos ayını seçmelerini koşullar gerekli kılıyordu.


Yavuz Gezer


Tarihte Kahraman Türk Kadınları - VI

Türk ordusunun savaş stratejisi, zamanın savaş teknolojisi ve mevsime göre konaklama imkânı göz önüne alınarak yapılan planlamaların sonucu olarak, Osmanlı ordularının özellikle Ağustos ayını seçmelerini koşullar gerekli kılıyordu.


TÜRKLERİN ZAFER AYI

"Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor, azametin karşısında secde ediyor (yüzümü yere sürüyor), uğrunda cihat ediyorum. Ey Allah'ım! Niyetim halistir, bana yardım et.

Ey askerler! Eğer şehit olursam, bu beyaz elbise kefenim olsun. Ben nefsimi Allah'a adadım, benim için şehadet de muzaffer olmak da saadettir. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir (Sultan Alparslan)

"Rabbim Yunanlıların kazandığını gösterme bana. Onlar kazanacaksa şu gök kubbe benim başıma yıkılsın daha iyi. Allah'ım bu millete hak ettiği zaferi göster. Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et, Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme. (Gazi Mustafa Kemal)

İki dua arasında geçen 851 yıl...

Düzenli bir ordu ile Anadolu'ya doğudan giriş,

Dağıtılmış, silahları elinden alınmış, kaleleri zapt edilmiş bir orduyla küllerinden yeniden Doğuş.

"200 bin kişilik bir ordu bize doğru geliyor" diyenlere "biz de onlara doğru gidiyoruz" diyen bir Sultan - Komutan...

"Geldikleri gibi giderler' deyip bu sözlerini gerçekleştiren bir Başkomutan...

Anadolu'yu yurt edinmemizi sağlayan Malazgirt Zaferi.

Anadolu topraklarının ebediyen korunmasını sağlayan büyük taarruz...

Türk ordusunun savaş stratejisi, zamanın savaş teknolojisi ve mevsime göre konaklama imkânı göz önüne alınarak yapılan planlamaların sonucu olarak, Osmanlı ordularının özellikle Ağustos ayını seçmelerini koşullar gerekli kılıyordu.

Tarihçi - yazar İlber ORTAYLI’ya göre de Ağustos ayı, iklim koşulları gereği özellikle seçiliyordu.

Sümeyra Yarış TOPAL'ın haber portalında belirttiği üzere Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fatma ÜREKLİ, Türk tarihinde büyük savaşların ve zaferlerin Ağustos ayında yoğunlaşmasının tesadüf olmadığını ifade eder. Prof. Dr. ÜREKLİ "Kış ve bahar karlı ve yağışlı olduğu için yaz ayları Türk orduları için en elverişli dönem. Buna göre orduların seferlere uygun mevsimde başlamaları tercih ediliyor, hedeflenen bölgeye elverişli iklim şartlarında ulaşılması planlanıyor" diye belirtiyor.

1071'de Anadolu kapılarını ardına kadar açarak Anadolu'yu Vatan yapan ve 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi Zaferi ile vatan kurtaran Türk orduları bu iki zafer arasında geçen süre içerisinde; Türk tarihi için pek çok dönüm noktasının yaşandığı, Türklerin Zafer ayı olan ağustos ayı içerisinde:

26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi; Selçuklu Devleti -Doğu Roma İmparatorluğu arasındaki savaş. Anadolu ebedi Türk vatanı haline getirildi.

24 Ağustos 1516 Yavuz Sultan Selim'in başında bulunduğu Osmanlı ordusu ile Memlük Devleti arasında yapılan Mercidabık Savaşı; Bugün Türkiye'nin Ortadoğu coğrafyasındaki politikalarını şekillendirdiği düşünülen ilk adımın atıldığı zafer.

1 Ağustos 1571 Osmanlı orduları ile Venedik arasında yapılan savaş;  Doğu Akdeniz'in en büyük adası, siyasi konumu ve stratejik bölgesi Kıbrıs, Osmanlı topraklarına katıldı.

Türk ordusunun Yunan ordusu ile Sakarya boylarında yaptığı, Türk tarihinin ve bağımsızlık mücadelesinin en önemli zaferlerinden 23 Ağustos 1921'de başlayan ve 22 gün 22 gece süren Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası Sakarya Meydan Muharebesi:

"Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz" emriyle Mustafa Kemal Paşa'nın oluşturduğu yeni bir savaş stratejisi ile 13 Eylül 1921 tarihinde, Yunan ordusu yenilgiye uğratıldı ve bir yıl sonraki büyük taarruzun yolu açıldı.

26 Ağustos 1922'de "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" diyerek 30 Ağustos 1922'de kesin Türk zaferiyle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi de ağustos ayı zaferleri içerisindedir.

Başkomutanlık Meydan Muharebesinin zaferle sonuçlanması üzerine:

30 Ağustos'ta Kütahya'da abluka altına alınan düşman ordusu takip harekatıyla kovalanarak, 1 Eylül 1922'de Uşak, 2 Eylül 1922'de Eskişehir, 6 Eylül 1922'de Balıkesir ve Bilecik, 7 Eylül 1922'de Aydın, 8 Eylül 1922'de Manisa geri alındı ve 9 Eylül 1922'de İzmir kurtarıldı.    Böylelikle Türk vatanının bağımsızlığı tescillendi.

Tarihi süreçte ağustos ayı içerisinde;

11 Ağustos 1473 Otlukbeli zaferi. Osmanlı Devleti- Akkoyunlu Devleti

23 Ağustos 1514 Çaldıran zaferi. Osmanlı Devleti- Safevi Devleti

29 Ağustos 1521 Belgrad'ın fethi. Osmanlı Devleti- Macaristan

29 Ağustos 1526 Mohaç zaferi. Osmanlı Devleti -Macaristan

23 Temmuz- 7 Ağustos Erzurum Kongresi.

Tüm bu süreç içerisinde; komutanları, askerleri yetiştiren, cephede yaralı taşıyan, cephe gerisinde ikmal yapan, mermi imal eden, mühimmat ve erzak taşıyan, çete kurup düşmana baskınlar yapan, bizzat rütbeli askeri personel olarak muharebeye katılan anaların büyük yararlılıkları inkâr edilemez. İşte bu kahraman analardan bazıları yine yazımızın konusu olacaklar.

Kahraman kadınlarımızın, tarihimizde en çok bilinenlerinden, Nene Hatun'la başlayıp diğerleri ile devam edeceğim.

AZİZİYE TABYALARININ KARTALI- KAHRAMAN TÜRK KADINI

NENE HATUN

"Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar"

1933 yılında İbrahim Habip Sevum'in 93 harbi gazileriyle yaptığı röportajla Türkiye'nin tanıdığı Nene Hatun'a 1952 yılı 30 Ağustos kutlamalarında 3’üncü ordunun nenesi ünvanı verildi.

1955 yılında Türk kadınlar birliğinin girişimi ile yılın anası seçilen Nene Hatun, 1857'de Erzurum'da dünyaya geldi. 17 yaşında evlendirildi, köyünde sakin bir yaşam sürerken hayatı birdenbire altüst oldu

93 Harbi olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı -Rus harbinin kanlı ve karanlık günleri başlamıştı. Ermenilerin Ruslarla iş birliği yapması ile büyük darbe alan Osmanlı ordusu, Aziziye tabyasında varoluş savaşı vermekteydi.

Nene Hatun'un kocasıyla ağabeyi de orduya katıldı. Kısa süre sonra ağabeyi cepheden ağır yaralı olarak döndü ve Aziziye tabyasının işgale uğradığı gecenin sabahında şehit oldu. Yaşadığı acıyla baş etmeye çalışan bu genç kadın," Rus askerleri Aziziye tabyasını ele geçirdi!" sesiyle irkildi. Telaşla bakında etrafına. Gözü beşikteki üç aylık bebeğine ilişti. Usulca yaklaştı, öptü, kokladı,  üstünü sıkı sıkı örttü. "Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar" diyerek bebeğini beşiğine yavaşça yatırdı, eline satırını aldı. Yakındaki cami hocasına sela okumasını ve halkı uyandırmasını söyleyerek, canından aziz bildiği Aziziye tabyasına koştu.

Bu muhteşem kadının Aziziye tabyasının kurtuluşunda gösterdiği kahramanlığı, asırlar boyunca anlatıla geldi ve 1955 yılında onurlu yaşamı noktalandı.

Dileğim odur ki Rabbim ona merhameti ile davranır ve Cennetine misafir eder.

 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.